18 yıl aradan sonra sahnede bir büyük usta Erdal Özyağcılar


Fotoğraflar: Barış ACARLI

Şu günlerde yaşadığım heyecanın büyüklüğünü anlatmam mümkün değil. Ancak, oyuncuların anlayabileceği türden şiddetli acılar çekiyorum. Öyle bir yorgunluk ki bu her hücrem sızlıyor. Bir Tiyatro oyunu ortaya çıkarmak bir de doğum yapmak şu hayattaki başka hiçbir şeye benzemiyor.

13 Aralık’ta Trump Kültür Merkezi’nde ilk olarak seyirciyle buluşacak “Hoşgeldin Boyacı” oyununun “Boyacı”sı Erdal Özyağcılar’ın içinde ise fırtınalar kopuyor şu günlerde. Dile kolay, 18 yıl aradan sonra yeniden sahnede, yeniden seyirciyle nefes nefese... Bu hasretin en yakın tanıklarından biriyim kuşkusuz. Çünkü aynı heyecan ateşinde pişiyoruz birlikte. Marcia rolünde ben ve Jane rolünde Gözde Çetiner, Erdal Özyağcılar’la birlikte sahneye çıkacak olmanın mutluluğuyla çalışıyoruz. Yönetmenimiz Arif Akkaya’ya emanet, sahne ve seyirciyle vuslatın eşiğinde, 13 Aralık gününü bekliyoruz.

25 yıldır durmadan dizi film çekiyorum

18 sene çok büyük bir ayrılık. En son ne zaman sahneye çıktın?

1996 yılında, Dinçer Sümer’in yazdığı tek kişilik oyun; “Maviydi Bisikletim”...

18 sene öncesine kadar yoğun bir tiyatro yaşamı, yanı sıra sinema serüveni... Son 18 senede ise ne tiyatro ne sinema sadece televizyon var, öyle değil mi?

O kadar yoğun olarak televizyondaydım ki yıllarca tek bir gün boşluğum olmadan çalıştım. 9 yıl boyunca “Bizimkiler” dizisinde oynadım meselâ ama son 3 yılında aynı zamanda “Şehnaz Tango” da vardı. Yıllarca set dışı bir hayatım olmadı. 25 yıldır dizi çekiyorum ve daha boş bir sezonum olmadı. Bu oyun da bir sene önce çıkacaktı normalde. Provalara başladık ama “Sevdaluk” için Karadeniz’e gitmem gerekti. Ayrıca, bilmiyorum tanır mısınız ama, yeni oyunumuzdaki rol arkadaşım Berna Laçin’in de bir dizi projesi olunca oyunumuzu erteledik.



Piri olan meslek kutsaldır

Peki sen kimlere gülüyorsun? Komedi filmlerini izler misin!

Vallaha ben Şahan’dan, Ata’ya kadar komedi unsurları içeren herkese gülüyorum. Cem Yılmaz’a çok gülüyorum.

Peki ailen nasıl karşıladı oyuncu olma isteğini?

Babam dericiydi. “Ahi” geleneğinden gelen bir adamdı. Büyükannem Nakşibendi, dayım ise Bektâşi... Bizim evde her daim zikr edilirdi. Oyuncu olmak istediğimde başta babam herkes destekledi çünkü geleneğimize zaten uygun düşüyordu.

Nasıl yani! Nasıl bir bağ olduğunu anlamadım?

Babam: “Piri olan meslek kutsaldır” derdi. Tiyatro’nun da piri olarak, Şeyh Külteri Hazretleri’ni (Hacivat-Karagöz gölge oyununun kurucusu sayılan) gösterirdi. Piri olan, usta-çırak ilişkisine dayalı bir meslek olarak tariflediğinden, oyunculuğa büyük saygı duyulurdu ailemizde. O yüzden benim oyuncu olmam çok mutlu etmiştir ailemi.

Tiyatro çok zor ve yorucu

Berna Laçin mi! Hiç hoşlanmam zaten kendisinden.

Aaaaa ben çok seviyorum ama. Bu sene yılbaşına kadar dizi almamaya karar verdik. Başka türlü oyunu çıkaramazdık. Bir seçim yapmalıydık ve tiyatroya öncelik verdik. 23 Arlık’ta oyunumuz çıkıyor. Sonra rahat rahat yeni dizi yapıcaz elbette. Bu işte zor olan oyunu çıkarana kadar ki prova dönemi. O sırada başka bir iş yapmak mümkün değil ama oyun çıktıktan sonra dizi çekmek sorun değil.



Anlaşılan kapıda yeni dizi projesi var.

Olmaz mı! Bir kaç proje var. Birini ben yazdım. Bir de bana gelen iki teklif var. Şu anda televizyonlar biraz karışık olduğu için beklemedeyim. Yeni yılla birlikte yeniden televizyonda olmak niyetindeyim.

Pek çok oyuncu, dizi çekmeyi sevmediklerini ama para için oynadıklarını söylüyor. Senin hissin nedir?

Ben çok ayıplıyorum bu tutumu. Ben dizi çekmeye bayılıyorum. Tiyatrodaki de, sinemadaki de, televizyondaki de seyirci. Dizi telâşını da set hallerini de seviyorum. Ama tabii 90 dakika dizi çekmeyi sevmiyorum. Tek sıkıntım bu. 60 dakika olsa başka hiçbir şeyden şikâyet etmem.

Dizi çekmek çok yorucu elbette ama ya tiyatro sahnesine hazırlanmak?

Yooook, ben dizide hiç yorulmuyorum. Tiyatro çok zor ve yorucu. 1,5 aydır sahiden çok yoruldum. Hem bedensel hem zihinsel ve ruhsal olarak. Sabahları 5’te uyanıp, oyundaki sahneleri zihnimde canlandırmaya başlıyorum. Sonra prova... O zaten başlı başına hem ruhsal hem bedensel bir performans.

Haberin Devamı



Komedi için aslolan şey zamanlamadır

Sen de dedin ki “yahu ben de seyirciyi biraz güldüreyim!”

Yahu benim bütün oyunculuk serüvenimde komedi unsuru vardır. Komiklik yapmayı sevmem ama tıpkı hayatta olduğu gibi bir dramın içinde bile komedi unsurları bulmayı severim. Yıllar sonra sahneden, üç metre mesafeyle, nefes nefese seyirciyle buluşacaksam “bu bir komedi” olmalı diye hissettim.

Nasıl oldu, kimler keşfetti sendeki bu komedi oyunculuğu yeteneğini?

Ben daha konservatuvardayken Müşfik Hoca (Kenter), bana komiklik yapmadan, doğru zamanlamayla küçücük bir oyun yapmanın insanları ne kadar güldürebildiğini farkettim. Sonra büyük usta, Ulvi Uraz’dan da komedi oynamak için aslolan şeyin “zamanlama” olduğunu ondan öğrendim.

Kafamda sürekli rolü çözmeye çalışıyorum

18 yıl sonra sahneye çıkmak... Elbette geçmişte, dayanılacak büyük bir tecrübe yatıyor. Ama yeniden sahnede olmanın heyecanı büyüktür mutlaka?

(Oyundaki bir repliğiyle adeta sahnede gibi cevaplıyor bu soruyu) “Eeeeşşşek kibin, eşşek kibin!” Hem de nasıl heyecanlıyım. Oyunla yatıp oyunla kalkıyorum. Çok çalışıyorum. Kafamda sürekli rolü çözmeye çalışıyorum. Mutluyu ve heyecanlıyım.

Bir yandan da provalarda çok eğleniyorsun ama.

Önce ben eğlenmeliyim ki seyirci eğlensin. Ayrıca benim ilk seyircim yine kendim... Önce, kendime beğendirmeye çalışıyorum, sonra yönetmene sunuyorum. 10 şey yaptıysam, yönetmen tarafından onaylanan üçü ile yola devam ediyorum. Yönetmenimiz Arif Akkaya ile çalıştığım için ise kendimi çok şanslı sayıyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR