İrtica belgesi deprem etkisi yaratabilir...

Haberin Devamı

Genelkurmay Karargahı’nda hazırlandığı öne sürülen “İrtica İle Mücadele Eylem Planı” adı verilen belge ile ilgili tartışmalar 5 ay aradan sonra yeniden güncellik kazandı.

Çünkü beş ay önce belge fotokopi olduğu için “kağıt parçası” denilerek kapatılan tartışma, şimdi ıslak imzalı orijinal belge Ergenekon savcılarının elinde olduğu için çok daha kritik boyuta geldi.

Taraf Gazetesi’nin haberiyle günışığına çıktığında bu belge konusunda akıllara üç ihtimal gelmişti:

1. Bu girişim emir komuta zinciri içinde bir darbe hazırlığı olabilir,

2. Emir komuta dışında ordu içindeki bir cuntanın darbe girişimi olabilir,

3. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak, itibarsızlaştırmak amacıyla üretilmiş düzmece bir belge olabilir.

Birbirinden vahim üç ayrı ihtimal...

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un konuya gösterdiği hassasiyet, yaptığı açıklamalar birinci ihtimali baştan çürütmüştü.

Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma ve ardından gerek Askeri Savcılığın gerekse de yine bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un yaptığı “bu belge değil, kağıt parçası” açıklaması ikinci ihtimali de çürütmüştü 5 ay önce.

Çünkü belgenin aslı bulunamamıştı ve fotokopi de delil değeri, belge değeri taşımadığı için gerçekten kağıt parçasından öte gitmiyordu.

Genelkurmay’dan o günlerde yapılan açıklamalardan çıkan sonuç şu şekilde özetlenebilir:

“Bu sahte veya sözde belge, kötü niyetli birileri tarafından hazırlanıp Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı bir süredir sistemli olarark yürütülen ’a-simetrik psikolojik harekat’ın bir sonucu olarak TSK’yı yıpratmak amacıyla gazeteler aracılığıyla kamuoyuna sunulmuş...”

Kamuoyunun önemli bölümü de muhtemelen buna inandı, böyle düşündü. Ama kuşkusuz inanmayanlar, TSK içinde bir cunta faaliyeti olduğunu düşünenler de vardı. En başta da belgenin gönderildiği cumhuriyet savcıları...

İşte geçen hafta sonunda ortaya çıkan “ıslak imzalı orijinal belge Ergenekon savcılarının elinde” haberleri, bugün itibariyle bu olayı çok farklı bir boyuta taşımış durumda.

Eğer bu iddia kesinlik kazanırsa TSK bünyesinde ciddi bir depreme neden olabilir.

Gerçi Genelkurmay, bu belgenin gerçekliğine hala ihtimal vermiyor. Ve orijinal belgenin savcıların eline yeni geldiği iddiasına da itibar etmiyor Genelkurmay. Eğer böyle bir belge varsa bile, yeni değil, aylar öncesinden savcıların elinde olabileceği kanaati de ağırlıkta.

Fakat bütün bunlar durumun vehametini değiştirmiyor.

Eğer böyle bir belge var ise, gerçekse bunun tek sorumlusunun Albay Dursun Çiçek olamayacağını hemen herkes biliyor. Çiçek’in bu belgeyi aklına estiği için hazırladığına kimseyi inandırabilmek mümkün değil.

O zaman şu sorulacak:

“Belli ki Orgeneral Başbuğ’un bu hazırlıktan, belgeden haberi yok. Genelkurmay 2. Başkanı’nın, Harekat ve İstihbarat Başkanı olarak görev yapan korgenerallerin de karargahta olup bitenden haberi yok mu? Öyle olsa bile Acaba Albay Çiçek hazırlık emrini kimden, kimlerden aldı?”

Eğer belge gerçekten gerçek çıkarsa bu soruların yanıtının bulunması ve iddia edildiği gibi Genelkurmay bünyesinde bir cuntasal faaliyet varsa bunun açığa çıkarılması gerekiyor ki Orgeneral Başbuğ’un bu konuda da kamuouyuna çok net taahhütleri var...

DİĞER YENİ YAZILAR