Bienal sulara tuz basacak

İki yılda bir İstanbul’u başlı başına bir sanat serine dönüştüren İstanbul Bienali, bugün başlıyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu yıl 14. kez düzenlenen Bienal’in bu yılki adı; “TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori.” Afrika, Asya, Avustralya, Avrupa, Ortadoğu, Latin Amerika ve Kuzey Amerika'dan 80'in üzerinde katılımcının bin 500'e yakın eserle katıldığı bienal bu

yıl, kelimenin tam anlamıyla tüm şehre yayılmış durumda... Ancak söz konusu şehrin İstanbul olduğunun altını kalın çizgilerle çizmekte fayda var. Yani içinden deniz geçen bir şehir olduğunun... Böylece bienalin mekanları denizde, karada biraz da hayalde dolanabilmiş.

14’üncü İstanbul Bieanali’nde “Tuzlu Su”ya Boğaz hattı boyunca, Karadeniz’den Marmara Denizi’ne ve şehrin iki yakasında müzelerin yanı sıra tekneler, oteller, eski bankalar, otoparklar, bahçeler, okullar, dükkânlar ve özel konutlar gibi kara ve su üzerindeki geçici yerleşim alanlarında bile rastlayacağız. İstanbul Modern, ARTER, Özel İtalyan Lisesi ve Galata Özel Rum İlköğretim Okulu karma sergilere ev sahipliği yaparken, diğer tüm mekânlarda ise tek sanatçı ya da sanatçı topluluklarının işleri yer alıyor. Peki neden bienalin teması neden “Tuzlu Su”? Bienali şekillendiren

Haberin Devamı

Carolyn Christov-Bakargiev, “Tuzlu Su”ya ilişkin fikirlerini şöyle açıklıyor:

“Boğaziçi ekseninde kentin geneline yayılan bu sergi bir materyalin tuzlu su ve çelişen düğüm ve dalga imgelerinin etrafında dönüyor. Sergi, dünyayı şiirsel ve politik olarak şekillendiren ve dönüştüren, görünür ve görünmez farklı dalga örüntülerini ve frekanslarını, su akıntılarını ve yoğunluklarını ele alıyor. Hem zamanı askıya alan durdurulmuş hareketler vardır (denizler, okyanuslar üzerinde insan taşımacılığının düğümleri, savaş, emek, etnik temizlik düğümleri) hem de dalgalar gibi dağınık ve tekrarlanan hareketler vardır (ayaklanma dalgaları, ‘jouissance’ dalgaları, elektromanyetik dalgalar). Hem kelimenin düz anlamıyla su dalgaları vardır hem de insan dalgaları, duygu ve anı dalgaları. Dalgaları teşhis ederek, görerek örüntülerinin farkına varırız sualtındaki su örüntüleri, rüzgâr örüntüleri.

Haberin Devamı

Belki de bir dalga sadece zamandır bir dalganın yüksek ve alçak noktaları arasındaki farkta duyumsanan his zamanı, dolayısıyla mekânı ve dolayısıyla yaşamı imleyebilir. Sanatla birlikte ve sanat aracılığıyla yas tutuyor, hatırlıyor, kınıyor, iyileşmeye çalışıyoruz ve kendimizi bu mekânda beraber yaşamış birçok topluluğun neşe ve canlılık olasılıklarına adıyor, formdan yeşeren yaşama

sıçrıyoruz.”

DİĞER YENİ YAZILAR