Gazete Vatan Logo

Başbakan İstanbul'da konuştu

Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul'da Göç ve Mülteciler Konferansı'nda konuştu.

Başbakan İstanbul'da konuştu

Yıldırım'ın konuşmasından satırbaşları şöyle;

Bu toplantıda Avrupa siyasi partileriyle de özel bir gündemle biraraya gelinecek. Daha önce kurulması kararı alınan Asya-Avrupa Siyasi Forumu'nun temellerini de bu toplantı vesilesiyle atmış olacağız.
15 TEMMUZ KARA BİR GECEYDİ, AYDINLIĞA KAVUŞTUK
Ülke ve millet olarak hain bir saldırıya maruz kaldık. 15 Temmuz karanlık bir geceydi. Karanlığın ardından aydınlığa kavuştuk. Demokrasimiz kazandı, darbeciler kaybetti. Darbeciler, tankları çalmışlar, silahları çalmışlar asker içinde bazı hainleri ayarlamışlardı. Herşey tamamdı, önlerinde hiçbir engel kalmamıştı. Ancak onların hesap etmediği bir şey vardı, hakkın hesabı ve halkın hesabı. O güç ki, tankın, topun, tüfeğin karşısında göğsünü siper ederek bayrağına, ülkesine, milletine, demokrasisine sahip çıktı. Bu uğurda canını seve seve veren kahramanlara bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun diyorum. Gazilerimize hayırlı, uzun ömürler diliyorum.
Göçe küresel bir konu haline gelmiştir. Dünyada vatansız yaşayan 55 milyonun üzerinde insan vardı. Bu onlarca ülkenin nüfusundan fazladır. Memleketsiz, vatansız, kimliksiz göçmenlerin ülkesi BM içerisinde en büyük ülkeler arasına ulaşmıştır. Bu küresel kanayan yaraya kayıtsız kalmak aslında sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi göçlerde sadece insanlar ölmüyor, yavaş yavaş insanlık ölüyor. Göç gönüllü olursa, daha iyi bir gelecek için olursa amenna. Yerinden yurdundan gitmek amacıyla yapılırsa bu bir insanlık suçu. Süriye'de yaşadığımız olay büyük bir insanlık dramıdır. Başta BM olmak üzere gelişmiş ülkeler bu yaşanan drama, vahşete karşı yapabilecekleri halde, ellerinden geldiği halde yapmıyorlar. Bu vahşete, insanlık suçuna bir anlamda kayıtsız kalıyorlar, seyirci kalıyorlar. Ama unutmayalım ki, bunun vebali, sorumluluğu buradan müdahale edip olayları büyütmek yerine çözüm üretmeyen ülkelerdedir ve kişisel hırslardır. Ülke rekabetleri uğruna hayatını kaybeden onbinlerce insanın vebali bu ülkelerdedir.
Bu duyarsızlık, bu aymazlık BM gibi küresel barışın, kardeşliğin teminatı olduğu düşünülen bu organizasyonun da itibarını günden güne tüketmeye devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın "Dünya beşten büyük" derken dikkati çekmek istediği nokta da budur. Eğer yanlış yapmaya ısrar edenler eden olursa bu yanlışa karşı beş büyük biraderden biri "Yanlış olmaya devam etsin" diye ısrarcı oluyorsa bu küresel barışa, kardeşliğe asla ve asla zerre kadar katkı sağlamaz. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan bu mekanizma artık bugünün ihtiyaçlarını karşılamıyor. Bu asla adil bir durum değil. BM Ana Sözleşmesi'nin yenilenmesine ve günün şartlarına göre daha katılımcı bir hale getirilmesine yönelik çalışmalar artık ipe un sermeden sonuçlandırılmalıdır. Aksi halde günden güne bu sorgulama daha da artacak ve BM'ye olan güven gittikçe aşınmaya devam edecektir.
Türkiye, bölgesinde yaşanan iç karışıklar, savaşlar nedeniyle sadece güvenlik tehdidi altında değil. Uzun yıllardan beri terörle amansız mücadele veriyor. Daha dün patlatılan bombalı araçla 10 tane sivil, polis kardeşimizi yitirdik, yüzlerce yaralılarımız oldu. Tabii bir yandan milletimizin birliği beraberliği kardeşliğini sağlamak için ülkemizi tehdit eden bölücü terör örgütü, FETÖ'yle mücadelemizi sürdürürken bir yandan da kardeşlerimize kucak açmaya, onların hayata tutunmalarına katkı sağlamaya devam edeceğiz. Dünyanın her tarafından gelen barış elçileri, hükümet temsilcileri, mülteciler için ortaya koyduğumuz bu kararlı çalışmayı takdirle karşılayıp, tekrar evlerine dönüyor. Takdir güzel bir şey, ama yetmez sorumluluğa ortak olmak lazım. 20-25 milyar üzerinde harcama yaptık. Daha fazlasını da yaparız. Bizim inancımızda; insanı yaşat ki, devlet yaşasın, insanlık yaşasın, anlayışı vardır.
Gelin bu insanlık dramına ortak olun; ortak olamıyorsanız bu gözyaşlarının dinmesi için bu kadar insanın günahsızca ölmesine engel olun. Hiçbir şey sizin hükümranlığınızı, alanınızı genişletmekten daha önemli olan bölgedeki insanların hayatıdır, huzurudur, barışıdır. 3 milyonu aşan mülteci için Türkiye elindeki kıt imkanlarla olağanüstü çalışmalar yapıyor. Sadece Türkiye'de 200 bin bebek dünyaya gözünü açtı. Allah'a şükür ki, onlar tonk, tank ve mermilerin tehdidi altında dünyaya gelmedi. Biz bir yandan misafirimiz olan bu insanlara evlerinden, barklarından, vatanlarından ayrı kaldıklarında yaşadıkları acıları unutturmayı çalışırken bir yandan da onların hayata tutunnmaları için gereken katkıları yapıyoruz. Okul, eğitim, sağlık, barınma, iaşe gibi hizmetleri eksiksiz vermenin gayreti içerisindeyiz. Zulümden kaçan İspanya'daki yahudiler 1490 yılında en güvenli olarak Anadolu topraklarını görmüşlerdir. Avrupa'dan Asya'ya birçok devlet yöneticileri de zora, dara düştüklerinde en güvenli liman olarak bu toprakları görmüşler ve burada gelip o sıkıntılı günlerini burada geçirmişlerdir. Burada yapacağınız 2 gün boyunca toplantılarda bu insanlık sorununa dünyanın dikkatini çekecek ve bu konuda önemli kararlar alacaksınız. Yapacağınız her türlü çalışmayı, alacağınız her türlü kararın sonuna kadar destekçisi olacağımızı bir kez daha burada sizlerle paylaşmak isterim. Bir tavsiye olarak bir sonraki konunun küresel terör olarak ele alınmasını ve gittikçe bütün insanlığı, bütün ülkeleri tehdit eden bu belanın nasıl defedileceğini, bu anlamda bölgesel ve küresel işbirliğinin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekilmesi, terörle mücadelede çifte standartın nasıl ortadan kaldırılabileceğini konuların da kapsamlı bir şekilde ele alınmasının daha güzel, daha barışçıl bir dünya için çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı