Akıllı telefonlar tükenmişlik sendromu yaratıyor

Siz de beyniniz yanmış gibi hissediyor musunuz bu ara? Adınızı bile unutacak gibi oluyor musunuz? Lafın yarısında durup "Ne diyecektim ben şimdi" diye kalıyor musunuz? Sıklıkla "Kafam durdu yemin ederim" diyor musunuz? Bana oluyor, çevremdeki herkesten, her yaştan her kesimden insanda aynı şikayetleri duyuyorum. Bir anda toplu olarak yaşlanıp, dedelerimize benzeyecek halimiz yok! Hoş, benim dedem 88 yaşında bile bilgisayar gibiydi. Ben anneme soruyorum hatırlayamadıklarımı, maaşallah o da cin gibi. Bu tamamen yaşadığımız çağa özgü maalesef. Ekonomik krizler, trafik, çevre koşulları, hayat koşuşturması, çocuk yetiştirme telaşı üzerine bir de Türkiye gibi her an travma yaşanan bir ülkede aklımızın dağılan parçalarını bir türlü toparlayamıyor oluşumuz elbette en büyük etken. Ama dünya genelinde çok sayıda insanda görülen bu durumun bir başka büyük sebebi neymiş biliyor musunuz: Akıllı telefonlar.

Stanford Üniversitesi eğitimcilerinden Nobel Tıp ödülü sahibi Thomas Südhof, başta akıllı telefonlar olmak üzere aşırı elektronik cihaz kullananların çoğunlukla "Burn out" olduğuna dikkat çekiyor. Peki nedir bu burn out? Ben "devreler yandı" diye tanımlıyorum, tıp dünyası ise bu durumu "tükenmişlik sendromu" olarak adlandırıyor. Aslında biz bu tanıyı ilk kez Meryem Uzerli, bir anda Muhteşem Yüzyıl dizisini bırakıp da Almanya'ya kaçtığında duymuştuk. O zaman çok acayip bulunan hatta biraz da alay konusu yapılan bu rahatsızlık, akıllı telefonlar yüzünden artık hepimizin ensesinde. Peki nedir bu "burn out" ya da "tükenmişlik sendromu?"

Haberin Devamı

Açıkçası, "Tükenmişlik Sendromu" havalı bir ifade olmakla birlikte kulağa epey uzak geliyor. Çünkü; aslında rahatsızlığın ilk evresinde insan kendini tükenmiş değil çok daha enerjik hissediyor. Bana sorarsanız "kafam yandı", "devreleri yaktım" gibi tanımlar biraz argoya kaçmakla birlikte "burn out" şikayetlerini çok daha iyi karşılıyor. Peki nedir belirtiler neler bu rahatsızlığı tetikler ve akıllı telefonlar insanı nasıl "burn out" eder?

Uzmanların anlattığına göre; önce bir coşku, enerji patlaması ve özellikle mesleki alanda büyük beklentiler, ardından karşılaşılan güçlükler karşısında rahatsız olup isteksizleşme baş gösteriyor. Yavaş yavaş kendini engellenmiş hissetme hali yerini gittikçe hiçbir şeye aldırış etmeme durumuna bırakıyor. Özellikle insanların yaptığı işten ya da hayatlarından iyice sıkılıp, hiçbir şeyi umursamayan, etkisiz birine dönüşmesi şeklinde oluyor.

Haberin Devamı

Başlıca belirtileri:

1- Yorgunluk. Başlarda sabahları çok erken kalkma ve sorumlulukları ve işleri hep yanı başında hissetme... Gittikçe yorulma... Özellikle sabahları toparlanamama, ayılamama hali. Sonuç olarak; uyku bozuklukları, baş-sırt ağrıları, hiçbir şey yapmamak, sosyalleşmek bile istememe hali baş gösteriyor.

2- Depresyon... Uzaklaşma... Başka insanların sorunlarını dinlerken alaycı yaklaşma. Kimseyi kaale almama. Kendini değişmiş görme

3- Yetersizlik duygusu: Başarılı olamama korkusu. Mağdur hissetme. Çevrenin taleplerini karşılayamamaktan duyulan endişe.

Haberin Devamı

4- Dikkat hataları: Sürekli dikkatsizlik, unutma, başı ısınmış gibi hissetme, öfke ve ağlama krizleri, gerginlik. Dikkati toparlayamama ve sürekli hata yapma.

Evet, iş ve evde aşırı sorumluluk alma, beklentileri yüksek tutma ve aynı anda pek çok şeye yetişme çabası, burn out sendromunu en çok tetikleyen sebepler. Özellikle kadınların hayatı o kadar detayları yönetme üzerine kurulu ki hele bir de çocuk varsa "burnout" olmak, kaçınılmaz görünüyor. Peki akıllı telefonların bu noktada etkisi ne? Mannheim Üniversitesi araştırmacıları, akıllı telefonların büyük strese yol açtığını söylüyor. Özellikle çocuk ve gençlerde akıllı telefonlar bağımlılığa dönüştüğü için telefonlarından ayrı kalmalarının da yine büyük strese yol açtığına dikkat çekiyorlar. Yani, akıllı telefonlarla ilişkimiz "varlığı bir dert, yokluğu yara" çerçevesinde seyrediyor. Sosyal medyanın getirdiği sürekli bir şeyleri takip etme zorunluluğu, hesap verme ve sorgulanma hali, Twitter gibi mecralarda saldırıya uğrama ya da birilerine hâd bildirme isteği, eldeki akıllı telefondan sürekli bir şeyleri takip etme stresi bir süre sonra aşırı yorgunluk ve baskı yaratıp "devreleri yakıyor" kısaca. Prof. Dr. Thomas Südhof, insanların ulaşılamaz olduğu hiçbir ânın kalmamış olmasının beyni kronik strese soktuğunu söylüyor ve bu durumun da "burn out" yani tükenmişlik sendromuna yol açan baş sebeplerden olduğuna dikkat çekiyor.

Haberin Devamı

Ne zaman yoğun bir gündemden geçsek ve Twitter'sız yaşayamaz hale gelsem, üzerine bir de trollerin saldırılarını savmakla uğraşsam, yukardaki belirtilerin hepsini gösteriyorum. Eşim bir soru sorsa beni ait olduğum dünyadan koparıyormuş gibi hissedip tersleniyorum. Sürekli bir iç sıkıntısı ve dikkatimi toparlayamama hissi yaşıyor, hayatımdaki basit işleri bile yönetmekte zorluk yaşıyorum. Elbette ne akıllı telefonumdan ne de sosyal medyadan hepten ayrılmayı düşünmüyorum. Ama akıllı telefonlarımızla ve tüm elektronik aletlerimizle mesafeli ve düzeyli bir ilişki kurmamız gerektiğine eminim. Artık gittiğim her yerde, başları önünde telefonlarına bakan insanlar görüyorum. Yanımızda arkadaşlarımız varken telefonları çantaya atmayı, ailemizleyken hepten kapatmayı, hafta sonları iş için ulaşılmaz olmayı, sürekli mesaj değil mutlaka kitap okumayı, film seyrederken bile göz ucuyla telefonu kontrol etmeyi bırakmayı mutlaka başarmalıyız. Yoksa son kalan birkaç devreyi de akıllı telefonlar sayesinde yakıp "burn out" olmaktan başka seçeneğimiz kalmayacak. Herkese sakin, huzurlu ve telefonsuz (!) bir pazar tatili diliyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR