Yılanların Öcü deri değiştirdi!

İKSV İstanbul Film Festivali'nin Groupama işbirliği ile sekiz yıldır sürdürdüğü, eli öpülesi bir projesi var: “Türk Klasikleri Yeniden.” Bu sayede, Film Festivali her yıl Türk sinema tarihinin başyapıtlarından birini restore ederek tekrar gösterime hazır hale getiriyor. Şu ana kadar Yavuz Turgul’un "Muhsin Bey"i (1988 yapımı), Erden Kıral’ın "Bereketli Topraklar Üzerinde"si (1979), Lütfi Ö. Akad’ın "Vurun Kahpeye" (1949) filmi, Atıf Yılmaz’ın "Selvi Boylum Al Yazmalım"ı (1978), Memduh Ün’ün "Üç Arkadaş"ı (1958), Halit Refiğ’in "Gurbet Kuşları" (1964) ve Lütfi Ö. Akad’ın "Vesikalı Yarim"i (1968) restore edilmişti.

Bu yıl 34'üncüsü gerçekleşecek olan İstanbul Film Festivali'de restore edilecek film ise; uzun yıllar sansürle mücadele eden "Yılanların Öcü" filmi. Fakir Baykurt'un aynı isimli romanından Metin Erksan tarafından sinemaya uyarlanan film, ilk gösterildiğinde Ankara ve Adana'da büyük olaylar çıkmış hatta bir sinema hasar görmüştü.

Metin Erksan'ın en sert filmlerinden kabul edilen "Yılanların Öcü" öylesine büyük tepkiler almıştı ki, ancak dönemin cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in onayı ile gösterilebilmişti.

Haberin Devamı

Başrollerinde Fikret Hakan ve Erol Taş'ın yer aldığı "Yılanların Öcü"ndeki rolü ile Aliye Rona ise büyük çıkış yapmış ve Irazca Ana ile Türk sinema tarihinin en unutulmaz otoriter kadınlarından birini canlandırmıştı.

"Yılanların Öcü" daha sonra yine çok kıymetli bir yönetmen olan Şerif Gören tarafından da sinemaya uyarlanmış ve yine başrollerinde Fatma Girik, Kadir İnanır gibi yine çok iyi oyuncular rol almıştı. Ancak ne yalan söyleyeyim, Metin Erksan uyarlamasını her zaman romanın meselesini kavrama ve aktarması açısından daha çok sevmiş ve önemsemiştim.

Bu nedenle bu restorasyona sanırım en çok sevinenlerden biri benim.

“Benim” diyen dijital albüm!

İnternet her alanda bir milat. Buna müzik sektörü de dahil. Öyle ya, internet üzerinden müzik dinleyip indirmenin mümkün olması ile albüm satışları da düştü. Sanatçılar, bu yüzden iki uca yönelmiş durumda. Ya konserlere yani "yüz yüze" gelinen "gerçek bir aradalığa" yoğunlaşıyorlar ya da dijital platforma... Elbette starlar her iki platforma da! Şu da bir gerçek ki, dijital platform genç sanatçıların kendilerini ifade edebilmelerine olanak sağlayan bir alan. Çünkü normal koşullarda albüm yapmak çok pahalı. Oysa dijital platform, maliyetleri minimize ettiği için genç ve yeni seslere yepyeni bir fırsat alanı sunuyor. Bunlardan biri de, Selo Çelik. Sanatçı, rock'tan caza, poptan Greek müziğe uzanan geniş ve renkli bir yelpazede şarkılar içeren "Benim!" isimli albümünü bu yüzden dijital platformdan dağıtıma sunmuş. Albümdeki tüm söz ve müziklerin sanatçının kendisine ait olduğu "Benim"in dijital dağıtımını ise Sony Music gerçekleştiriyor.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR