Korkmayın şifayı kapın!

Hemen ilaca sarılıp panik yapmayın... Halbuki grip olmak güçsüz düşmek değil, güçlenmek için imtihan vermekmiş.

Pek kendine bakan, sağlıklı yaşama dikkat eden biri olarak gelmedim bu yaşıma. Artık 40’lar psikolojisinin etkisiyle mi, Instagram’da eş dost ahbabın erik kurusu, kereviz sapı paylaştığını gördükçe mi bilmem ucundan dikkat etmeye başladım yediğime içtiğime. Hiçbir zaman öyle ”sağlıklı yaşam gurusu” tarzında biri olamayacağım bir gerçek. Hatta, maç çıkışı yediğim köfte ekmekle, arabadan aldığım kokoreçle ve daha bilumum pis boğaz zevkimle övünürüm bile. Tabii bağırsak florasını ele alıp Gaps diyete yakın bir beslenme ile kendimi tamir etmeye yoluna gittiğim şu son dört ay hariç. İnsan emek verdiği şeyi korur ya ben de adına “temiz beslenme” dediğim bir titizlikle bakınıyorum kendime şu aralar. Yaz çıkışı, zayıflama sonrası filan derken yeniden kısa bir kontrolden geçirdi beni doktorum Doç. Gökhan Özışık ve diyetisyenim Yeşim Özcan. Vitaminlerime bakıldı, eksikler için takviyeler önerildi vs. Bolca yumurta hatta et tüketimine gittiğim diyet sonrası biraz endişe ettiğim kolestrol, trigliserid gibi değerlerimin şahane çıkması, doğru bir şey yaptığımı göstererek beni rahatlattı. Kilo vermek kısmıyla çoğu kişinin daha çok ilgilendiğinin farkındayım ama asıl kendini zinde ve hafif hissetmek şahane .
Sürünerek savaşın!
Diyetisyenim Yeşim Özcan da yazın katıldığı kanser hastalarının beslenme ile tedavisine yönelik bir eğitimden yeni döndü. Kontrolüm sırasında, boğazımın ağrımaya başladığımdan şikayet edip, “Ben aslında hiç grip olmam, bünyem sağlamdır, şimdi zayıfladım diye zayıf mı düştüm” deyince, “ya demek o kadar baskı altında kalmış bünyen, artık iyileşiyorsun onun için de hastalanıyorsun, ne güzel işte” diyerek, ağzımı bir karış açık bıraktı. Üstüne üstlük de grip ilacı vs. hiçbir şey almadan, anam babam usulü bir hafta sürünerek, bu virüsle savaşarak iyileşmemi tavsiye etti. Yeni gittiği kanserle mücadele eğitiminde de gripte ilaç kullanımının, vücudun savaşma yetisi kazanmasına engel olduğu, sonra kanser gibi daha zorlu düşmanla karşılaşan bünyelerin ne yapacağını bilemediğinden bu hastalıkla savaşamadığını ve ileri seviye kanser hastalıklarının artışındaki sebeplerden birinin de bünyelerin yerine hep ilaçların virüslerle savaşması olduğunun altı çizilmiş. Yani grip gibi viral durumlarla tatbikat yapmayan hücrelerimiz, daha zorlu hastalıklarla karşılaşınca nasıl mücade edeceğini bilemediğinde pes ediyormuş. Gripte önleyici ya da hafifleştirici ilaç kullanımı demek, hani kıyamayıp da çocuğun tüm görevlerini onun yerine yapıp, sonra hayatla mücadele edemeyen, ne yapacağını bilemeyen, atıl bireyler yetiştirmek gibi, rahat etsin isteği ile iyilik yapayım derken, çocuğa en büyük kötülüğü yapmak gibi... Özetle, eskilerin “nevazil” olup da burnunu çeken birine “şifayı kaptın” demeleri boşa değilmiş. Grip olmak güçsüz düşmek değil, güçlenmek için imtihan vermekmiş. Üstelik de vücutta temizlikmiş.
Uzmanlar uyarıyor, “Grip olunca ilaçlarla baskılanmayın, grip vücudun zorlu hastalıklarla mücadele etmeyi öğrenmesi için bir tatbikat fırsatıdır”
- Halsizlik olduğunda dinlenin. Bedeniniz, enerjinizi toksin yakımı için kullanıyor demektir.
- İştah kesildiğinde, kendinizi zorlamayın, sindirim organlarında, kaslarda temizlik var demektir.
- Öksürük, burun akıntısı vs. olduğunda kesmeye yönelik ilaç almayın, içerde kalan atıklar tümörleşme yapabilir. Akıntı, aksırık - tıksırık ile beyne uzanan tüm üst solunum yolları temizlenir.
- İshal olduğunuzda hemen kesmeyin Toksinler, boşaltım yoluyla temizlenir.bağırsaklar onarılır.
- Grip olduğunuzda, kendinizi zorlamayın. Bir hafta yorgunluk ve stresten uzak yaşayın.
- Çiğ sarımsak yutmak ve terlemek gibi koca karı usüllerini tercih edin. Bol su için. Limon suyu ve taze zencefil tüketin. Çinko ve C vitamini takviyesi de alabilirsiniz.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR