“Komşusu açken tok yatan bizden değildir”

Yunanistan’da yaşanan facia sonrası komşunun çektiği büyük acıyla empati kurmamak imkamsız...

Komşumuz Yunanistan büyük bir facianın pençesinde can çekişiyor. Atina’nın kuzeydoğu bölgesindeki Rafina ormanlık alanında başlayan yangın, sayfiye beldesi olan Mati’ye sıçrayınca Yunanistan büyük bir trajedi yaşadı. Evlerinde ya da arabalarında bir anda alevler içinde kalan halk denize atlayarak kurtulmaya çalıştı. Hem yanarak hem de boğularak ölen çok kişi oldu. Ölü sayısı şimdiden 80’i aştı, yaralı sayısı ise 200’e ulaştı. Artık Yunan halkının en sevilen sayfiyelerinden olan “Mati” haritadan silip, yok oldu. Komşudaki bu faciada dünyaca ünlü yönetmen Angelopulos’un evi ve ustadan kalan çok kıymetli büyük arşivi de küllere karıştı.

Bunun “ama”sı olmamalı
Komşununun çektiği bu büyük acıyla empati kurmamak imkansız. Paylaştığımız coğrafyanın aynı özellikleri taşıdığını ve her yıl ülkemizde son anda atlattığımız büyük yangınları düşününce, bu faciadan bizim de kendi adımıza önemli dersler çıkarmamız ve önlemleri arttırmamız gerektiğini anlamalıyız. Ve elbette komşuya yardım eli uzatmak da bize düşer. Bunun “ama”sı olmaması gerektiği konusunda, insanlık ortalamasında birleşmeliyiz. ’99 depreminde ilk yardıma koşanın Yunanistan olduğunu unutmadık elbette ama durum öyle olmasaydı hatta arada siyasi sürtüşme olduğu süreçte bile olunsa, halkların masumiyetini her şeyin üstünde tutmalıyız. İnsanlar bir yana ağaçlardan hayvanlara, yok olan tüm canlılar için vicdanımız titremiyorsa “insan” sıfatı ile dolaşmamalıyız.
Bir yalanın iki parçası
Bu süreç içinde, her olayda olduğu gibi sosyal medya yine tam ortadan ikiye bölündü! Kötülükle beslenen sosyal medya virüsleri ve normal, insan olmanın gerektirdiği minimum kalbe ve vicdana sahip sıradan insanlar... Yunanistan’daki faciaya sevinip, ölüm haberlerini kutlamayla veren hatta yanan çocuklar için üzülenlere de suçlama, iftira ve hakaret yağdıran parazitler için yangında yükselen ortam ısısı ortaya çıkmaları için çok uygundu... Onlar ki, sosyal medyada küfürler ve hakaretler saydırarak linç ettikleri ünlüleri sokakta görünce ”Selefie” çektirmek için sıraya girenler... Onlar ki tam ortadan ikiye bölünmüşler... Gerçekte bir bütün bile değiller... İçlerindeki kötülüğe sosyal medyada nefes aldıran, mahallede başı önünde, utangaç dolaşan... Hani, katil üst kat komşu çıkar da herkes “çok da sakin, kendi halinde biridir” der ya arkasından... İşte Dr. Jekyll ve MR.Hyde gibi onlar... Klavye başında ruhlarındaki karanlığı özgür bırakıp içlerindeki kötülüğü yepyeni bir kimlikle salıverirler, içi dışı bir, kim olduğu belli insanların üzerine... Onlar ki gerçek hayatta nüfus cüzdanlarını taşıyan bedenleri ile bambaşkalar... Hem hayatta hem sosyal medyada bir yalanın iki parçası olarak hiç bir zaman “insan” olamadan savrulmaktalar...
İnsanlıkta yarım kalanlar
Onları anlamaya çalışmayın, zira, sosyal medyada linç etmeye çalıştığı ünlüyle sokakta fotoğraf çektirdiği gibi, mahallede Yunanistan için yardım toplasan en fedekar o çıkar. Sosyal medyada ölümüne “oh olsun” çektiği insanlar için iş yerinde en çok gözyaşını o akıtır. Onlar ki çoklar, onlar ki aslında hiç var olmadılar... Onlar insanlık serüveninde yarım kalmış, eksik taraflarının kötülüğünü sosyal medyada bütünlemeye çalışan zavallılar... O sebeple bunları çok da kale alıp, fikri olmayanlar için zikrinize karalar bağlatmayın... Olmadıkları kadar yok sayın... Kalbinizi parçalayan her olayda size hesap soran, peki şunun için de üzüldün mü bunun için de üzüldün mü, o zaman da sesini çıkardın mı diye abuk sorgularla acının ırk, millet, din, cins gözetmediğini anlatmaya çalışmayın. Dünyanın herhangi bir köşesinde ölen her çocuk için döktüğün göz yaşından sonra sana çocuğun dininden dem vuranlarla kalbinizi yormayın. Komşusunun acısıyla eğlenenleri sakın, çok da böbürlendiler gibi “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyenlerden saymayın!

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR