Kavranamayan suskunluklarımıza dair

Türk edebiyatının önemli yazarlarından Ferit Edgü’nün yalın ve derin dünyasını, baharın şerefine keşfetmenizi tavsiye ederim. Mutlu olacaksınız...

Sadece kelimelerle değil boşluklarla da yazan bir yazardır Ferit Edgü. Tıpkı yavaş, dingin konuşan bir bilge gibi sustuğu anlarda da anlatmaya devam eden. Hatta belki susarken daha çok şey söyleyen.

Belki uzun ve karamsar bir kış mevsimini geride bırakmanın rahatlığıyla olsa gerek, şu sıralar onun kitaplarıyla doldu dünyam. Baharın şerefine arka odamızı şereflendiren bülbül seslerine hep onun cümleleri siniyor. Cümleleri sustuğunda ya da bir satır ara verdiğinde yahut yeni bir paragraf açtığında ben de susuyorum. Eğer uzun bir sessizlik olursa, bülbüllerin sesiyle kendime gelip okumaya devam ediyorum. Ve itiraf etmeliyim ki; çok mutluyum.

Önce “Kimse”yle başladım bu bahar okumalarına. “Kimse” Ferit Edgü‘nün ilk romanı. 1978’de yayımlanmış. Yazarın ünlü romanı “Hakkari’de Bir Mevsim” gibi bu roman da Edgü‘nün 1964’te er-öğretmen olarak gittiği Hakkari’nin Pirkanis köyünde geçiyor.

Kavranamayan suskunluklarımıza dair

Ama “Bir köy romanı“ diyemeyiz “Kimse” için. “Değil de” diyemeyiz! Çünkü Hakkari’nin en yüksek noktasındaki 13 haneli, 114 nüfuslu bu köyünde geçen roman, bize Doğu’ya, köy hayatına, geleneklerine, kültürüne, ekonomisine, imkan ve imkansızlıklarına dair her şeyi bir çırpıda söylüyor. Diğer yandan entelektüel birinindinmeyen huzursuzluğunun ve yalnızlığının hikayesini de anlatıyor. Dahası tüm bunların ötesinde insan düşünce ve duygularının, iç seslerinin toplamından çok daha fazla olduğunu da. Bahsettiğim gibi mekan Hakkari’nin küçücük bir köyü. Kahramanımız dağın en yüksek noktasındaki bu küçük köydeki kerpiçten bir evde, pilleri bittiği için susan radyosuyla karanlıkta, gazyağından bozma sobasında tezek yakarak ısınmaya çalışmakta ve zaman geçirmeye gayret etmektedir. İşte bu sesler ve sessizlik diyarında kahramamız, içine kapandığı kendisiyle uzun bir sohbete başlar. Okurların “Birinci Ses” ve “İkinci Ses” olarak okuduğu bu seslere arada parantez içindeki açıklamalarla biri daha katılır. Ancak bu katılan kişi yazarın kendisi midir yoksa üçüncü bir ses mi bunu anlayamayız. Tıpkı Birinci ve İkinci Ses gibi... “Kimse”yi daha önce okumamıştım. Roman, beni kelimenin tam anlamıyla alt-üst etti. Zihnim sürekli Edgü‘nün dünyasında. Büyük, yalın ve derin bir dünya bu. Şu an ise elimde Sel Yayıncılık’tan çıkan ve toplu öykülerini içeren “Leş“ var. 9 öykü kitabındaki 181 öykünün yer aldığı kitaba ise hemen “Doğu Öyküleri”nden başladım. Çünkü bu öyküler de yazarın Hakkari deneyimi üzerinden yükseliyor. Ben de Edgü“nün “Kimse”de sustuğu, boş bıraktığı satırları doldurmaya çalışıyorum ya da öyle sanıyorum.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR