Not arttı seviye düştü

Haberin Devamı

Türk siyasetinin geleneğinde var. Siyasi parti liderleri arasındaki, iktidarla ana muhalefet arasındaki ilişkiler hemen hiçbir dönemde uygarca yürümedi. Her dönemde kavga ve gerilim hakim oldu.

Çok partili sisteme geçişten sonra 1950 - 60 dönemi Adnan Menderes - İsmet İnönü kavgalarıyla geçti. Her ikisi de birbirlerine çok ağır yüklendiler, çok ağır suçladılar. 1970’li yıllar Süleyman Demirel - Bülent Ecevit kavgalarıyla geçti. O ikili de ülkenin giderek kan gölüne döndüğü ortamlarda bile gerilimi düşüremediler.

Özetle siyaset hep kavgalıydı, gerilimliydi. Ama hiç bir dönemde bugünkü kadar değil. Geçmişte en azından seviye bu kadar düşmemiş, belden aşağı inmemişti.

Bugün Başbakan Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun üsluplarındaki kabalık, neredeyse küfre varan karşılıklı laf yerleştirmeler hiç bir dönemde görülmedi.

Neden?

Acaba iki lider de toplumsal talebe bakarak mı üslubu, tartışma düzeyini bu kadar düşürüyorlar? Seçmen tabanı kim daha ağır laf söylerse onu galip ilan ettiği için mi?

Bilemiyorum...

Ama eğer toplumsal talep böyle diye yapıyorlarsa ülkeye de kendilerine de haksızlık ediyorlar.

Başbakan Erdoğan’ın sertliği, kontrolsüz öfkesi, iş dünyasına, medyaya sık sık haddini bildirmesi seçmen tabanında karşılık buluyor olabilir. Merak ediyorum, Kılıçdaroğlu’nun bir süredir sergilediği üslup da sosyal demokrat, demokrat kamuoyunda saygı görüyor mu? Yoksa grup toplantısı salonunda hemen her salı hazır bulunan slogancı militan grubu ve çevreyi mi tatmin ediyor?

İki liderin sergiledikleri bu üslup acaba ülke gündemiyle ne kadar örtüşüyor?

Örneğin dün Türkiye’de çok önemli bir gelişme yaşandı. Ergenekon davasının gizli tanıklarından biri, kendi arzusu ile açık tanık oldu.

Terör örgütü PKK’nın bir dönem 2 veya 3 numaralı adamı olan Şemdin Sakık.

Elinde onlarca, yüzlerce mehmetçiğin kanı olan bir adam. Bu adam, terör mücadelesinin en çetin dönemlerinde Güneydoğu’da görev yapmış olan emekli ordu komutanlarının, kuvvet komutanlarının, hatta iki dönem önceki Genelkurmay Başkanı’nın aleyhinde delil olabilecek ifadeler veriyor.

Evet çok garip...

Bir dönemin ordu komutanları, kuvvet komutanları ve bir de genelkurmay başkanı, “terör örgütü kurmak, sevk ve idare etmek” suçlamasıyla yargılanıyor. Eli kanlı terör örgütünün liderlerinden biri de düne kadar gizli, dünden itibaren de açık olarak aleyhlerinde tanıklık yapıyor...

Ama siyasetin gündeminde bu konu yok.

Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çöldeki bahtsız bedevinin başına gelenleri tartışıyorlar.

Daha doğrusu Başbakan, Kılıçdaroğlu’nu “çöldeki bahtsız bedevi”ye benzetiyor.

Kılıçdaroğlu da, o bedevinin bizzat Başbakan olduğunu ileri sürüyor. Kendisinin de fıkradaki horoz misali “tavuk mu yumurtadan; yumurta mı tavuktan çıkar”a bakmadan söyleyip geçeceğini ifade ediyor. Ve grubundan büyük alkış alıyor...

“Çöldeki bahtsız bedevi” polemiğine neden olan Fitch’in kredi notuna gelince...

Kılıçdaroğlu, kendince haklı gerekçelerle küçümsemeye çalışsa da bu not artışı Türkiye ekonomisi için de Tayyip Erdoğan’ın ileriye dönük siyasal hesapları için son derece önemli.

Ekonomiye olumlu etkileri dünden itibaren zaten görülmeye başladı. Hele bir de beklendiği gibi bunu, Moody’s ve Standart & Poor’s’un not artışları da izlerse...

O zaman bu not artışları 2013’de Türk ekonomisine enerji içeceği tesiri yapar, yani kanatlandırır...

Ekonomideki olumlu rüzgar da seçimlerde Erdoğan’ın yelkenlerini doldurmaya yeter de artar bile. Tabii ki hesapta olmayan başka olumsuz gelişmeler yaşanmaz ise...

DİĞER YENİ YAZILAR