Ada ile adalara...

Haberin Devamı

Çocukken, annem takvime karne gününü işaretlerdi. Yılbaşı ve doğum günlerinden daha önemliydi, karne günü bizim evde. Bir ay kala, geriye sayım başlardı. Annem benden çok heyecanlanırdı. Okul kapandığı gün, "Kızım bana kaldı", "Kızım benim oldu" diye sevinir, mozaik ve muzlu rulo pastanın ikisini birden yapardı. İki pasta lüksü, benim karne almamın ne kadar önemli olduğunun işaretiydi. Şimdi ben bir anneyim ve annemden miras karne sevincini kızımla sürdürmekteyim. O gün işimi gücümü bir kenara bırakıp, muzaffer bir edayla elinde karnesi, eve dönen kızımı karşılamak, çocukluğumun kokusunu getiriyor bana. Ve şimdi anlıyorum annemin "kızım bana kaldı" sevincini... Önümüzde 3 ay var. Tüm annelere, çocuklarıyla mutlu ve eğlenceli günler dilerim. Belki çok çocuklu ya da yoğun çalışan annelerin gözünü korkutuyor olabilir yaz. Unutmayın, siz nasıl öngörürseniz, öyle geçecek günler. En önemlisi, hepimize sağlıklı günler... Karneyi alır almaz, kendimize kutlama yaptık ve anne-kız, Adalara kaçtık. Asıl ismi Prens Adaları ve dokuz ada, iki kayalıktan oluşan takımadalar aslında... Ama biz, "Adalar" diyoruz kısaca. Beş adada yerleşim var. Bizans döneminde, saray mensuplarının sürgün yeriymiş. Aynı zamanda imparatorların yazlıkları varmış. 1453'te Adalar da, Osmanlılar tarafından fethedilmiş. Osmanlılar da sürgün yeri olarak kullanmaya devam etmişler takımadaları. Bir yandan da zenginlerin yazlık evleriyle dolmuş. Şimdi eski görkemi kalmasa da nostaljik dokusu hala hissediliyor. Birbirinden güzel evleri bakımsızlıktan dökülse de, bir zamanki güzelliğinden izler taşıyor.

Ada ile adalara...

Martılar eşliğinde vapur gezisi

Gelelim günübirlik turumuza... Bostancı'dan bindik vapura, ver elini Büyük Ada... Aslında niyetimiz adadan adaya geçerek, Kınalı-Heybeli-Burgaz-Sedef hepsini peş peşe turlamaktı. Ama vaktin nasıl geçtiğini anlamadan Büyük Ada'da akşamı ettik. Herkese tavsiye ederim. Sadece İstanbullulara değil, herkese... İnanın bu güzelliği ıskalayarak hem adalara hem kendimize büyük haksızlık ediyoruz. İstanbul'a yarım saatlik, martılar eşliğindeki vapur gezisi ile ulaşıyorsunuz Büyük Ada'ya... Kentin gürültüsünden uzaklaşıp, tarih sayfasının içine dalmak bu kadar kolay işte... Sonrasında şahane bir gün bekliyor sizi... Hele bizim gibi hafta arası kaçamağı yapabilirseniz, turistik kalabalıktan da bir nebze kurtarırsınız. Ada'da yapılacak o kadar çok şey var ki! Piknik yapmaktan, denize girmeye kadar çok sayıda eğlence için imkân var. Biz neler yaptık derseniz, klasik bir Ada günü geçirdik. Her zaman fotoğraflarımızı çeken eşim yanımızda olmadığı için bol bol selfie pardon "özçekim" yaptık. İşte, anne-kız özçekim kareleriyle ada turumuz:

Faytona hayır, bisiklete evet!

"Vapurdan özçekim": Bir yanda adaların güzelliği, bir yanda koskocaman İstanbul'un silüeti... Denizin sesi, martının cilvesi.

"Çarşıdan özçekim" : Küçücük tezgâhlar çocuklar için çok cazip. Tokalar,yapma çiçeklerden taçlar...

"Bisikletli özçekim" : Bisiklet, tıpkı fayton gibi bir Ada klasiğidir. Aslında ben fayton gezisini çok severim ama Ada atlara kıyamadı. İkimiz de faytoncunun atları kırbaçlamasına dayanamayacağımıza karar verip bisiklet kiraladık. "Yemekli özçekim": Bisiklet bizi çok acıktırdı. Hemen gittik Meydan'da midye tava ve kalamara daldık. Sonra bol bol yürüyüş yaptık.

"Waffle ve dondurmalı özçekim": Ada'ya gidip, dondurma yemeden dönmek olmazzzzz.

Dikkat:

- Adalar motorlu araç trafiğine kapalı ama belediye aracı, telekom aracı, polis aracı derken o kadar çok araba dolaşmaya başlamış ki inanamadım.

- Faytoncular, atların arkasına bezleri mi tam takmıyor yoksa sokaklar mı iyi temizlenmiyor anlamadım ama eskiye oranla at pisliği çok fazla.

DİĞER YENİ YAZILAR