Bu ülkede gömülecek o kadar çok şey var ki

Haberin Devamı

Türk Sineması’nın kült yapıtlarından “İnşaat” 10 yıl aradan sonra ikinci filmiyle 7 Kasım’da vizyona giriyor. 10 yıl sonra hapisten çıkan filmin iki kahramanını canlandıran Şevket Çoruh ve Emre Kınay’ı yeni filmin heyecanı sarmış durumda: “Kaldığımız yerden gömmeye devam ediyoruz. Ama bu defa çok acayip! Sadece adam gömmüyoruz. İnsanların gömmek isteyeceği ne çok şey varmış, şaşıracak seyirci. İşkilli olanların sadece ayağına değil, her yerine basar bu film. Tam yarası olanların gocunacağı bir yapıt. Gariban suçludur dünya alemde...”

Türk Sineması’nın kült filmlerinden “İnşaat”, 10 yıl aradan sonra, ikinci filmiyle 7 Kasım’da vizyona giriyor. 2000’li yılların en farklı, en cesur ve en çok sözü olan filmlerinden biridir “İnşaat”. Üstelik bunu öyle başka bir üslûpla başarır ki; gülelim mi gerilelim mi, eğlenelim mi üzülelim mi, şaşırır izleyenler. Son derece mütevazi bir şekilde vizyona girmiş ve daha ilk haftasında İstanbul’un tarihinde en büyük terör eyleminin gölgesinde kalmıştı film. “Sinemalarda İnşaat var” fragmanı gerçek olmuş, İngiliz Konsolosluğu’ndaki patlamanın etkisiyle Atlas Sineması’nın tavanı çökmüştü. Öyle, gişede hasılat rekorları falan kırmamış, kıyamet koparmamış ve ülke gündeminin en cakalı olayı olmamıştı. Ama her değerli şey gibi, yavaş ama kıymeti artarak elden ele dolaştı film.Topluma duyarlı, sanata meraklı üniversite öğrencilerinin fenomeni oldu zamanla. “DVD” dünyasının kralı oldu sonra. Son derece yalın anlatımı, abartısız mizahı ve sahici oyunculuklarıyla bize bizi anlatıyordu çünkü. Ortadoğu üzerine yazılan tezlere konu olmuştu yıllar içinde ve bu coğrafyayı anlamak için izliyordu yabancılar artık. Ve 10 yıl sonra, yine çoğunluğu aynı oyuncularla ve yine Ömer Vargı’nın benzersiz imzasıyla İnşaat kaldığı yerden bu ülkenin tortularını kazmaya devam ediyor. Filmin iki kahramanı, oyunculuklarına hayran olduğum, arkadaşım oldukları için gurur duyduğum, Şevket Çoruh ve Emre Kınay’la, film gösteriminin arifesinde yaptığımız dost sohbetini paylaşıyorum sizinle. Ve heyecanla, ülke sinemamızın en güzel filmlerinden İnşaat 2’yi izlemek için 7 Kasım’ı bekliyorum.

10 yıl sonra bir sürü avantajı var film için

İnşaat filminin fanatiklerinden biriyim ve size de hep sorardım “İnşaat 2” ne zaman diye... Ve 10 sene sonra artık umudu kesmişken, yeniden...

Şevket: Vallaha biz de Ömer Abi’ye (Vargı) sorduk yıllarca ama vakit şimdiymiş demek ki... Biz de ümidimizi kesmiştik. Çünkü; Ömer Vargı, tarzını da değiştirmişti. İnşaat ve “Her şey çok güzel olacak” tarzı filmler yapmıyordu artık. Aslında , bunu planlamış mıydı bilmiyorum ama inandırıcı olması açısından bu zaman aşımı muhteşem oldu. Çünkü, iki inşaat işçisinin hapse girişiyle bitmişti film ve 10 yıl hapis yattıktan sonra yeniden inşaata dönmeleriyle başlıyor. Ertesi sene “10 yıl sonra” diye çeksek, bu kadar gerçek olmazdı. Çünkü, 10 yıl geçti ve biz sahiden değiştik.

Emre: Düşünsene Berna, hangi makyaj bizi bu kadar sahici yaşlandırabilirdi ki? Sadece fiziksel değil, tıpkı filmde canlandırdığımız karakterler gibi ruhen de yol aldık hayatta ve elbette yıprandık. Tüm bu paralellik, filmin gerçekliğini sağlamakta işimize çok yaradı.

İlk filmin finaliyle mi başlıyor?

Şevket: Fragman öyle ama tam olarak biz de bilmiyoruz.

Peki ilk filmle şimdikini yan yana koyup kendinize bakmak nasıl bir duygu?

Emre: Vallaha Şevket’e yıllar yaramış ama kendim için aynı şeyi söyleyemem maalesef.
Şevket, sen çok çok zayıftın. Şimdi gözümün önüne eski halin geliyor da...

Şevket: E hapiste 10 yıl geçirince insan kilo alıyor tabii (gülüyoruz) Bak, diyorum sana, gerçekten 10 yıl sonra çekmenin bir sürü avantajı var film için.

Peki, bir tarafıyla da siyasi sözü ve eleştirisi olan bir film bu. 10 yılda çok şeyler değişti Türkiye’de, bu filme nasıl yansıyacak?

Şevket: İnşaat öyle bir kara-komedi ki bu ülkedeki her zaman olan karalığa denk düşmesi çok zor değil. Gömülecek çok şey var bu coğrafyada. Zaten, tanıtımın biri şöyle: “10 yıl sonra kaldığımız yerden gömmeye devam ediyoruz.” Ama bu defa çok acayip! Sadece adam gömmüyoruz. İnsanların gömmek isteyeceği ne çok şey varmış, şaşıracak seyirci.

Emre: Evet ya ben senaryoyu ilk okurken “ben bunu nasıl düşünemedim” dedim bir sürü gömülen şey için ama söylemeyelim sürprizi kaçmasın.
Rahmetli, Suna Abla (Pekuysal) vardı ilk filmde.

Pencereden konuşurdu. Bu filmde kimler var ilk filmden?

Şevket: Bülent Abi (Kayabaş ) bu sefer camdan konuşuyor. Allah ömür versin. Yine Yeşim Büber var ilk filmden. Aslında bir Binnur (Kaya) yok, ona da bir selam çakıyoruz telefon konuşmasıyla.

O günden bugüne çok zaman geçti. Karakterlere yeniden girmek zor oldu mu?

Emre: Şevket meselâ, set başladı ağzına çay sürmedi role girince. Hapiste onca yıl çay içmiş, nefret etmiş diye aldı rolü çünkü. Ve sahiden film boyunca tiksindi çaydan. Bak şimdi içiyor.

İnşaat 2 yarası olanların gocunacağı bir film

Nasıl bir film İnşaat 2?

Emre: Hem gergin, hem komik, kimi zaman çok korkunç. Şimdi söylemiyeyim ama korkunç şeyler oluyor filmde.

Nasıl başlıyor film?

Emre: Hapisten çıkmışlar. Bir yazlık inşaat çalışmasına gidiyorlar yine.

Şevket: Birinci filmdeki Remzi, hani “bizim yüzümüzden çok çekti çocuklar” deyip, kıyak yapmak için sayfiyeye getiriyor bu defa yine inşaatta çalıştırmak için.

Emre: Veeee dakika 1...

Şevket: Suç seni tâkip eder, filmin temeli bu.
Emre: Şarkıdaki gibi, “Gariban suçludur dünya alemde...” Filmin mottosu bu hatta.

Ama aslında bu adamlar kimseye bir şey yapmıyor değil mi?

Emre: Bunlar kimsenin burnunu kanatmıyor, kanatanların pisliğini temizliyor. Zaten bunlar neden hapis yattı diye de bir tartışması var filmin. Öyle çok ki bu ülkede başkasının yerine hapis yatan. Daha dün tanıştım biriyle; 20 yıl yatmış.”Öyle gerekti” dedi. “Bizi içeri koyanlar, çoluk çocuğumuza baktı...” Adaletin, bir de bu şekilde, gerçekleştiğini sandığımız durumları var memleketimizde. Paran varsa yırtıyorsun!

Bu film birilerinin ayağına basar mı?

Şevket: Tabii ki...

Emre: İşkilli olanların her yerine basar. Tam yarası olanların gocunacağı bir film.

Şevket: Bire bir, kimseyle örtüşmüyor. Ama, pisliğini temizleten o kadar çok adam var ki hikayedeki gibi. Bak küçük bir örnek: Komşusunun köpeğini öldürüp, gömdürmek için bizim adamlara başvuran var bir sahnede. Sebep bulması kolay bu ülkede. Birileri birilerini öldürüyor, birileri temizliyor. Film de bunu anlatıyor.

Emre: Suç ve suçluluğu da tartışıyor... İlk filmi, İngiltere’de bir hoca 1 aylık ders yapmış. Ortadoğu’da, faile meçhule nasıl gülerek yaklaşıldığını anlatmak için.


Kızım İnşaat 1’de annesinin karnındaydı

Bu yıl “Sil Baştan” ile ekranlardasın, nasıl gidiyor?

Emre: Vallaha iyi ama bu sene başlayan hemen hiçbir iş öyle seyirci patlaması yaşamıyor. Bizimki de ne kadar sürer kestiremiyorum şimdiden.

Tiyatro?

Emre: “Sondan Sonra” oyunumuz 5’nci yılında. O da bizim İnşaat filmi gibi sonradan daha çok talep edilir oldu. Bir tane de yeni oyun olacak.
Sen, İnşaat’ı çekerken, Duru yoktu ortada.

Emre: Galasında, annesinin karnındaydı.
Bir daha evlenip, çocuk sahibi olmak ister misin?

Emre: Filmi çekerken Yeşim’in ikizlerle birlikteydik. Şahanelerdi, ki canım çekmedi değil. Kısmet bu işler. Ama Duru istemiyor. Net!

“Benim yaptığım işler tutuyor” diye havaya giren varsa, aklına şaşarım

Sen çok erken baba oldun. Gülenay kaç yaşında şimdi?

Şevket: Lise sonda.

Annesi Günay Karacaoğlu, inanılmaz yetenekli... Sen, keza öyle... Var mı kızının oyunculuğa meyili?

Şevket: O bize benzemiyor. Daha mantıklı, ağırbaşlı bir kız. Çocukken yaramazlığa teşvik ederdik, yapmazdı. Öyle yani... Başarılı ve zeki bir öğrenci. Çocuğu hakkında ne der insan yahu kötüleyecek hâlim yok. Ama şaka bir yana, Türkiye’deki eğitim sisteminden çok şikâyetçi, yurt dışına gitmek istiyor. Ben de bir yandan gidecek diye tedirgin oluyorum ama üniversitelerin geldiği noktayı gördükçe de gitsin istiyorum. ODTÜ dışında, dünyada ilk yüze giren üniversitemiz yok. Ama Amerika çok uzak, istemem. İngiltere olacak herhalde.
Günay’la ayrıldınız ama aileyi dağıtmadınız.
Şevket: Asla... Daha dün kızımızla beraber üçümüz yemekteydik.

24 yaşında baba oldun. Çok erken değil mi?

Şevket: Vallaha tavsiye ederim, bak arkadaşlarımız yeni çocuk sahibi oluyor, sonra beşik sallamakta zorlanıyor. Ben kızımı koluma takıp geziyorum rahat rahat. Onlar perişan. (Her halinde ciddiyetle karışık bir espri var Şevket’in tavrında. Tıpkı rol aldığı , “İnşaat” filmi gibi onun da hayatı ele alışta üslûbu farklı)

“Arka Sokaklar” nerdeyse 10 yıl olacak ama hala devam ediyor. Nedir sırrı?

Şevket: Bilsem,Türkiye’nin en zengin yapımcısı olurdum.

Senin her işin maaşallah çok tutuyor. “Çakallarla Dans” sinema filmi olduğu halde, serisi oldu. Demek ki sende keramet!

Şevket: Tamamen şans. Türkiye’de “benim yaptığım işler tutuyor” diye havaya giren varsa, aklına şaşarım. Kimse kendine pay çıkarmamalı. Şans işi...

Tekrar bir dizi yapacak olsan?

Şevket: “Sultan Mâkamı” diye bir dizim vardı. Öyle, sakin bir şey olsun isterim.

DİĞER YENİ YAZILAR