Film mevsimi...

Haberin Devamı

Sinema mevsimi, tıpkı şu günlerdeki hava durumu gibi normal sıcaklıkların epey üzerinde seyrediyor. Belki de gerçekten bahar aylarından kışa bir türlü geçemediğimiz için, film maratonuna çıkmakta da biraz geç kaldık bu yıl. 2 Mart’ta, Ellen DeGeneres’in sunumuyla Oscar’lar dağıtılacak. Bu yıl 86’ncısı düzenlenecek Akademi Ödülleri’nde açıkçası, Oscar heykelciğinin “en iyi”lere verildiğini hiç bir zaman düşünmedim, ama ne olursa olsun her zaman standartın üzerinde kişi ve yapımların ödüllendirildiği de bir gerçek. Ben de her yıl, arkadaşlar arasında “Oscar tahmin” oyununa katılmayı seviyorum. Öyle kolay bir şey sanmayın bu oyunu; sadece “En İyi Film” kategorisindeki dokuz filmi izlemek ne yazık ki hiç yeterli olmuyor. Kurgu, oyuncular, müzik, miksaj, efekt gibi pek çok dal, bu dokuz filmin dışındaki filmlerden aday gösterilebiliyor. Elbette bir de animasyon ve yabancı dilde filmler var. Kısa filmleri saymıyorum bile. Dolayısıyla, tahminlerin bir kısmına katılabilmek için en az 20-25 film izlemeniz gerek. Ben bu yıl biraz geç kaldığımı itiraf etmeliyim. İki haftalık kalan sürede, dizi çekimlerimi de düşündüğümde, tüm filmleri tamamlama ihtimalim oldukça az. Geçen yıl, “Oscar” günü bu sayfada tahminlerimi yazmış ve ertesi gün büyük sükse yapmıştım. Kendi beğenilerimi ayrıca belirtmiştim, ama “Oscar” politikasını göz önüne alarak tahminde bulunup büyük oranda isabet kaydetmiştim. Bu yıl, yazımın başında da belirttiğim gibi “beni bu havalar mahvetti“ ve tembelliğe itti. Geçen yılki iddiam olmasa da izlenimlerimi paylaşmaya bu hafta itibari ile başlıyorum. Film mevsimi hararetleniyor. Bence sinemaya koşmanın tam zamanı!

Düzenbaz ve 12 Yıllık Esaret Oscar heykelciği için yarışta

Düzenbaz-American Hustle: 10 dalda Oscar heykelciğine talip. Yerçekimi-Gravity filmiyle birlikte, bu yıl en çok adaylığı olan filmlerden biri. En iyi film kategorisinde de adaylığı bulunan yapım, 12 Yıllık Esaret (12 Years A Slave) ve Sınırsızlar Kulübü (Dallas Buyers Club) çekişmesinin gerisinde kalacak bana göre. 12 Yıllık Esaret filminin, Başkan Obama’dan torpilli olduğu dedikoduları yayıldı bile. Elbette Amerika’da iktidarın torpil etkisi bizim ülkemizdeki kadar keskin olmadığından, sonuç merakla bekleniyor. 1970’lerde geçen gerçek bir hikâyeden yola çıkan suç-komedi-dram türündeki film, FBI operasyonu ekseninde gelişiyor. Ama öyle FBI’ı kahraman ve süper güç olarak gösteren filmlerden değil. Tam tersine filmin, FBI ile epey dalga geçtiğini söyleyebilirim. Filmin son derece “gerçek” hissi veren üslubu, filmin en büyük artısı olmakla birlikte, yer yer durağanlık getirebiliyor. Aksiyon beklentisi içinde gidilmemesi gereken bir film. Oyunculuklar, hayattaki kadar doğal. Özellikle En İyi Erkek Oyuncu adayı olan Christian Bale muhteşem. Sanırım bu yıl heykelciğe en yakın duran isim. En İyi Kadın Oyuncu adayı olan Amy Adams da bence Cate Blanchett (Blue Jasmin) ile birlikte bu yıl en güçlü iki adayından biri.

JENNIFER YİNE ADAY!

Geçen yılın En İyi Kadın Oyuncusu seçilen Jennifer Lawrens bu yıl “Düzenbaz” ile Yardımcı Kadın Oyuncu adayı. Maddi krizdeki Hollywood, bu genç kadını o kadar çok destekliyor ki bu yıl yine Oscar alırsa şaşmamak gerek. Elbette geçen yıl da bu yıl da son derece başarılı performanslarda izliyoruz Lawrens’ı. Ama, kendinden çok daha başarılı oyuncuların önüne geçmesinin ardında itici bir güç olduğu su götürmez. Dünyanın en etkileyici kadını bile seçilen 23 yaşındaki oyuncunun arkasında büyük bir Amerikan pazarlama sistemi olduğunu görmek güç değil. Güzel ve başarılı olduğu muhakkak, ama gişe getirsin diye abartıldığı da bir o kadar gerçek. Filmi beğendim mi: Evet, peki çok etkilendim mi? Hayır. Bana göre son derece başarılı, ama çok da çarpıcı olmayan bir film. Şu anda vizyonda. Sakın suç-komedi-dram dememe aldanıp, çocukların hoşlanacağını düşünmeyin. Çocukların filmden sıkıldığını gözlemlediğimi belirtmeliyim.

Yapay zekaya aşkın hikayesi Oscar yolunda

Aşk-Her: En iyi film adaylarından biri. Yapay zekâ olan işletim sistemiyle aşk yaşayan bir adamı anlatıyor. Kesinlikle Özgün-Orjinal Senaryo Oscar’ını alması gereken şahane bir film. Bu hafta vizyonda, kaçırmayın...

Blue Jasmine ve Cate Blanchett

Mavi Yasemin (Blue Jasmine): Woody Allen’ın Orjinal Senaryo ve En İyi Kadın Oyuncu dallarında aday filmi. Söz oyunculuktan açılmışken bu filmi es geçmek olmaz. Cate Blanchett her zamanki gibi olağanüstü bir perfermonsla karşımızda. Bu yıl ödülü alması nerdeyse garanti. “Nerdeyse” diyorum çünkü yine Oscar kuralları devreye giriyor. Akademi üyeleri için gişe hasılatı yeterli görülmeyebilir. Daha önce Elizabeth’i muhteşem oynadığında da, Hollywood’un babadan torpilli genç oyuncusu Gwyneth Paltrow’a kaptırmıştı ödülü. Oscar bahane, ama Cate Blanchett her daim şahane! Gelelim filme; açıkçası orjinal senaryo adaylığı beni çok şaşırttı çünkü Tenesse Williams’ın efsane oyunu İhtiras Tramvayı’ndan nerdeyse birebir uyarlama film. Cate Blanchett da oyundaki Blance DuBois’yu getiriyor gözümüzün önüne. Ben filmi sevdim. Ve itiraf edeyim bir oyuncu olarak Cate Blanchett’e hayran kaldım ve de çooook kıskandım.

Tiyatrodan uyarlama

Aile Sırları (August:Osage County):


Evet, oyuncu egoma yenik düştüm ve en iyi film adaylarından çıkıp, oyuncu adaylarına kırdım dümeni. En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde bu yıl 18’nci kez aday olan ve aslında hepsini almayı haketmiş olan Meryl Streep ve Yardımcı Kadın Oyuncu adayı olarak Julia Roberts karşımızda. Konu Meryl Streep olunca, “Şampiyon belli ikinci kim” diyesi geliyor insanın ama bence bu yıl ödülü alma ihtimali yok. Ama Julia Roberts bence Oscar’a çok yakın duruyor. Tiyatro oyunu tarzında film izlemeyi sevenlere kesinlikle öneririm.

Bi Küçük Eylül Meselesi

Bi küçük Eylül Meselesi: Hep Oscar hep Amerikan Sineması örnekleri vermek istemedim. Tam da 14 Şubat Sevgililer Günü ertesinde, tam size göre yepyeni bir film önerim var: Bi Küçük Eylül Meselesi. Senarist olarak adını ilk kez Ezel dizisiyle duyuran, ülkemizin en başarılı yazarlarından Kerem Deren’den yazar ve yönetmen olarak bir ilk film... Bozcaada’da geçen hikâyeye, nefis görüntüler eşlik ediyor. Farah Zeynep Abdullah ve Engin Akyürek başrolde. Özellikle gençler kaçırmamalı. İnsanın ancak yaşayarak öğrenebileceği bir şey söylüyor film. Romantizm sevenler bu filmi izlemeli!




DİĞER YENİ YAZILAR