Türban kritik eşiği geçti...

Haberin Devamı

Son 25 yıldan beri üniversitelerde, beş yıldan beri de devletin zirvesinde önemli bir gerilim konusu haline gelen türban sorununda dün itibariyle kritik eşik aşıldı.
Aylardan beri herkesin merak konusu olan “Çankaya’da türbanlı first leydi ne yapacak, ortalıkta gözükmeyecek mi, davet ve resepsiyonlara katılmayacak mı, katılırsa ne olacak?” sorusu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün akşam verdiği 2. 29 Ekim resepsiyonunda yanıtını buldu.
10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in titizlikle uyguladığı şu kural düne kadar geçerliydi:
“Çankaya Köşkü ve Çankaya Köşkü’nde verilen resepsiyonlar kamusal alandır. Anayasa ve Anayasa Mahkemesi kararları gereği kamusal alanda türban yasaktır. O halde Çankaya’da da yasaktır ve türbanla Çankaya Köşkü’ne girilemez. Eşi türbanlı olanlar resepsiyonlara davet edilmez veya eşsiz davet edilirler...”
AKP’nin iktidara geldiği 2002 sonlarından buyana sözkonusu kural çok tartışıldı. Sezer’in uygulamaları eleştirildi. Dönemin Meclis Başkanı Bülent Arınç bu kuralın aksini Meclis’te denemeye kalkıştı. Türbanlı eşiyle birlikte 23 Nisan resepsiyonu vermek üzere davetiye dağıttığında ülkede kıyametler koptu. Bu olay en önemli rejim ve laiklik meselesi haline getirildi 2003 yılında. Sonunda geri adım attı Arınç ve davetiyeleri değiştirerek eşsiz resepsiyona döndü.
Ancak 22 Temmuz seçimleri ve AKP’nin aldığı yüzde 47’ye yakın oy ve 340 milletvekiliyle oluşturduğu ezici parlamento çoğunluğu bütün bu olup bitenleri çok gerilerde bıraktı. Önce “olamaz” denilen, olmaması için Genelkurmay’ın internet marifetiyle muhtıra gibi bildiri yayınladığı Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildi, Başkomutan oldu.
Dün de türban kriteri değişti. 10. Cumhurbaşkanı’nın titizlikle uyguladığı kural tarih oldu.
Cumhurbaşkanı Gül türbanlı eşiyle birlikte Köşk’te ilk resepsiyonunu verdi. Eğer Köşk ve Köşk resepsiyonları kamusal alan kapsamında ise türban dün o alanın merkezindeydi.
Evet dün itibariyle türban sorunu konusunda çok kritik bir eşik aşıldı. Ülkede kıyamet de kopmadı, bir gerilim ve tatsızlık yaşanmadı.
Yaşanmadı çünkü Cumhurbaşkanı Gül bu konuda çok ustaca sayılacak bir taktik izledi. Devlet erkanına bir gün önce öğle saatlerinde eşsiz resepsiyon verdiği için, bu konuda hassasiyet gösteren askeri kanadı önceden devreden çıkardığı için geriye tepki gösterecek veya tepkisi ciddiye alınacak kimse kalmadı.
Böylelikle devlet protokolü rahatladı ama ya üniversitelerdeki sorun nasıl çözülecek?
Bugünden yarına zor gözüküyor. Çünkü YÖK bu konuda kararlı tutumunu sürdürüyor ve en önemli dayanağı Anayasa Mahkemesi’nin 1989 yılında aldığı anayasa hükmündeki bağlayıcı kararı. Bu karar değişmeden veya Anayasa değişmeden üniversitede türban serbestisi zor. Ancak AKP bu sorunu aşmaya da kararlı gözüküyor. Önümüzdeki aylarda gerçekleştirilecek bir anayasa değişikliği veya kamusal alan tarifi ile bu sorunu da aşabilir AKP.
Aslında devletin zirvesinde serbestleşen ve yaygınlaşan türbanın üniversitede yasağının sürmesinin ne kadar anlamlı olduğu da tartışılır...
Bütün mesele irtica ve laiklik tanımlarında uzlaşabilmekte, “türban siyasal İslamın simgesi mi değil mi” sorusuna ortak bir yanıt bulabilmekte...

DİĞER YENİ YAZILAR