Dünyadan büyük Louise Bourgeois

Geçtiğimiz hafta Akbank Sanat’ta izleyici ile buluşan Louise Bourgeois sergisi şüphesiz ki İstanbul’da gerçekleşen en önemli etkinliklerden. Daha önce sadece bir eseri ile İstanbul Bienali’ne katılmış olan uluslararası önemli kadın sanatçılarından Bourgeois‘ın “Dünyadan Büyük” isimli sergisi beni oldukça derinden etkiledi. Küratörlüğünü Hasan Bülent Kahraman’ın yaptığı ve sanatseverler için kaçırılmaz bir fırsat olduğunu düşündüğüm sergide, sanatçının heykellerini göremesek de litografi baskı ve çizimlerinden oluşan 54 parça eserini 28 Kasım’a dek izleyebileceğiz.

Tüm dünyada “Maman” isimli devasa örümcek heykeli ile tanınan sanatçının ailesel travmalarından yola çıkarak ürettiği, feminist söylemler barındıran eserlerini, onun gizli bir günlüğü gibi görmek mümkün. Çocukluk dönemlerinden, hatırasında kalan imajları akıl süzgecinden geçirerek kağıda aktaran sanatçı 1911 yılında Paris’te, eski halı tamirciliği yapan bir ailede dünyaya gelir. Onun sanat hayatı, bir anlamda bu halılar üzerinde denediği çeşitli desenler ile başlamıştır.

Haberin Devamı

Geçirdiği sorunlu çocukluk dönemini son derece objektif bir bakış açısı ve ciddiyetle ele alan sanatçının babası onun hayatını fazlasıyla etkilemiş bir figürdür. Babasının Bourgeois‘ın İngilizce öğretmeni ile olan ilişkisi ve aynı evde geçirdiği yıllar da sanatçının takıntılarını pekiştirmeye yardımcı olmuştur. Dışarıdan bakıldığında çok kişiselmiş gibi görünen bu sorunlarına getirdiği evrensel bakış açısı ise Bourgeois’ı “Bourgeois” yapan etkenlerden en önemlisidir. Eserlerinde kendini tekrar tekrar tanımlayan sanatçı aslında psikanalizde kadın ve erkeğin konumlarını sorgulamaktadır.

Geçen hafta açılışına katıldığım bu önemli sergide sanatçının St. Sebastian isimli yapıtı en sevdiğim eserlerden biriydi. Aslında bu çalışmada Bourgeois bir anlamda kendini betimlemişti. Saldırıya maruz kalmış bir kişinin endişeli, korkulu hallerini tasvir eden eser aklımda şöyle sorular uyandırdı; ‘Hücuma uğrayan bir insan ne yapar? Karşı mı koyar yoksa kendi sığınağına mı çekilir? Dünyadaki en zor karar da bu değil midir zaten?’ Dönemin meşhur, aziz ve şehidi olan St. Sebastian’ı kadın olarak tasvir eden sanatçı bu çiziminden yola çıkarak ileriki yıllarda aynı çalışmanın heykelini de gerçekleştirmiştir. Aklımda kalan diğer bir eser ise “Siyah ve Mavilerin” şarkısı adlı bir desen çalışmasıydı. Spiral görüntüler, sanatçının ifadesi ile düzensizliği ve kargaşayı kontrol etmek adına bir teşebbüsü ifade ediyordu. “Kontrolün iki yolu var. İlki kendini nerede konumlandırdığın ile ilgili. Dışarıda, herkese açık, savunmasız olmak mı yoksa içeride, derinlerde, girdabın göbeğinde yalnız olup toplumdan soyutlanmak mı?” Sanatçının deniz kabuklarından ilham alarak hayata geçirdiği çizimleri, korkudan kaçan insanın bir zırh görevi gören bu “sığınaklara” gizlenmesini ifade ediyor. Kısacası sanatçı bu sığınakları kişinin kendine döndüğü yerler olarak görüyor.

Haberin Devamı

Kokteyl esnasında Hasan Bülent Kahraman ile ayaküstü gerçekleştirdiğimiz sohbetimizde Kahraman, serginin hazırlık aşamasının iki yıldan fazla sürdüğünü açıkladı.

Haberin Devamı

Ayrıca dünyaca ünlü galerilerden Malborough Gallery de bu sergiden aldığı ilham ile büyük çaplı bir Bourgeois sergisini önümüzdeki yıl sanatseverlerle buluşturmak istediklerini belirtmişler. Malborough Gallery’deki sergiyi bile şimdiden sabırsızlıkla bekliyor olacağım.

Dünyadan büyük Louise Bourgeois

DİĞER YENİ YAZILAR