Gazete Vatan Logo

Borçlu memurlar DİKKAT!

PTT borç batağına sürüklenen personeline “kurumun prestijini zarara uğrattıkları” için disiplin cezası veriyor.

Maaş kesmeden iş akdinin feshine kadar varan cezalar için PTT Genel Müdürü “Yıllardır yapılıyor” diyor; hukukçulara göre ise dayanağı yok.

PTT Genel Müdürlüğü yılın sonunda bir genelge yayımlayarak, borç batağına sürüklenen, maaşına haciz gelecek boyutta banka, kişi ve firmalara borçlanan ve bu nedenle haklarında yasal takip başlatılan personel sayısının giderek yaygınlaştığını belirtti, bunlar hakkında “kurumun prestijine zarar verdiği” gerekçesiyle disiplin uygulaması başlatılmasını istedi. NTVMSNBC, borcu çok olan çalışana, bir de işyerinden uyarı, maaş kesme, hatta iş akdinin feshine kadar varan ceza verilmesinin yaygın bir uygulama olup olmadığını, hukuktaki yerini araştırdı.
Haberin devamı

PTT Genel Müdürlüğü’nün tüm birimlere gönderdiği 29 Aralık 2007 tarihli genelgede, bazı kurum personelinin borç batağına sürüklendiği söylenerek şu ifadelere yer verildi:

“Kuruluşumuzda çalışan bazı personelin bankalara, kişi ve firmalara ödeme güçlerinin üzerinde borçlandıkları, borçlarını zamanında ödeyemediklerinden maaşlarına haciz konulduğu, haklarında yasal kovuşturma açıldığı ve bu durumun her geçen gün daha da yaygınlaştığı görülmektedir.

Bu nedenle kuruluşumuz personelinden kişi ve kurumlara borçlarını ödemeyen, alacaklıları yasal yollara başvurmak sorunda bırakan, özellikle bunu alışkanlık haline getirerek idaremizin prestij kaybına neden olan personel hakkında ilgi emir uyarınca gerekli disiplin yaptırımlarının uygulanmasını, aksi halde sorumlular hakkında gereğine tevessül edileceğinin bilinmesini, bu hususların imza karşılığında tüm personele tebliğini önemle rica ederiz.”

PTT GENEL MÜDÜRÜ: PRESTİJİMİZ SARSILIYOR

NTVMSNBC’nin genelgeyle ilgili sorularını yanıtlayan PTT Genel Müdürü Osman Tural, uygulamayı şöyle savundu:

“Bu çok rutin bir genelgedir, sürekli, yıllarca yapmış olduğumuz rutin genelgelerden biridir. Özellikle bir durum tespiti yapıp o durumu yansıtacak bir genelge değil, daha önce de yaptığımız bir işlem. ‘Fazla borcu olan çalışanlarımız yüzünden, kuruma icralık olaylar gelmesin, geldiğinde kurumun prestiji sarsılıyor’ diyen ve alacaklıları gelip kuruma dayananlar hakkında gereğinin yapılacağını söyleyen bir genelgedir.”

Uygulamanın ‘iç işleyişle ilgili’ olduğunu vurgulayan Tural, benzer genelgelerle daha önceki yıllarda bazı PTT çalışanlarının çeşitli cezalara çarptırıldığını da anlattı:

AMİRLER CEZALARI VERMİŞLER

“PTT içinde bundan önce de disiplin cezası verilmiştir. Disiplin amirleri sıralı şekilde var ve bu cezaları uygun arkadaşlar vermişlerdir, ama benim kendi verdiğim bir ceza yok. Disiplinle ilgili bizim mevzuatlarımız var. Bizim personelimiz içinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olanlar da var, 399 sayılı kanun hükmünde kararnameye tabi personelimiz de var. Yani bizim memurumuz da var, sözleşmeli elemanımız da. Ve bu bizim iç işleyişimizle ilgili bir durumdur. Son genelgede de bununla, yani disiplinle ilgili işler yapılır, dedik.”

HABER-İŞ SENDİKASI: İŞ AKDİ FESHEDİLEN DE OLDU

Haber-iş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan da, NTVMSNBC’nin sorularını yanıtlarken, PTT Genel Müdürü Osman Tural’ın dikkat çektiği cezalarla ilgili olarak şunları söyledi:

“Şimdiye kadar arkadaşlara uyarı ve ikaz ya da yevmiye kesim cezaları verildi. Hatta olay bir ara Ankara’da iş akdi feshine varana kadar gitti ama disiplin kurulunda sendikayı temsil eden üyelerimiz karara şerh koydular ve uygulatmadılar. Biz kesinlikle böyle bir şeyi kabul etmiyoruz. İnsanlar neden borçlanırlar, demek ki bir sıkıntıları var ki borçlanıyorlar. Kurumlar ‘borç yaptın, prestijimizi sarstın’ diyeceğine, çalışanlarının standartını yükseltsin. Yani prestijle değil, geçim derdiyle ilgilensinler.”

PROF. CENTEL: ÜNİVERSİTEDEKİ CEZA YARGIDAN DÖNDÜ

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tankut Centel, çalışanları borçlandığı için kurumların ‘prestij kaybı’ gerekçesiyle disiplin cezası uygulayamayacağını ve sonucun yargıdan döneceğini savundu. Hukuken dayanağı olmadığı halde, çeşitli kurumlarda uygulandığını belirten Prof. Centel, İstanbul Üniversitesi’nde de uygulanma girişiminin yargıdan döndüğünü anlattı:

“İstanbul Üniversitesi de geçen yıl üniversitede görevli bir memura, iki-üç tane icra takibine uğradığı için soruşturma başlatılmış ve ceza vermek istemişti. Ancak dava Danıştay’dan döndü, idari yargı yapılan işi doğru bulmadı. Yani iş hukukunda böyle bir uygulama yoktur.

İŞYERİNDEN BORÇ ‘GEÇERLİ NEDEN’ SAYILIYOR

“Şahsen uygulamayı doğru bulmuyorum ancak bu tür uygulamaları her kurum yapıyor” diyen Prof. Centel, çalışanın işyerinden fazla borç almasının ise işten çıkarmada geçerli neden olabildiğini şöyle anlattı:

“Kurumlar, ‘prestij kaybı’ gerekçesiyle borçlandığı için çalışanına disiplin uygulamakta haksızdır, bunun kurumun prestijiyle ilgisi yok. Burada kişi bağış almıyor ki. İade etmek üzere alıyor, borçlanmanın anlamı da o zaten. Bağış olsaydı, kamu yöneticisi ya da kamu çalışanı açısından bir sorun oluşturabilirdi. Sadece çalışanın, işyerinden veya arkadaşlarından fazla miktarda borç para istemesi, işten çıkarmada haklı neden değil ama geçerli neden olarak kabul ediliyor. Onun dışında borçlanmanın işten çıkarmada veya soruşturmalara uğrama konusunda hukuki bir temeli yoktur.”

PROF. GEMALMAZ: ÇALIŞANLAR DAVA AÇSIN

İstanbul Üniversitesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Semih Gemalmaz da NTVMSNBC’ye şunları söyledi:

“Benim bu konudaki tek yorumum; bu uygulamanın ipe sapa gelmez bir şey olduğu. Eğer çalışan personelin borçlanması sebebiyle kamu personeli olarak davranışlarında bir bozulma veya aksama varsa o başka bir şey. Yani kamu personelinin hayatını nasıl geçirdiği, ne yaptığı önem taşır, ama onun dışında kim ne kadar borçlanmış, ne yapmış, ne yapmamış kime ne, böyle saçma bir şey mi olur? Kurumun böyle bir uygulamaya hakkı yoktur ve dava konusu olur. Çalışanlar isterlerse dava açarlar ve kazanırlar.”

PROF. EKMEKÇİ: HAKLI FESİH SEBEBİ OLAMAZ

İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Profesörü Ömer Ekmekçi de, işle ilgili olmayan borçlanmanın iş akdi feshi ya da disiplin cezası için sebep oluşturmadığını ifade etti. Ekmekçi şöyle konuştu:

“Benzer örnekler özel sektörde de var. Özellikle bankalar, hesaplar kendi ellerinin altında olduğu için sık sık kontrol edebilir. Ancak bir kişinin dışarıda işle ilgili olmaksızın borçlanması ne bir haklı fesih sebebi oluşturur ne bir disiplin cezası sebebi oluşturur. Benim de kredi borcum vardır, ama onu karşılayacak mal varlığım vardır. Bu benim özel hayatıma ilişkin bir durum olduğu için kimsenin karışması söz konusu değil. Yani çalışanın dışarıdaki ilişkileri sebebiyle borçlanması işverene veya kamu kuruluşuna bir disiplin soruşturması ve bir disiplin cezası uygulama hakkı vermez. Bu konuda işverenin ‘savunmanı ver, seni işten atıyorum’ demesi mümkün değil.”

SOMUT CEZA HALİNDE DAVA HAKKI DOĞAR

“Bunu söyleyen işverenlerin olduğunu varsayarsak böyle bir durumda çalışanın ne yapması gerekir?” diye sorulması üzerine Prof. Ekmekçi,

“Bu sebep geçerli bir sebep olmadığı için çalışan doğrudan işe iade davası açar. Disiplin cezası alırsa onun hiç bir anlamı yok, iki uyarı, üç uyarı aldı ve o disiplin cezasının sonunda diyelim ki toplu sözleşmede, ‘üç defa disiplin cezası alırsan, bir alt kademeye geçersin’ şeklinde bir hüküm var ve çalışan bu hüküm gereği bir alt kademeye geçti. İşte bu alt kademeye geçildiği anda çalışan dava açıp, o aradaki farkı isteyebilir. Yoksa ihtar vermenin hukuk düzeninde bir sonucu yok. Ama somut olarak bir terfinin engellenmesi, bir ücret azalması ya da kademe indirimine gittiği zaman itiraz etme hakkı doğar” şeklinde konuştu.

Haberin Devamı