Referandum’a beş kala...

16 Nisan’a sayılı günler kaldı. Şu ana kadar fena gelmedik, asayiş berkemal referandum bir bitse...

Herkes sussa, hukukçular konuşsa... Hukukçular karşılıklı olarak münazara yapıp, olası riskleri, iyi-kötü yönleri ortaya koysa. Halk da eğriyi doğruyu görüp, “büyüklerin lafıyla” değil, kendi aklıyla oy kullansa.

- Siyasiler ille de konuşmak istiyorsa, farklı görüşlerdekiler beraber programa katılsa, herkes eteğindeki taşları dökse, izleyenler de kendi kararını kendi verse

- Otobüsler, ne dediği anlaşılmaz bir şekilde, hoparlör sonuna kadar açık, sokaklarda böğürüp insanın yüreğini ağzına getirmese...

- Aslında şuana kadar fena gelmedik, herkes insicamını korusa, bahar bayram olsa, hayırlara vesile olsa, ortam bozulmadan böyle devam etse, asayiş berkemal bir şekilde referandum bitse...

Ah şu WhatsApp olmasa alim olurum!

Aziz Nesin’in, “ah şu sinekler olmasa...” öyküsünü bilirsiniz...Hani adam yazar olacaktır ama işte yazamamaya hep mazereti vardır. Şuyum olsa, ortamım şöyle olsa deyip durur da sonunda tüm şartlar yerine geldiğinde “ah şu sinekler olmasa” der... Bahane bulmakta son noktadır bu söz ve biliriz ki insan istedikten sonra her şartta her şeyi yapar. Ama Aziz Nesin hayatta olsaydı, WhatsApp üzerine nasıl bir hikaye yazardı diye düşünüyorum sıklıkla. Elbette insan istedikten sonra her şeyi yapar ama sahiden her gün WhatsApp okuyarak geçirdiğim süre kadar daha kitap okusam, alim olurum.

Haberin Devamı

Şu anda sayısız grubum var!

WhatsApp sahiden elimizi ayağımızı fena bağladı. Bu seneye kadar sadece 3 kişilik bir minik grup dışında sadece ihtiyaç halinde mesaj olarak kullandığım WhatsApp uygulamamda şu anda sayısız grubum var. Kızım ilkokuldayken bile veliler arası muhabbette yer almayan ben, lise velilerimizle canciğer kuzu sarması olmuş durumundayım. Sadece anneler de değil, babalar da girişken bu konularda. Eskiden erkekler sınıf gruplarına dahil olmazken, şimdi babalar da bu ağının içinde yer almaya çok hevesli.

Elimiz işte gözümüz...

Sanılanın tersine, çocukların aileler üzerindeki sorumluluğunun yaş büyüdükçe artan bir durum olmasının da çocuklarımızın sınıf arkadaşlarının ailelerini tanımak ve olan bitenden haberdar olmak istememizde büyük payı olsa gerek. Ama şu bir gerçek ki, artık elimiz işte, gözümüz WhatsApp’ta yaşıyoruz. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan, kimi zaman koca gün kitap okuyamadan, yeri geldiğinde işleri yetiştiremeden akşamı buluyoruz. İnsan kendini kaptırdı mı anlamadan öyle bir uçuyor ki zaman, elinde telefonla tuvalete giren bile yarım saatten önce çıkmıyor. Sorsan “5 dakika oldu” diyor. Öğrenciler 1 saat ders odasında çalışıyorsa, bilin ki neti 15 dakika ediyor, 45 dakikası WhatsApp, snap ile geçiyor. Akşam olunca çift hatta üç ekrana geçiyoruz. Bir yandan televizyonda dizi açıyor, bir elimizde telefon bir elimizde tablet buluyoruz. Okunacak onca kitap, yazılacak şiir, başlamaya niyetlendiğimiz hobiler varken, biz ekran kuşuna dönüşüyoruz.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR