Türkiye’nin birinci önceliği türban mı ekonomi mi olmalı?

Haberin Devamı

Bugün bütün dünyanın ana gündemi, birinci önceliği, ABD’de başlayıp, Çin’den, Rusya’ya, AB’ye, Brezilya’ya yayılan ekonomideki küresel dalgalanma. Tüm Asya, Amerika ve Avrupa hükümetlerinin, merkez bankalarının uğraşı, bu küresel dalgayı en az hasarla atlatmaya dönük önlemler üzerinde kafa yormak.
Dünyanın tartıştığı konu bu: Küresel ekonomik dalgalanma...
Bizdeki havaya bakılırsa sanki Türkiye bu olumsuz rüzgardan muaf. Türkiye iktidarıyla, muhalefetiyle, kurumlarıyla kronikleşmiş bir tartışma konusunu alevlendirmekle meşgul. Terör mücadelesi bile ikinci planda.
Siyaset sahnesinde türban tartışılıyor da, ekonomi alanında gelen küresel dalgaya karşı tahkimat mı yapılıyor? Hayır o alandaki tartışma da Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınma inatlaşmasına kilitlenmiş durumda.
Bir yıla yakın süredir Meclis gündeminde sürüncemede tutulan sosyal güvenlik reformu bile tartışma gündeminden düştü. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın deyimiyle “İstanbul’un havası daha uygun, daha güzel olduğu için” Merkez Bankası’nı taşımak istiyor hükümet. Karşı olanların bazıları da bunu AKP’nin rejim değişikliği girişimlerinin bir parçası olarak görüyor.
Özetle Türkiye’nin iki önemli konusu bu. Türban ve Merkez Bankası’nın taşınması...
Bu arada tüm dünya borsaları gibi İstanbul Borsası da büyük değer kayıpları yaşıyor. Döviz kurları tırmanış eğilimine giriyor.
Fakat bu gelişmeler en azından şimdilik gündemin ilk sıralarında yer almıyor.
Türkiye’nin birinci önceliği türbana kilitlenmiş durumda.
Dün Meclis’te grubu bulunan dört siyasi partinin grup toplantıları vardı. Bu toplantılarda konuşan Başbakan Erdoğan’ın da muhalefet liderlerinin de birinci gündemi türbandı.
Çıkan tablo şu: AKP’nin yanı sıra MHP de DTP de üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılmasına yönelik bir anayasa değişikliğinden yana. Fakat her iki muhalefet partisi de bu konuda AKP’nin ve Başbakan Erdoğan’ın samimi olmadığını savunuyorlar.
Ancak Başbakan da AKP de bu yasağın kaldırılması noktasında hem çok samimi hem de kararlı gözüküyor. Bu durumda DTP ve MHP de eğer AKP’yi yanıltıp boşa bastırma taktiği gütmüyorlarsa, gerçekten samimi iseler sorun biter. Meclis 400’ün üzerinde bir oy çokluğu ile iki maddelik anayasa değişikliğini bir iki hafta içinde gerçekleştirebilir.
Bu arada dün CHP Genel başkanı Deniz Baykal grup toplantısı sırasında kürsüden ilginç bir belge okudu. Baykal’ın aktardığına göre Erdoğan hükümeti tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne verilen savunmada şöyle deniyormuş:
“Türbanın Türkiye’deki laik ve demokratik rejimi ortadan kaldırmak isteyen bir siyasi görüşün simgesi haline geldiği açıktır. Bu yüzden yasaklanması gerekir...”
Anayasa Mahkemesi’nin 1989’daki yasak kararının gerekçesi de zaten buydu. Düne kadar devletin resmi görüşü de bu idi. O nedenle Erdoğan bu belgeyi imzalamış olabilir. Ama Erdoğan hiçbir zaman türban yasağını savunmamış, aksine “toplumsal ve kurumsal mutabakat sağlandığında gerilimsiz olarak kaldırılacak” demişti.
Acaba şimdi devletin bu konudaki görüşü değişti mi? Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte Çankaya’ya da çıkan türbanın üniversitelerdeki yasağının da kaldırılması konusunda yüksek yargı karşı çıksa bile diğer devlet kurumlarında asgari bir mutabakat oluştu mu?
Yasağın kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği bu mutabakata bakılmaksızın, gerilim pahasına da gerçekleştirilebilir ama o zaman bu olay Türkiye’yi muhtemelen küresel ekonomik dalgalanmadan daha şiddetli biçimde sarsar.

DİĞER YENİ YAZILAR