Sezonun favori dizileri: En iyisi İçerde, en çekicisi Cesur ve Güzel

Cesur ve Güzel’de Kıvanç Tatlıtuğ gıcık bir karakter çizse de yakışıklı haliyle bunu çekici kılıyor. Tuğba Büyüküstün ise kısa saçlarıyla çok güzel.

Cesur ve Güzel:

Ekranların en yeni dizisi. Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün üzerine kurulu bir büyük aşklar, büyük nefretlerden doğar hikayesi. Kıvanç Tatlıtuğ bu defa, küstah, kendini beğenmiş ve sinir bozacak kadar ukala ve hani moda tabirle cool bir karakter çizmiş. Agresif, öfkeli ve hararetli karakterlerden, kıvrakça viraj alarak bu denli serin kanlı ve küstah bir role direksiyon kırmasına bayıldım doğrusu. Tabii ne kadar gıcık bir adam tipi çizse de o kadar yakışıklı ki, ukalalığı bile çekici duruyor üzerinde.

Bu arada baba rolünde Tamer Levent bence sezonun en çok konuşulacak oyuncusu olacak. Her sezon dizlerin olmazsa olmazı kötü yenge karakteri bu sene Cesur ve Güzel'de Sezin Akbaşoğlu.

Tuba Büyüküstün'ün güzelliğine lâf yok ama bence kısa saçla daha bir çekici olmuş. Ben kısa saçı çok sevdiğimden mi bilmem, role de Tuba Büyüküstün'e de çok yakıştırdım. Nedense başroldeki kadınların hep dalga dalga uzun saçları vardır. 16 sene evvel bu durumdan sıkılıp, bir cesaret saçlarımı kısacık kestirerek Evdeki Yabancı'da oynamıştım. Tuba'nın da bir kalıbı yıkarak cesur davranması çok hoşuma gitti, çünkü her dizide sakallı adam ve upuzun dalga dalga saçlı kadın görmekten çok sıkılmıştım. Özetle Tuba hem güzel, hem cesur görünmeyi başarmış.

Haberin Devamı

İçerde:

Yılın dizisi. Ben genellikle dizi izleyebilen biri değilim. Hele yıllardır süreleri uzayıp, hikayelerin tadı kaçtıkça, dizilerle iyice aram açıldı. Hem oyuncu hem seyirci olarak. Dakika doldurmak için mecburen yazılan sıkıcı sahnelerden de birbirine dakikalarca baygın bakan oyunculardan da ikrah etmiştim ki sadece fikrim olsun diye bir bölümüne baktığım İçerde'ye takıldım kaldım. Uzun zamandır ilk defa, mutfaktan çay alıp geri döndüğünde seyircinin mevzuyu kaçırdığı bir dizi yakalamış oldum böylece. Leonardo di Caprio, Jack Nicholson, Matt Damon'ın oynadığı Martin Scorsese filmi Köstebek'ten başarıyla uyarlanan hikaye, zekice kurgulanmış senaryosu, filmin artık çok dışında ilerleyen macerasıyla seyirciyi nefessiz bırakıyor. "Aman zaten fikir orijinal değil bir filmden uyarlama" diye burun bükenlere hemen hatırlatayım efsane Köstebek filmi de Kirli İşler isimli bir Çin filminin uyarlamasıdır.

Haberin Devamı

İçerde, konusunu Köstebek filminden almakla birlikte, pek çok yeni hikaye örgüsüyle ilerliyor. Çetin Tekindor, Çağatay Ulusoy, Mustafa Uğurlu ve Aras Bulut İynemli'nin oynadığı dizinin yönetmeni Uluç Bayraktar. Seyircinin diziye bir eleştirisi, kadın karakterlerin zayıf kaldığı yönünde. Eminim, ilerleyen bölümlerde renkli kadın rolleri ve tıpkı dizinin erkekleri gibi güçlü kadın oyuncular eklendiğinde, seyirci için çok daha çarpıcı olacak.

Hayat Bazen Tatlıdır:

Sezonun en tatlı dizisi. Gani Müjde'nin senaryosunu yazdığı dizide Birce Akalay, biraz huysuz ama bir o kadar tatlı, iyi kalpli ve prensipli bir öğretmen rolünde. İzleyenler hemen farketmiştir, bir okul dizisi olan Hayat Bazen Tatlıdır, Perran Kutman'ın Hayat Bilgisi dizisiyle aynı omurgaya sahip. Zaten iki dizinin de senaristi Gani Müjde. Bir anlamda Gani Müjde, kendi dizisini bu günün liselilerine uyarlamış. Espriler, kullanılan dil, bugünün gençlerini çok iyi yakalamış ve güncel bir okul dizisi ortaya çıkmış ki kızım dahil çevremdeki liseliler dizinin sıkı bir takipçisi oldu bile.

Haberin Devamı

Vatanım Sensin:

Yılın en nostaljik dizisi. İzmir'in işgali döneminde geçen hikayede başrolleri Halit Ergenç, Bergüzar Korel ve Onur Saylak paylaşıyor. Atatürk'e selam çaktığı sahnelerde, seyirciye duygusal anlar yaşatan dizi, ilerleyen bölümlerde tarihi gerçekleri daha çok ekrana getirirse sezon boyu seyircinin ilgisini çekebilir. Taylan Biraderler'in yönetmen titizliği hemen farkediliyor. Büyükanne rolünde izlediğimiz Celile Toyon'u izlemek ise büyük keyif.

Kiralık Aşk:

Geçen seneden yeni sezona devreden Kiralık Aşk gençler arasında vazgeçilmez olmaya devam ediyor. Daha önce izlememiştim ama baktım çevremdeki çocuklar, gençler çok izliyor, eleştirel gözle bir bakayım dedim. Hikayenin içine yerleştirilmiş kitaplar, karakterlere okutulan şiirler, konuşmaların içinde gönderme yapılan filmler o kadar pozitif örnek teşkil edilecek şekilde kurgulanmış ki, gençlerin merakını sevdikleri karakterin parfümüne, ayakkabı-çantasına değil kitaplara, filmlere, şiirlere yöneltiyor. Keşke her dizi bu bilinçle ve bu doğallıkla gençleri iyi şeylere yönlendirebilse.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR