İşte taraftar işte şampiyon...

Haberin Devamı

Geçen haftadan kalmayım dostlar! Tüm haftayı esrik bir sarhoşluk içinde geçirdim ve sanırım epey bir zaman daha böyle kalmaya devam edeceğim. Mâlum, pazar günü çoluk çocuk 45 bin Fenerbahçeli kadın yine dünyada bir ilki gerçekleştirdik ve takımımızın şampiyonluğuna tanıklık ederek "kız kıza" marşlar söyledik. Elbette her yaştan çocuğu da unutmamak gerek! İşte bu sebeple tüm hafta zafer sarhoşluğu içindeydik. Nisan ayından şampiyonluğu ilân etmenin havası da cabası! Eh, rekabetin gereği, başka takımların taraftarlarına hava atmak da hakkımız elbette, ama ben Fenerbahçe'nin erkek taraftarlarına hava basmayı da ihmâl etmiyorum ve şöyle sesleniyorum:

Yahu, iki yıldır stada gidip kupayı almayı başaramıyorsunuz, biz kadınlar bir gittik, haftalar öncesi şampiyonluğumuzu ilân ettik. Bundan sonra tribünleri bize bırakın. Şampiyonluk bizim işimiz!

İşte taraftar işte şampiyon...- Maç boyunca her şey şahaneydi. Son derece keyifli bir atmosferde şampiyonluk sevinci yaşadık. Maçtan sonra çoluk çocuk, tam da tezahürattaki gibi "yağmur çamur demeden" Bağdat Caddesi'nde kutlamalardaydık. Kızımla birlikte eve döndüğümüzde sırılsıklam olmuştuk. Normalde, "ah üşütecek" diye çocuğumun üzerine titreyen ben, "F.Bahçe için değer" diyerek yağmura hiç aldırış etmemiştim saatler boyunca. İşte bence "offf gene mi maç var" demek yerine "Fener'in maçı var" diyen kadınların desteğinden büyük güç alıyor "F.Bahçe ruhu...” O yüzden, federasyondan gelecek cezayı beklemeden, stat içinde kadın taraftara daha çok yer açılmalı. Unutmayın, geleceğin taraftarlarını bu kadınlar yetiştiriyor. Bu da kulübün dikkatine!

Son söz: Hiç olaysız bir maç ve şampiyonluk yaşadık tribünlerde... Bu arada düşünmeden edemiyorum: Tribünler, kadınlara kaldığında ortalık şenlik yerine dönüyorsa, siyaset koltukları da bir süre kadınlara kalsa dünya çok daha güzel bir yer olmaz mı! Hemen itiraz etmeyin! Ne de olsa yüzyıllardır erkeklerin yönettiği dünyayı ve yaşanan savaşları hepimiz gördük, ama kadınların yönettiği bir dünya ütopyası nasıl olurdu, işte bunu hiçbirimiz bilmiyoruz...

Afife Tiyatro Ödülleri

Spordan, sanata atlıyorum ve ülkemizin en saygın ödüllerinden olan "Afife Tiyatro Ödülleri"ne geçiyorum. Pazartesi günü ödüller, törenle sahiplerini buldu, ama öncesinde çok fırtına koptu. Tiyatronun duayen isimlerinden bazıları bu yıl jüriyi, adayları ve ödülleri yaylım ateşine tuttu. Elbette, bu kıymetli ödülleri daha iyiye taşımak için itiraz edilecek ya da öneri getirelecek pek çok konu var. Örneğin, isyanın en büyük sebebi olan "komedi" kategorisinin kaldırılmasına ben de karşıyım. Bu ödülü daha önce kazanmış biri olarak jürideki bazı arkadaşlarımla da törenden sonra fikrimi paylaştım. Onlar da bana bu uygulamayla ilgili mantıklı buldukları gerekçelerini anlattılar, ama fikirlere açık olduklarını da belirttiler. Sonuç itibari ile ucunda ölüm yok! Her jürinin fikri farklı olur. Tartışmaya açılır ve çoğunluk fikir birliği içinde olursa belki gelecek yıl yeniden "komedi" kategorisi açılabilir. Önemli olan olumlu eleştirilerde bulunmak ve tiyatronun büyük darbe yediği şu günlerde "Yapı Kredi" gibi büyük bir markanın da çok önem verip yıllardır desteklediği "Afife"yi el birliğiyle daha iyiye taşımak için yapıcı söylemler içinde olmak. Yoksa, tiyatro adına mücadele edilecek bu kadar çok şey varken, bir de kendi içimizde cephe açarak tiyatromuz için bu kadar değerli bir manevi figürü yıpratmanın kimseye faydası olmaz. Bu arada, bu yıl sahnede hayranlıkla izlediğim Zerrin Tekindor ve Tardu Flordun birlikte rol aldıkları Kim Korkar Hain Kurttan oyunuyla, en iyi kadın ve erkek oyuncu ödüllerini aldılar. Can-ı gönülden kutlarım. Yardımcı rolde ödül alan kadın oyuncu Defne Halman ise her zaman hayranlıkla izlediğim oyuncu arkadaşlarımdan biri olmuştur. Yardımcı rolde erkek oyuncu ödülünü alan Taner Ölmez'in tiyatrodaki başarısı beni ayrıca sevindirdi. Dizilerin genç ve yetenekli oyuncularından bahsettiğim bir yazımda, Med-Cezir dizisindeki "Mert Asım Serezli" rolünde çok başarılı bulduğum Taner Ölmez'den bahsetmiştim. Beyazcamın büyülü dünyasına ve maddi avantajlarına teslim olmayıp, tiyatro sahnesini televizyon uğruna terk etmeyen genç arkadaşları gördükçe içim umut doluyor. Yılın en başarılı oyunu olarak değerlendirilen "Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı" ise, "ilk fırsatta izlenecekler" listemin başında yer alıyor. Ödül alan tüm sanatçı arkadaşlarımı yürekten kutlarım. Yaşasın Tiyatro...

Not: Baskıya girdiğimiz şu saatlerde ne yazık ki ülkenin her yanında gaz tütüyor yine! Evlerinde oturan küçücük çocuklar duman altı oldukları için hastanelere götürülüyorlar. Üzgünüm... Çok üzgünüm...

İşçi ve emekçinin, gönlünce kutlayacağı "1 Mayıs"ları görebilmek ümidiyle...

DİĞER YENİ YAZILAR