Gazete Vatan Logo

Binbaşı Hasan’dan mektup var

Çocuklarımızın sonsuzluk uykusu

Binbaşı Hasan’dan mektup var

Son Umut filminde Çanakkale savaşı kumandanlarından Binbaşı Hasan’ı canlandıran Yılmaz Erdoğan, beyazperdede yarattığı karakterinin ağzından Çanakkale Kara Savaşları’nın 100’ncü yıldönümü dolayısıyla bir mektup kaleme aldı..

Ben Binbaşı Hasan.. 1915 yılında Gelibolu Çanakkale Savaşı‘na bir alay komutanı sıfatıyla katıldım. Emrimdeki askerlerin büyük kısmı zafer gününü göremeden şehit oldu.

İnsana dair hiçbir şey artık beni şaşırtamaz.

Ben Gelibolu’da her şeyi gördüm.

Ölümün en bilinmez çeşitlerini, fedakarlık ile kahramanlığın harmanlandığı eşsiz anları, korkunun bile insanoğlu’ndan korktuğu zamanları...

Çatışmanın son günlerinde artık on kişilik mehteran ekibimizden bile sadece üçü hayatta kalmıştı.

Ben bu savaşa komutan seviyesinde katılmış ve zaferi görme şansına erişmiş birisiyim. Ancak gene aynı ben, bu savaştan üç yıl sonra İngilizler’in tüm gemilerini sükunet içinde Çanakkale Boğazı’ndan geçirip İstanbul’a demirlediklerini de gördüm.

Bizim savaşımız da her savaş kadar acı ve yanlıştır.

Haberin Devamı

Ancak bazen öyle bir gün gelir ki o ‘yanlış’ işi çok iyi yapmak ve hayatta kalmak için o savaşı kazanmanız gerekir. O gün barış, mantık, doğru, yanlış gibi kavramlar meydanı terk etmiştir. Karşınızda havadan karadan tüm gücüyle üstümüze gelen kocaman bir ordu ve elinizde sınırlı bir kuvvet vardır.

Savaşın yanlışlığı cephede gösterilen cesaret ve kahramanlığa halel getirmez.

Çünkü o yanlışlık konusunda en son sorgulanacak kişiler o cephedeki insanlardır.

Biz işimizi iyi yaptık. Yalnız biz değil savaştığımız insanlar da yiğitçe, kahramanca çarpıştılar.

Cansız asker bedenleri

Denizde ve havada olanları bir yana bırakırsak Çanakkale Savaşı genel olarak bir tepeler savaşıdır.

Yarımada’ya hakim tepeler üzerinde bir hakimiyet savaşı.

Giderek mantıksız boyutlara varan ‘o tepe senin bu tepe benim’ kavgası. Tepeleri her ele geçirme ya da savunma savaşlarında ölen bin civarında insan..

Savaş alanını bazen savaşılamaz duruma getiren birikmiş cansız asker bedenleri..

Ve karşılıklı olarak şehitlerimizi toplamak için verdiğimiz resmi rutin bir uygulamaya dönüşen savaş molaları.

Haberin Devamı

Sonra hemen yeniden başlayan kana kan dişe diş yakın cephe savaşları.

Ben bir askerim. Bir savaşçı olarak eğitildim.

Ancak bu, benim insanların savaş alanlarında ölmediği bir dünyayı özlediğim gerçeğini değiştirmez.

Çanakkale Savaşı’nda yaşamını yitirenler aslında bir savaşın değil bir barış’ın kahramanıdırlar.

Neticede uğruna savaşılan şey -her iki taraf açısından da- kendileri açısından uygun, kabul edilebilir bir barış antlaşması imzalamak değil midir?

Evet ironiktir ama tüm savaşlar aslında barışmak için yapılır. Savaştaki performansınız sizin barış masasına hangi pozisyonda oturacağınızı belirler.

Aklın dediği olmazsa güc’ün dediği olur.

Ancak geçicidir.

Sonunda gene aklın hakim olduğu bir barış masasına er ya da geç oturulur.

Bu savaşta ölenler, savaşmak bir mecburiyet ise, nasıl savaşılmasını gerektiğini de gösterdiler insanlığa ve aynı zamanda savaşın ne kadar mantıksız, yanlış ve çirkin bir iş olduğunu da.

Onların ailelerine, ülkelerine miras bıraktıkları gururlu acı, barışın en iyi arkadaşı.

Haberin Devamı

‘Savaş azaltır, eksiltir, acıtır’ der duvardaki her şehit fotoğrafı.

Savaşı birlikte yaşadığım, komutam altında can veren o civan çocuklarımı çok özledim. Hepsinden bir hatıra hafızamın bir yerinde duruyor.

Aynı toprakta uyuyorlar

Şimdi onlar bir zamanlar düşman diye bildikleri çocuklarla aynı toprakta bir sonsuzluk uykusunu paylaşıyorlar.

Bana da hiçbir zaman unutmama imkan olmayan hatıralar kafamın içindeyken normal herkes gibi bir insan gibi yaşamak ve işimi yapmaya devam etmek düşüyor.

Bir savaşa katılmış ve ölmemiş iseniz sonraki hayatınızın tümünde o savaşla birlikte yaşarsınız.

Bu yüzden olacak ben şimdi her gece rüyamın bir yerinde, kaybettiğim çocuklarımla birlikte yeni bir zafer kazanıyorum Çanakkale’de. Anafartalar Alçıtepe, bu Boğaz bizim! Geçemezsiniz diyorum. Binbaşı Hasan.