Gazete Vatan Logo

Baykal muhtırası!

Komisyonu terk etti...

Baykal muhtırası!

Eski CHP lideri, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun toplantısını terk etti. Komisyonun milletvekillerini sorgulayamayacağını söyleyen Baykal, “Bu fiiil uygulamanın bir parçası haline gelmeyi kabul edemem” dedi

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun dünkü dinleme programında Deniz Baykal son isim olarak yer aldı. Baykal, komisyonun dinlediği diğer isimlerden farklı bir yöntem uyguladı. 7 sayfalık bir metni okuyan Baykal’ın gazetecilere ilettiği metne ‘savunma’ ismi vermesi de dikkat çekti. Metni okumasının ardından Komisyon Başkanı Nimet Baş’ın “Bir çift laf söyleyebilir miyim?” demesine karşın yerinden kalkan Baykal, kendisiyle gelen 40’ı aşık CHP’li vekille birlikte Baş’ı dinlemeden salonu terk etti. Deniz Baykal’ın sunduğu metinde, Araştırma Komisyonu’nun göreviyle ilgili yasalar hatırlatılarak, şöyle denildi:

Baykal muhtırası

MİLLETVEKİLİ SORGULAYAMAZSINIZ: Açıkça anlaşılmaktadır ki Araştırma Komisyonları, kamu kurum ve kuruluşlarının ilgilisi durumunda bulunmayan vatandaşları, sivil toplum kuruluşlarını, basın mensuplarını, televizyoncuları, eğlence dünyasının şöhretlerini, özel banka ve şirket sahip, yönetici ve mensuplarını, siyasi parti mensup ve yöneticilerini, siyasetçileri ve genel olarak tüm vatandaşları komisyon toplantılarına çağırıp bilgi talep etme yetkisine sahip değildir. Araştırma Komisyonu marifeti ile milletvekilleri, bazı vatandaşları; ya da bazı milletvekilleri başka bazı milletvekillerini sorgulayamaz.

Baykal muhtırası

KATKI YAPABİLİRİZ: Bu komisyonda görev yapan değerli arkadaşlarımın, askeri darbeler ve demokraside yaşanan tıkanıklıklar konusunda bir rapor hazırlarken benimle de istişare etmek, bilgi alışverişinde bulunmak ihtiyacını hissetmiş olmalarını doğal karşılarım. Elbette bu konularda hepimizin yapacağı katkılar vardır. 12 Eylül sonrası dönemde, ilkesiz koalisyonlarla ortaya çıkan, soruşturma şantajları ve siyasi pazarlıklara dayalı aklamalarla ve kirli milletvekili transferleri ile şekillenen bir siyasi çürüme, ahlaki yozlaşma ortamına girilmiştir. Bu ortamın her aşamasında, muhtıra öncesinde de, muhtıra sonrasında da, çözümün, parlamentonun seçim yoluyla yenilenmesinde olduğunu ısrarla söyleyen, yalnız kalmış tek bir ses vardır.

ÇOK SÖZ VAR: Muhtıra öncesinde de muhtıra sonrasında da çürümüş ya da dayatılmış koalisyon tertiplerine bulaştırılmayı, bilinçli olarak reddedip, çözümün ısrarla seçim yoluyla yenilenmiş bir Meclis’te olduğunu söyleyerek tek başına seçim talep etmiş olan bu anlayışın, Türkiye’de darbe tartışmalarına elbette ciddi katkı yapabileceği açıktır. Fakat böyle bir görüşmenin gerçekleştirileceği ortam herhalde TBMM İçtüzüğü’ne aykırı bir çağrı ile oluşturulacak bir komisyon toplantısı ve onun ifade alma ve sorgulama yöntemi değildir.

ÇELİŞMEMELİDİR: Gene, bugün yaşanmakta olan demokrasi ve hukuk-yargı sorunlarının da kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutulmasına ihtiyaç vardır. Geçmiş dönemlerdeki darbelere ya da darbe girişimlerine gösterilen hassasiyet, bugünkü demokrasi ve hukuk-yargı ihlallerine sergilenen duyarsızlıkla çelişmemelidir. Askeri darbelerden ve siyasi baskılardan arındırılmış bir demokrasi ve hukuk yargı düzeni, hepimizin ortak özlemi olmaya ne yazık ki hala devam ediyor.

RAPOR NASIL HAZIRLANACAK: TBMM adına görev yapan bir komisyonun, İçtüzük sınırlarını aşan keyfi çağrılar yaparak, sadece kamu kurumlarının temsilcileri için söz konusu olabilecek bilgi isteme yetkisini, sorgulama olarak kullanması ve bunun teşhir edilmesi suretiyle tek tek insanları fiilen suçlama ve yargılama kapsamına alması, hukuk devleti anlayışı ile de insan haklarına ve demokrasiye saygı anlayışı ile de bağdaştırılamaz. Komisyonunuzun hazırlayacağı rapor, TBMM Genel Kurulu’nda müzakere edilecektir. Yargıda halen sürmekte olan davalar ve Anayasanın 138. maddesi karşısında bu müzakere nasıl yapılabilecektir? Anayasa’ya uygun bir rapor olacaksa o ifadeler niçin alınmış, o sorgulamalar niçin yapılmıştır? Eğer bu yöntemle, yargı organlarında yürütülmekte olan bazı davalara kamuoyu desteği sağlamak ve dava kapsamını belli kesimlere doğru genişletme çabalarına destek vermek amaçlanıyorsa bunun açık bir anayasa ihlali olduğu da bilinmelidir.

DÜN EVREN’E DEMİŞTİM BUGÜN SİZE...: Yassıada Mahkemeleri de Silivri Yargılamaları da adalet tarihimizin mahcubiyet sayfalarını oluşturmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, siyasetimizi, hiçbir gücün adaleti kendi özel hesaplarına göre kullanmasına izin vermeyecek bir noktaya ulaştırıncaya kadar, mücadeleye devam etmek durumundayız. Ne yazık ki dün de öyleydi, bugün de öyledir. Dün, hiçbir yargı kararı olmadan sürgüne gönderilmiş bir siyasetçi olarak yapılan hukuksuzlukları Zincirbozan’dan Kenan Evren’e yazılı olarak bildirmiştim. Bugün de, Araştırma Komisyonu’na yetkisiz ve hukuksuz siyasi sorgulama girişiminin yanlışlığını ifade ediyorum.

YETKİNİZİ SORGULAYIN: Bu fiili uygulamanın bir parçası haline gelmeyi kabul etmem mümkün değildir. Komisyonunuz bir siyasi heyet olarak, gazete yazarlarını, televizyoncuları, eğlence dünyasının şöhretlerini ve diğer siyasetçileri çağırmadan önce kendi yetkisini sorgulamak durumundadır.”

Haberin Devamı