Başarılarımın karşılığını görmek istiyorum!
Son olarak Arka Sokaklar dizisinde rol alan Eylül Kübra Uzun, biyoloji bölümü mezunu, Formula 1 hayranı genç bir oyuncu. Zerrin Tekindor’u örnek aldığını söyleyen Uzun’la kariyerini, ve hedeflerini konuştuk.
Röportaj: Burak Tapan
brktpn@gmail.com
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi biyoloji bölümünden mezun oldum. Başlangıçta oyunculuk hevesim yoktu. Alakasız gelebilir fakat inanılmaz derecede Formula 1 tutkusu olan bir insandım. Yaz tatilinde dört sene boyunca İstanbul Park’ta çalıştım düşünün... Çaycı olmaya bile razıydım. Televizyonla iç içe olma anım orada başladı diyebilirim.
Peki oyunculuk adına kırılma anı diyebileceğiniz bir şey oldu mu?
Öncelikle İngilizce çok önemli bir adımdı. 17 yaşımdayken ailem beni tek başıma Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderdi. Orada kaldım daha sonra geri döndüm. Ayna karşısına geçip telaffuz, aksan çalışmaları yapıyordum. Daha sonra Formula 1 sayesinde medya sektörünün de eğlenceli olduğunu fark ettim. Ekonomi alanında staj yaptım, daha sonra sunuculuk ve spikerlik eğitimi aldım. Diksiyon okuluna gittim. Oradaki hocam ‘’ilginç bir auraya sahipsin’’ diyerek oyunculuğu daha da fazla düşünmemi sağladı. Müjdat Gezen’de dersler, iki yıl oyunculuk eğitimi derken aşama aşama hepsi kırılma anı oluşturdu aslında.
Hangi projelerde yer aldınız?
En son yer aldığım projeden başlayalım. Arka Sokaklar dizisinde üç bölümlük bir rolüm vardı. Avukatı canlandırmıştım. Geçtiğimiz sene Tolga Çetin’in yönettiği ‘Figüran’ adlı filmde yer aldım. Aslında tiyatro ağırlıklı bir kariyerim var.
KOLAY BEĞENEN BİRİSİ DEĞİLİM ÇOK ZOR BİR İNSANIMDIR
Çalışırken zor biri misinizdir?
Devamlılık, her şeyin milimetresine kadar yerli yerinde olması... Takıntılarım var benim! (Gülüyor) Hiçbir şeyi beğenmiyorum kolay kolay. Çok zor bir insanım.
Sadece oyunculuk yapmıyorsunuz galiba?
Eğitimim sırasında aynı zamanda Ümit Çırak’ın asistanlığını yapıyordum. Oraya gelen çocuk oyuncularla ilgilendim, hepsinin içinde var olan, farkında olmadıkları yönleri açığa çıkarmaya çalıştım.
Bunun dışında arkadaşlarımızla beraber iki kısa film çektik. Biri Boston Türk Filmleri Festivali’nde finalde yarıştı. Belirttiğim gibi, yönetmenlerin yanında çalışma fırsatı bulduğum için hayata farklı bir gözle bakabiliyorum. Algılarım çok açık. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar inceliyorum. Evde film izlerken sahneleri ders çalışır gibi tekrar tekrar izliyorum. Kim bilir ileride yönetmenlik bile yapabilirim!
Oynayacağınız karaktere nasıl hazırlanıyorsunuz? Özel bir çalışma yönteminiz var mı?
Çok fazla izleyen bir insanım. Hollywood, Avrupa Sineması... Merly Streep, Anthony Hopkins gibi oyuncuları izledikçe oynayacağım karaktere bir şeyler katma gereği duyuyorum. Rolü gündelik hayatıma da sokuyorum.
Bilmediğimiz yetenekleriniz neler?
Yazı alanında iyi olduğumu söylüyorlar. Ama üstüne gitmedim pek. Oyunculuk ve yönetmenlik hep ön plâna çıktı. Olmayan yeteneğim ise resim! (Gülüyor) Çöp adam bile çizemem mesela.
PSİKOLOJİK SORUNLARI OLAN BİR KARAKTERİ OYNAMAK İSTİYORUM
Nasıl bir karakteri canlandırmak istersiniz?
Tek bir sorunu değil, pek çok psikolojik problemi bünyesinde barındıran bir karakteri canlandırmak istiyorum. Gündelik hayatımızda hepimiz sıradanız, bütün duyguları aynı şekilde yaşıyoruz. Uç noktalara ise çoğu kişi erişemez; hayat kadınları, katiller, psikopatlar bu noktada rol olarak ilgi çekici.
Kimleri örnek alıyorsunuz?
Zerrin Tekindor’un yeri benim için çok ayrı. Umarım bir gün beraber çalışma fırsatı bulurum. Gençlerden Melisa Sözen, Burcu Biricik başarılı bulduğum isimler. Erkek oyunculardan ise Haluk Bilginer, Kenan İmirzalıoğlu ve Halit Ergenç‘i beğeniyorum.
Son olarak gelecekte kendinizi nerede görüyorsunuz?
Her insan başarısının karşılığını görmek ister. Ödül olarak Oscar veya Cannes olsa müthiş olur tabii ki. Oyunculuk sektörü egoların çarpıştığı, insanların birbirini kabul edemediği bir yer.
