Chianti’nin tam zamanı...Şimdi!

Seyahat” deyip geçmeyin! Başlı başına bir sanat. Çoğu insan, “para olsa bak nasıl gezerim” der ama işin aslı hiç de öyle değildir. Nasıl ki zevkli giyim sadece para ile ilgili değildir, seyahat de bir görgü, kültür ve ruh bileşkesinin eseridir. Aksi halde tüm zenginlerin çok şık giyinmesi ve müthiş rafine geziler yapıyor olması gerekirdi. Elbette, kısıtlı bütçe, gezi planlaması yaparken insanı zorluyor. Özellikle; uzak destinasyonlara ulaşım masrafı maalesef, aşılması en güç engel. Gittiğiniz yeri bir nefes gibi içinize çekebilmek ise ayrı bir yetenek. Çok genç ya da hayatınızda ilk defa bir yerlere gidiyor değilseniz artık açlığı bastırma vakti gelmiş demektir. “Gittim-gördüm-döndüm” anlayışından ya da “5 günde 5 ülke 10 şehir gördüm” tarzı açık kapamaya yönelik skorer gezi anlayışından hızla uzaklaşmalısınız. Mesele “görmek” ise o kadar para ve vakit harcamaya gerek yok bu devirde, zaten filmlerde dizilerde ya da internette her yeri görmek mümkün. Oysa hissetmek için dokunmak, tad almak ve koklamak gerek. Bu yüzden, ordan oraya koşturmak, tüm müzeleri ve kiliseleri sıraya dizmek yerine bir kafede oturup gelen geçeni izlemek gittiğiniz yere dair daha fazla hisle dönmenize yarar. Yerel halkın tercih ettiği, hatta ingilizce menüsü bile bulunmayan lokantaları keşfetmek, bir parkta oturup yan banktakiyle sohbet etmek kısaca biraz ait hissetmek için vakit ayırmak gerek. Rafine bir seyahat; çok yer görmek değil, gördüğün yere ait çok ânıyla dönebilmek demek.

Haberin Devamı

Chianti’nin tam zamanı...Şimdi

3-4 GÜNÜ BURAYA AYIRIN

Bu uzun girişi yazmama sebep ise anlatmak üzere olduğum “Chianti” bölgesi. Nedense Chianti Bölgesi, turizm firmalarının, Roma seyahati filan gibi turlarına ek gezi olarak koydukları ve “geçiyorduk birkaç saatliğine uğradık” tadında planladıkları bir yer. Çok ama çok yanlış! Sakın bunu yapmayın! Ya en az 1 haftalık Floransa ve Siena’yı da kapsayan başlı başına bir “Toscana” tatili tercih etmeli ya da 3-4 gününüz varsa sadece “Chianti” bölgesine seyahat etmelisiniz. Eğer bu Dünya’da, görmekten ziyade tadımlanacak 5 yer varsa bunların başında Chianti gelir. “İtalya’ya girmişken Chianti’yi de görelim” diyerek aradan çıkarılacak bir yer asla değil. Şu ara, tüm Avrupa olduğu gibi Toscana için de çok güzel bir mevsim. Daha önce Floransa ve Siena için ayrı yazı yazmıştım.Bu hafta tıpkı gezerken olduğu gibi yazarken de hakkını teslim etmek için, Chianti’yi tek başına ele almak istiyorum. Kesinlikle araba kiralayarak gezmenizi tavsiye ederim. Hiçbir tura takılmayın, kendi başınıza kolaylıkla organize edip, özgürce tadına verin.

Haberin Devamı

Chianti’nin tam zamanı...Şimdi

Adım 1 : Uçak biletinizi alın. Araba kiralayacağınız için Floransa’ya göre daha ekonomik olan Bologna uçuşunu da düşünebilirsiniz.Floransa- Bologna arası tranle yarım saat, araba ile 1,5 saatlik bir mesafe.

Adım 2: Chianti’nin kalbinde bir otelde kalın ve birbirine yakın 5 tarihi kasabayı rahatlıkla gezin.

Tavsiyem: Kalmaktan büyük keyif aldığım; Badia a Coltibuono. Gaiole’de.Booking.com adresinden rahatlıkla rezervasyon yaptırabilirsiniz. Ünlü Benedict ailesinden kalma, Chianti’nin ilk şarap üretim merkezi. 1100 yıllık büyük bir manastır.Adeta film dekoru gibi. İçindeki küçük kilisesinde hafta sonları evlilik törenleri yapılıyor. Göz alabildiğine bahçe ve yeşil. Uçsuz bucaksız yeşilliğin ortasında tek bina. Özel yürüyüş yolları ile ormanda gezebilir, tarihi mahzenindeki bu ilk şarap tesisini keşfedebilirsiniz. Uzun ve loş koridorlarıyla birlikte bu manastırın geceleri gizemli hatta ürpertici bir atmosfere dönüştüğünü söyleyebilirim. Bahçesi ise cennetten kopmuş gibi. Tabii ki park sorunu yok. 5 tarihi Chianti kasabasına da burdan günlük ziyaret yapabilirsiniz. Chianti, artık kendi adıyla markalaşmış en bilinen şarap üretim bölgesi olduğu için her yer üzüm bağı ve sonsuzluğu çağrıştıracal kadar benzersiz “yeşil”... Bu yüzden arabayla, kasabalar arasında gezinirken bu doğa karşısında nefesiniz kesilecek. Her yer şarap tadım yeri dolu. Ayrıca bölgeye hakim muhteşem Toscana mutfağı ile ilgili yemek kurslarıyla da adım başı karşılaşmak mümkün. Kısaca Chianti; yiye-içe gezmeyi , korunmuş ama hala yaşayan tarihi sevenler, bir de yeşile aşık olanlar için unutulmaz bir tatil vaadediyor.

Haberin Devamı

Chianti’nin tam zamanı...Şimdi

Haberin Devamı

İŞTE CHİANTİ’NİN 5’LİSİ

Grave: Chianti’nin girişi olarak kabul edilir. Pazar yeri havasında bir kasaba. Canlı ve çok neşeli. Diğer kasabalara göre daha düz bir yerleşim. Hemen girişteki şarküteriden sandviç yaptırırsanız piman olmazsınız. Meyveler de şahane. Burada çok fazla şarap evi var. Örnek; Castello di Vicchiomaggio. Burada, her gün 10Ç karşılığında 1,5 saatlik şarap tadım turu bulabilirsiniz. Ayrıca Toscana mutfağına ait yemek kursları da var. Şarap müzesi de yine burda...

Radda: Yüksek duvarları, labirent gibi sokakları ile dağın başında minicik bir hazine.

Gaiole: Forbes dergisi okurları tarafından dünyada yaşanacak en karakteristik ve şiirsel yerlerin başında seçildi. Pastoral bir tablo ya da idil dizelerinden düşmüş bir mısra gibi...Bağ bozumu sonrası olduğu için Eylül Ayı şarap festivali var.

Castellina in Chianti: Meraklısı için Chianti Arkeoloji Müzesi’nin burda olduğunu belirteyim. Kasabaya girer girmez kilise karşılıyor ziyaretçileri. Siena ve Floransa’ya giden bitün bağlantı yolları burdan geçiyor.

San Casciana Val di Pesa: En tepede ve en sessiz kasaba. Şarap ve zeytinyağının en gelenekselleri var.

Yeme-içme: Bence tarihi kasabaların içindense, aralarındaki yollardaki küçük aile işletmelerini tercih edin. Kendilerine ait sürahisi 5 euroluk ,ev yapımı şaraplarına bayılacaksınız. Chianti şarabının formülü; yüzde 70 sangiovese, yüzde 15 canaiolo, yüzde 10 malvasia ve yüzde 5 oranda da diğer kırmızı üzümler. Ama bölgenin toprağı ve havası asıl aromasını veriyor.

DİĞER YENİ YAZILAR