Bizim için güzellik kavramı çok başka!

Güzel bir anne/kız ile birlikteyiz; güzel bakan, güzel gülen ve güzel düşünen. 1992 yılında Türkiye Güzeli seçilen Özlem Kaymaz ile mayıs ayındaki özel sayımız için bir araya gelmiştik. Sohbet esnasında Özlem Hanım’ın Instagram fotoğraflarına bakarken, en az kendisi kadar alımlı kızını görünce, bir ‘anne/kız’ prodüksiyonu yapmaya karar vermiştik. Bir dönem podyumda fırtınalar estiren üç çocuk annesi Özlem Kaymaz ve modelliğe adım atmaya hazırlanan 17 yaşındaki kızı Tara de Vries ile The Grand Tarabya Hotel’de, kahkahalar eşliğinde bir çekim gerçekleştirdik. İkisi için de bir ilkti yaşadıkları; kızıyla ilk kez poz veren Kaymaz için de, ilk kez poz veren Tara için de. Evlendikten sonra Hollanda’ya yerleşen ve üç çocuğu olan Kaymaz için, hayat ‘inişli çıkışlı’ sürprizlerle doluydu. Bir yandan aşık olduğu erkekle evlenip bambaşka bir hayat adım atmıştı. Bir yandan da kızı Tara’dan sonra dünyaya gelen oğlu Daniel’ın Nager Sendromlu olduğu gerçeğiyle yüz yüzeydi. “İki kez taç giydim, biri kraliçe seçildiğimde, diğeri Daniel doğduğunda” diyen ve yaşadığı zorluklara, hayata sımsıkı sarılan oğluyla beraber göğüs geren; gerçek bir güzellik kraliçesi Özlem Kaymaz. Tara, Daniel ve küçük oğlu Dante ile birlikte İstanbul’da yaşayan Özlem Kaymaz, Şamdan Plus okuyucuları için modelliğe hazırlanan kızıyla kamera karşısına geçti...

Zaman ne çabuk geçiyor, sanki daha dün kraliçe seçildiniz! Zaman sizin için de çabuk mu geçti?

Özlem Kaymaz: Bir an için zaman çabuk geçmiş hissine kapılıyor insan, yanımda benden uzun kızımı görünce. Ama dolu dolu yaşandı, bir sürü hatıra birikti. Tara büyürken ben de büyüdüm.

Anne olduğunuz ve Tara’yı kucağınıza aldığınız ilk güne gidelim önce, o an neler yaşamıştınız ve bugün kızınızla yan yana poz vermek size nasıl hissettirdi?

Kaymaz: 24 yaşında anne olmak, ilk çocuğunu kucağına almak ve bebeğin kız olması, insanın başını döndürecek kadar güzel bir histi. Sevdiğin insanla bir parçan olan küçücük mucizevi bir varlık. Bugün benim yanımda, benim boyumda ve gençliğime çok benziyor. Tatmin, gurur, mutluluk ve şükretmek var hislerimde.

Her anne evladını beğenir, ama bir güzellik kraliçesi olarak, kızınıza dışardan bakmanızı rica edeceğim ve nasıl buluyorsunuz Tara’yı diyeceğim. Önce fiziki olarak sonra da ruh olarak?

Kaymaz: Tara iki erkek kardeşin büyük ablası, benim ilk çocuğum, tek kızım, babasının prensesi, anneannesinin dünya güzeli, teyzesinin bir tanesi. Hayat hikayemizi bilmeyen okurlar için anlaması zor olsa da, çocuklarım ve benim için hayatta en önemli şey sağlıklı olabilmek. Daniel’in ailemize katılmasıyla fiziki üstünlük ya da güzelliğin hayatta benim için her şey demek olmadığını tecrübe etmekle beraber, bu Allah vergisi fiziki kondisyonu daha bilinçli algılar hale geldik. Ruh güzelliği, kişiliğin güzelliği, insanın yaydığı enerji, aurası, uyanık ve farkında olması, merhameti, sevecenliğidir bir yere girdiğinizde kafaları size döndüren. Tara güzel bir varlık. Sevgiyle büyüyen, özgüveni, farkındalığı ve mutluluğu ile daha da güzelleşmeyi bekleyen bir genç kız o.

Sevgili Tara, bir kraliçenin kızı olmak nasıl bir duygu, sence annen güzel bir kadın mı?

Tara De Vries: Sonuçta her insan güzel ama annemin farkı, tacının olması. Tabii böyle bir anneye sahip olmayı kim istemez ki? Sonuçta bir güzellik kraliçesinin kızısın. Annemi ben çok beğeniyorum, doğal olması hoşuma gidiyor.

Arkadaşlarının annelerinden daha güzel mi acaba?

De Vries: Her anne güzeldir, bir insanın içi güzelse dışı da güzeldir. Güzellik sadece dıştan bakılan bir şey değildir, içteki güzellik her zaman daha güzeldir. Annem yere sağlam basar ve bunu dışa da yansıttığı için diğer kadınlardan daha farklı olduğunu düşünüyorum. Annem her zorluğun üstünden geldi. Üç çocuğunu çok güzel büyütmekte, annemin bu kadar güçlü olması bence onu diğer kadınlardan çok daha güzel yapar. Bugün gençler çok daha bilinçli, ne istediklerini biliyorlar.

HERKES HAYALLERİNİ YAŞAMALI

Tara geleceği konusunda neler düşünüyor? Yönlendiriyor musunuz onu?

Kaymaz: İlgisi olan konularda, kendi tecrübelerimi paylaşıyorum. Uzun yıllar mamasını yedirdiğin, kıyafetlerini seçtiğin, odasını kendi zevkine göre dekore ettiğin, yuvada kiminle arkadaşlık edebileceğini kendin öngördüğün, sana bağlı yaşayan bir çocuğun ipini kesip serbest bırakma zamanının geldiğini biliyorum. Ben de, Tara da bunun farkındayız. Anne olarak Tara’nın benim hayallerimi gerçekleştirmesini değil, kendi ideallerinin peşinden, kendi hayallerine doğru büyümesi benim beklentim. Bana ne kadar çok benzetilirse, onun o kadar farklı olduğu takılıyor gözüme. Ben onunla zaten gurur duyuyorum ve duyacağım. Mühim olan kızımın kendisi ile gurur duyması. En büyük hayalim bu.

Mesela Tara’yı güzellik kraliçesi olarak görmek ister misiniz? Yoksa o yarışma stresini yaşamasını istemiyor musunuz?

Kaymaz: Yarışma, spor müsabakası olduğunda bir stres haklısınız. Bireysel ya da takım uzun süren bir emeğin karşılığı bir performans sergilenmesi gerekirken, kendin ve rakiple mücadelenin devam ettiği bir arena. Güzellik yarışması ise çok farklı bir yer. Neysen osun o platformda. Performans ve bir emek yok. Kendi derecene göre değil, diğer kişilerin değerlendirmesine göre seçildiğin bir durum. Ülkesini temsil etmeye layık, evrensel güzellik anlayışına uygun, kültürlü, birikimli, ışığı olan her genç kızın ülkeyi temsil etme şansı olabilir. Özellikle teşvik eder miydim bilemedim, 90’ların tadı ve heyecanı yok artık günümüzde.

Model olmayı istedin mi hiç?

De Vries: Türkiye’de yaşamaya başlayınca, bizi tanıyan birçok kişi model olabileceğimi söyledi. Annem çok iyi bir modelmiş. Yani annemin mesleğini yapmak isterim.

Duyduğum kadarıyla senin güzellik yarışmasına katılmanı isteyenler varmış, ne diyorsun?

De Vries: Gerçekten mi? Ben pek emin değilim katılmak konusunda.

Güzellik nedir sana göre Tara? Kısa boylu, kilolu ve gözlüklü bir kız sence güzel olabilir mi?

De Vries: Güzellik çok geniş açıdan bakılan bir şeydir. Her insan güzeldir ama iç güzellik benim için en önemlisi. Dış görünüşüne de bakarım aslında; yani bir mankenden bahsediyorsak eğer, vücudu ve yüzü hoş görünen bir kadın olmalıdır. Tabii ki ilk bakışta farklı bir güzelliğe sahiptir mankenler.

KIZIM TARA İLE BİR ÇOK ŞEYİ PAYLAŞIYORUM

Biri özel üç çocukla nasıl baş ettiniz? Yardımınıza kim koştu, eski eşiniz iyi bir baba mıydı?

Kaymaz: Anne olmak, çocuk sorumluluğu almak, yolunda giden bir evliliğin toplumdaki beklentilerinden biri. Kimine zor, kimine kolay. Ben anne olmaktan çok keyif alıyorum. Özellikle benim hikayemde, dünyada yaşaması mucize özel çocuklardan birinin annesi olmam ve bu kadar çok ameliyatla hayat kalitesi için savaşmam birçoğuna göre daha farklı bir annelik yaşattı. Eski eşim müthiş bir babaydı. Ailede özel bir çocuk iyi bir takım olmayı gerektiriyor. Tara bu takımın en önemli oyuncularından biri oldu her zaman. En başta tabii ki en büyük yardımcım annem oldu.

Kızınızla en çok ne yapmayı seversiniz, arkadaş mısınız?

Kaymaz: Yeterince arkadaşım var. Onun da benimle değil ama yaşıtları ile arkadaşlık kurması doğal olanı. Ben annesiyim, o da benim kızım ve bu çok özel bir durum. Pedagojik olarak da kabul etmediğim bir durum bu “Arkadaşız biz” demek. Benim kalbimde, aklımda, ruhumda ve bedenimde taşıdığım varlık, arkadaşlığın ötesinde bir yere sahip. Arkadaşımla paylaşabildiğim şeylerin dışında birçok şey var kızımla paylaştığımız.

Tara ile podyuma çıkmak nasıl olurdu acaba?

Kaymaz: Moda çekimi yapmak daha zor sanırım ve bunu sayenizde bugün tecrübe ettik. En eğlendiğimiz günlerden biri oldu! Podyum da çok keyifli olur eminim. Kimin aklına gelirdi 90’larda podyum yürüyen genç kız, anne olacak ve kızı ile podyuma çıkacak.

EVDE İKİ FARKLI LİSAN KONUŞULUYOR

Hollanda ve İstanbul arasında yaşamak sizleri zorladı mı?

Kaymaz: Fiziki olarak iki kültür arasında yaşamadık hiç. İki kültürle büyümek, evde iki lisan konuşmaksa çocukların vizyonunu genişleten, zekalarını çalıştıran bir durum. Büyük bir zenginlik. İngilizce dahil 3 farklı lisanda başlayıp biten cümleler var bizde. Birleşmiş Milletler toplantısı gibi geçiyor bazen akşam yemeklerimiz. Her iki kültürün toplumlarındaki iyi alışkanlıkları, önemli değerleri sentezleyerek kendi yarattığımız sevgi bazlı dünyada yaşamak için yola çıktık biz.

Tara, iki farklı ülkeden ebeveyne sahip olmak ve iki farklı ülke kültürüyle yetişmek sana neler kattı?

De Vries: İki farklı ülkede büyümüş olmam bana hep pozitif geldi. Böylece iki lisan, iki din, iki farklı kültür görmekteyim. İstanbul’a ilk geldigimde çok zorluk çektim, alışmam uzun sürdü, İstanbul gibi bir şehir dünyada hiçbir yerde yok.