Pembe otobüsün varacağı yer!

Barcelona’da bir mahalle barı. .

Küçük, küçücük bir mekan. Toplasan 5 masa, iki şans oyunu masası, bir küçük bar. Duvarlarda çeşitli fotoğraflar. Siyah-beyaz film kareleri, futbol afişleri…

Biz dışarıdayız. Turistik mekanları ilk iki gün gördük. Ama biz turist değil gezgin olmayı sevenlerdeniz, İspanyollar nasıl yaşıyor bunu görmek hatta başarabilirsek az da olsa yaşamak.

O yüzden bu mahalle barı ilgimizi çekiyor. “Hadi girelim” diyor Serdar. Ama ben gayri ihtiyari “İyi de kadınlar girebiliyor mu?” diyorum. O da duruyor, düşünüyor. Sonra fark ediyoruz Türkiye’de değiliz, İspanya’da bir Avrupa ülkesindeyiz.

İçeri girdiğimizde bunu daha iyi anlıyoruz; içerdeki en büyük masada beş genç kız oturuyor. Genç dediysem ergen. Makyajları, giyimleri… Nasıl güzel dans edip sohbet ediyorlar. Neşeli mi neşeliler ve yan masalardan, ne bir sataşma var, ne de “kız başınıza burada ne arıyorsunuz” tacizleri!

O yüzden, ≠ÖzgeCan cinayetinden sonra çıkıp “Bu tür cinayetler, tecavüzler, Batı’da da oluyor, kadına şiddeti bu kültüre bağlamayalım” gibi sözleri kusura bakmayın ama çok acımasızca buluyorum. Ayrıca oturduğu yerden dünya hakkında ahkam kesmek olarak da…

Haberin Devamı

Evet, Batı’da da kadına yönelik şiddet var. Evet, kadına şiddetin kimi zaman eğitim seviyesi ile ilgisi olmadığı da bir gerçek. Ama Türkiye’de bu işin açık açık desteklenen bir ideolojisi var. (Orta Doğu ülkelerinde ise rejimi.) Mahkemelerdeki iyi hal indirimleri, kocandır döver de sever de sözleri, son köftenin erkek çocuğuna verilmesi, kadın diz kapağının tahrik gücü, feminizmin yıllarca gazeteler aracılığıyla aşağılanması (Erkek köşe yazarlarının feminizm aşağılamalarını unutmayalım), kahkaha desibellerinin ölçülmesi, "Amk" kısaltmasının matah bir şeymiş gibi kullanılması, kız çocuklarına verilen bursların asimilasyon olarak yorumlanması (pek çok entelektüel Kardelen vb. projenin asimilasyon olduğunu söylemişti) kısaca her türlü etnik ve dini kimliğin kadın hayatından daha değerli görülmesi. Ve elbette bizleri tüm bunlardan koruyacağını iddia eden pembe otobüs önerileri ve kadınların özgürlüğünü hanımefendilik sınırı içinde gören o sinsi kültür.

Haberin Devamı

Ama galiba en çirkini bu şiddetin bile pornografileştirilmesi. Kadınların uğradıkları taciz ve şiddeti anlattıkları ≠sendeanlat kampanyasındaki bazı twit’lerin gazetelerce porno hikaye gibi sunulması…

Ancak, bu idelojinin farkında olarak ya da olmayarak mensubu olanlara, keyfini sürenlere kötü bir haberim var. Yıllarca pek çok kadın çaresizce Stockholm sendromuna sığınarak isyan etmemiş hatta “git derdini doktora anlat” diyerek hemcinslerini suçlayarak kendini güvene almış olabilir. Ama artık, pek çok toplumsal eylemde kadınlar en ön sırada isyan bayrağını taşıyorsa, tv’lere simsiyah reklam veriyor, kimsenin lafını sözünü dinlemeyip cenaze namazında en önde saf tutuyorsa bir şeyler değişiyor demektir.

Çünkü biz kadınlar, tüm parti ve sınıflardan farklı olarak bu kültüre hiç yabancı değiliz, aksine bu kültürü ve onun “hassasiyetlerini” kılcal damarlarına kadar biliyoruz ve bu kez onu değiştirmek istiyoruz! Zira pembe otobüsler gitse gitse ancak ebruli bir eve gider!

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR