Ege’de iki ayrı turizm anlayışı...

Yazın gelmesinden korkar oldum. Her yıl aynı hikaye ve aynı haberlere, aynı aymazlıkla karşılık verilip yine hiçbir yasal düzenleme yapılmayacak.

Üstelik bu kez haberde bir Hollywood ünlüsü yer aldığı ve görgü tanıklarına göre "kapris" yaptığı için, işin tamamen "dedikodu" boyutuna takıldık. "Pide, salata ve şaraptan oluşan dört kişilik bir yemeğe 2 bin 300 Euro yani yaklaşık 7 bin TL hesap nasıl gelir?" diye sormadık. Bu tür uçuk-kaçık hesapların ülke turizmine verdiği zararı hiç düşünmedik. Elbette genel ahlak yapısına da.

Ege’de iki ayrı turizm anlayışı...

Birileri çıkıp "Orası öyle bir yer, müşterisi de bunu göze almalı" diyebilir.

İyi de, o işletmenin orada sattığı tek şey pide, salata mıdır? Oraya gelen müşterinin orada bulunmasında o plajın, denizin hatta civar koyların, o bölgenin (mesela Bodrum adının) hiç mi katkısı yoktur?

Elbette vardır çünkü orada yemek yiyen kişi kişi sadece bir işletmenin müşterisi değil aynı zamanda o ülkenin, bölgenin turistidir. Üstelik, Türkiye'nin tüm sahilleri, plajları, iskeleleri ve elbette kıyıları Anayasal bir hak olarak tüm vatandaşlarına aitken...

Haberin Devamı

O yüzden ben bu tür fiyatları açıklayamıyorum. Hele hele karşı kıyıdaki turizm anlayışını gördükten sonra analiz falan da etmek istemiyorum.

Geçen yıl bizzat yaşadığım bir olayı paylaşmak isterim.

Sakız Adası'na gidecektik. Çeşme-Sakız arası, bizim Beşiktaş Üsküdar motorları gibi teknelerle 45 dakika. Adaya geçmeden Çeşme'de de biraz vakit geçirmek, midye tava-bira keyfi yapmak istedik. Bir restorana girdik, "Midye tava var mı?" diye sorduk "Var" dediler. "Peki tarator? "O da var."

Taratoru sorduk çünkü midye tavayı iyi yapanlar yerler bu sosu muhakkak bulundurur. Zira midye tava ve tarator ayrılmaz bir ikilidir.

Bunun üzerine mekana oturduk. Ne yazık ki, uzun bir bekleyişten sonra masaya gelen midye tavaya benzemediği gibi tarator diye getirilen de haydariydi! İkinci lokmayı alamayıp öylece bıraktığımız bu yemek için gelen hesap da 88 TL'ydi. Üstelik yalandan olsa bir özür bile dilenmedi.

45 dakika uzaktaki Sakız Adası'na geçtiğimizde ise bu yüzden kendimizi bırakın ayrı bir ülkeye değil ayrı bir aleme varmış gibi hissettik. Şöyle diyeyim; masayı deniz ürünleri, zeytinyağlılar, ara sıcaklarla donattık, yedik-içtik. Gelen hesap 40 Euro'ydu. Yemekler nefisti. Her yer tertemizdi.

Haberin Devamı

Birkaç gün sonra tanık olduğumuz başka bir olaysa, ne denli akıl dışı yaşadığımızı adeta gözümüze soktu.

Taksiyle bir yere gitmiş ve çok beğenmiştik. (Zaten Yunan Adaları'nın her yeri çok güzel ve temiz.) Yine gidelim dedik, bu kez taksi şoförümüz sarışın ve gayet bakımlı bir kadındı. Biz daha bunun şokunu atlatamadan hayatımızın ahlak dersini aldık. Taksimetre birkaç gün önceki gibi 13 yerine 16 Euro yazmıştı. Olabilir, normal dedik. Ama kadın şoför "No" deyip duruyordu. İngilizce bilmediği için, çareyi bir kağıda 16 Euro yazıp üstünü çizmekte ve 13 Euro yazmakta buldu. Sonunda anladık ki, meğer bir sapak varmış, onu kaçırmış bu yüzden taksimetre 3 Euro fazla yazmış o da, "hata benim" diyordu.

Şimdi soruyorum; siz nereye tatile gidersiniz? Üstelik bu iki kıyı arasında 45 dakika bilemediniz 1 saat mesafe varken.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR