Başarının da paranın da anahtarı hayallerde gizli

Haberin Devamı

Üniversite tercihlerinin eli kulağında... Gazeteler, “bölüm seçimi” ve “kariyer planlama” gibi konulara geniş yer ayırıyor, hatta kimi zaman “tercihler” için özel ek bile çıkarıyor. Bir şey çok dikkatimi çekti; gençlere verilen akıllar ve yönlendirmeler ne kadar duygudan uzak! “Ya bırak üniversite tercihinde duygusallık mı olur” demeyin! Düşünsenize; ne kocanızla ne çocuğunuzla, işinizde geçirdiğiniz kadar zaman geçirmiyorsunuz. Üstelik günün birinde tek celsede eşinizi değiştirebilirsiniz, ama işinizi kolay kolay değiştiremezsiniz. Bu yüzden mantık evliliği gibi bölüm seçmelerini değil, aşkla bağlanacakları bir işe yelken açmalarını önermeliyiz biraz da gençlere.

Gençlere çok ağır yük

Geçtiğimiz salı günü Vatan Gazetesi’nde, gençlerin bölüm seçimi üzerine, bir üniversitenin mütevelli heyet başkanının açıklamasını okuyunca, bu yazıyı yazmak konusundaki kararım kesinleşti. Açıklama şöyle: “Gençler, meslek seçerken, kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları insanların ihtiyaçlarını karşılayacak girdiye sahip mi diye bakmalı.” Bu söz üzerine değil köşe yazısı, sosyolojik tez yazılabilir pekala. 18 yaşındaki, gencecik insanları, taşıyamayacakları bir yükün altına sokmanın ağırlığından mı dem vurayım, yoksa meslek seçerken “kaç para getirir, bizim ev kaç boğaz, hah tamamdır bu işin hesabı bana uydu, iyisi mi ben doktor olayım” gibi bir algoritmanın ne bedene ne puana uyacak hesabına mı şaşırayım, inanın bilemedim. Bir kere, “örf-adet” adı altında, gencecik insanların hayatına daha başından ipotek kuran bu gibi görüşlere karşı olduğumu net bir şekilde söylemek isterim. Eğer illâki geçmiş zaman öğretilerine başvurmak istiyorsanız, lütfen “su aşağı doğru akar” sözünü kulağınıza küpe yapın. Yani, çocuklar ailelerine değil, aileler çocuklarına bakmakla yükümlüdür. Elbette, insan imkân bulup da ailesine destek çıkabiliyorsa bundan büyük mutluluk duyar. Ama bu bir mecburiyet olarak görülmemeli ve aileler de çocuklarının geleceğine pranga vurmamalı. Gençler de hayal gücü ve heyecandan bu kadar uzak nasihatlarla yaşama başlamamalı. Kaldı ki hiçbir mesleğin, aylık garantili bir geliri olamaz. Dolayısıyla bu gibi hesaplar, yaşamın dinamiklerine uymaz. Mesleğine aşık bir bahçıvan, pekâla mesleğini sevmeyen bir mühendisten kat be kat para kazanabilir günün sonunda. Eğer gençlere böyle yönlendirmeler yapılmaya devam edilirse, ne KPSS’ye giren ne de devlet memuriyeti bekleyenlerin sayısı düşmez. Garantici ama yaratıcılıktan ve gelişimden uzak bir nesille başbaşa kalır ülkemiz. Madem öyle, bir nasihatte benden size gençler; unutmayın, her şey sevgiden geçer. Ne sevmediğin bir arkadaşla yıllarca dost kalınabilir, ne sevgisiz evlilik ömür boyu mutlulukla yürütülebilir ne de sevmeden bir meslekte başarılı olunabilir. Başarının da paranın da anahtarı, hayallerinizde gizli. Size küçük bir de yaşanmışlık örneği vereyim: Oyunculuğa adım atmak için konservatuvara girdiğimde, bu işten kazanabileceğim maksimum para, bir memur maaşıydı. O da şansım varsa! O kadar güçlü defansla karşılaştım ki... Herkes, tecrübesine ve bilgisine dayanarak, bu işten geçimimi sağlayamayacağımı hatırlatarak beni vazgeçirmeye çalıştı. Çünkü birgün özel televizyonların kurulacağını ve oyunculuktan hatırı sayılır paralar kazanabileceğini kimse öngörmemişti. Benim para umrumda değildi, çünkü bu mesleğe aşık olmuştum bir kere. Hayallerim sayesinde, sahip olduğum her şey. Hayaller, rüzgâr gibidir, yelkenlerinizi onunla doldurmayı başarırsanız, iyi yol alırsınız.

Son söz: Lütfen puanlarınıza, cebinizdeki para muamelesi yapıp, gücünüzün yettiği evi alır gibi girebileceğiniz en yüksek bölüme göre tercih yapmayın. Önce, sahiden “kendi” tercihlerinizi sıralayın. İlgi alanlarınızı, neyi merak ettiğinizi ve neyi okuyup araştırmaktan hoşlandığınızı not edin. Sonra kendinizi çalışırken hayal edin. Detaylı olarak çalışma ortamınızı, sosyal çevrenizi ve size nasıl hitap edilmesini istediğinizi kafanızda canlandırıp, not edin. Bunlar, kendinize uygun mesleği keşfetmek için ipuçlarını oluşturacaktır.

Önemli bir bilgi: Y, Ö, K, bu yıl, gençlerin çok işine gelecek bir uygulama başkattı: Sınava girdiğiniz yılki, aldığınız puana göre yatay geçiş hakkı. TM-1 puanınıza göre bir bölümde okuyorken o yıl ki MF-4 puanınızın tuttuğu herhangi bir bölüme geçebilirsiniz. Üniversite değiştirmek de buna dahil. Yani yapacağınız seçim, nihai kararınız olmak durumunda değil, rahat olun. Üstelik sadece ilk yıl için değil, son sınıfta bile değişiklik yapabilirsiniz. Üniversiteler artık, bunun için ek kontenjan bulunduracak. Niyetiniz varsa, bu yıl için Ağustos sonuna kadar başvuruda bulunmalısınız.

DİĞER YENİ YAZILAR