Gazete Vatan Logo

Bankacıların krizde sattığı tabloları yeni zenginler alıyor

Türkiye'de tablo ve antika pazarını en iyi bilen isimlerden Rafi Portakal: "2001 krizinden önce bankacılar, brokerler sanata yatırım yapıyordu. Onlar krizde eserlerini ellerinden çıkardı. Fiyatlar hızla geriledi. Şimdi yeni ekonominin sanat dünyasına ilgi duyan yeni zenginleri yeni evlerine yeni tablolar alıyor"

Rafi Portakal, 42 yıldır sanat dünyasının içinde. Türkiye'de son 20-30 yıldır tablo ve antika piyasasını en iyi bilen kişilerden biri Rafi Portakal.

Geçen sene 17 eserden oluşan Bati Resminin Büyük Ustaları sergisini Portakal Kültür ve Sanat Evi'nde açmış, günlük ortalama 600 kişi sergisini gezmiş, toplam 10 bin ziyaretçiye ulaşmıştı.

Bugün Portakal Kültür ve Sanat Evi'nin Conrad International Otelinde 2006 Kış Müzayedesi var. Aralarında İbrahim Çallı, Mahmud Cuda, Şevket Dağ, Hüseyin Zekai Paşa, Fikret MuaUa gibi ressamların tablolarının, ünlü hat ustalarının eserlerinin olduğu toplam 212 eserin olacağı müzayede öncesinde Rafi Portakalla sanat dünyasındaki canlanmayı konuştuk.

* Türkiye'de son 20-30 yıldır tabloların, antikaların bir piyasası var. Bu piyasa son yıllarda hareketlendi mi?
Türkiye'nin ekonomik gelişmesiyle, Türkiye'de yaşanan krizlerle ve dünyada yaşanan krizlerle sanat piyasasındaki iniş çıkışların doğrudan bir bağlantısı vardır. Son yıllarda hareketlilik var.

Sıra sanata yatırımda
* 2001 krizinde değerinin çok altına düştüğü söylenen eserlerin gerçek değerini bulduğunu söyleyebilir misiniz?
2001'de yaşanan krizin en önemli göstergelerinden biri sanat piyasasıdır. Eserler durduğu yerde değer kaybetti o dönemde. Düne kadar alıcı olan kitle eser satmaya başladı. Arz talep dengesi süratle eserlerin aleyhine değişti. Eserler hızla değer kaybetti. 2003'ten itibaren toparlanma süreci başladı, sağlıklı bir gidişat var. Şimdilerde yükseliyor.

* "Geçmişte bunlar yaşandı, şimdi daha sağlıklı gidişat var" diyorsunuz... Ekonomik istikrarla bağlantılı bunlar...
Evet. Bu açıdan bakıldığında şu andaki yükseliş önemli. Sanat dünyasında da geçerli bir kural vardır. Her hızlı çıkışın sert ve hızlı bir inişi olur. Geçmişteki hızlı çıkışın yerine şimdilerde adım adım yükseliş var.İnsanlar üzerlerindeki kara bulutları attılar, aydınlık güneşi görmeye başladılar. Geleceğe yatırım yapanlar için şunu söyleyebilirim, artık sıra sanata yatırıma geldi.

Yeni eve tablo
* Sanat piyasasında yeni aktörler kimler? Ekonomik istikrarla, yeni iktidarla birlikte sanata yatirım yapan yeni aktörler de ortaya çıkmış olmalı. Eskiden bankacıların ilgisinden söz edilirdi...
Her ekonominin yeni zenginleri olur. Bu dönemin de yeni zenginleri var. Ancak sanat dünyasına ilgi duyan yeni zenginler hızla ortaya çıkmaz. Biz sinyalleri aldık. Sanata yakın olanları sanat dünyasına adım attılar. Yeni evler aldılar, yeni evlerinin duvarlarına tablolar, salonlarına heykeller, antikalar almaya başladılar.

* 2001 krizinden önce 100 bin dolara satılan eserlerin değeri 30 binlere indi. Eserler yok pahasına mı satıldı?
Ellerinden çıkarmak istediler. Dediğim gibi hızlı bir yükseliş olmuştu, o hızlı yükselişin hızlı bir inişinin olması da kaçınılmazdı.

* Türkiye'de sanat galerileri 1970'lerde açıldı. Çok uzun bir süre ressamlar tablolarım eş dost ortamında satıyorlardı. Şimdi baktığımızda galeri sayısında da çok artış var...
Doğru. 20-25 yıldır galeriler var. Bunlar iyi gelişmeler ama Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında yok denecek kadar az olduğunu
söyleyebilirim.

* Amerika'da, Avrupa'da bir ressamın tablosu 30 milyon dolar edebiliyor... Türkiye'deki rakamlara bakınca neredeyse hepsi bu kadar edecek gibi...
Kaplumbağa Terbiyecisi buna en iyi örneklerden biri. Milyon dolarları telaffuz edebildiğimiz bir eser.

Avangardlar kazanır
* 3.9 milyon dolardı değil mi? Milyon dolarlı telaffuz edebileceğimiz kaç eser var Türkiye'de?
Bir iki, beş, hadi diyelim 10. Bunları 2006 yılı için, emin ol 2010'da farklı olur. Türk halkı bilinçleniyor, daha resim ve sanat eserleri toplum için önemli rol oynayacak. Dolayısıyla sanat dünyasının önü açık. Eser ve şahaser arasındaki farkları bugünden görmektir önemli olan.

* Bunu görenler ilerde çok kazanabilir...
Eser ve şahaser arasındaki farkı görenler kazanır. Buna sanat dünyasında avangard diyorlar. Siz eğer öncüyseniz, siz kimsenin fark etmediği bir şeyi önceden görüyorsanız, siz o konuda avangardsınız. Henüz o konuda meraklı yokken eserleri topluyorsanız, avangardsınız. Bunları biz babamın döneminde yaşadık. Yarın da yaşayacağız.

* Aklınıza ilk gelen kişi kim bu anlamda?
Bu müzayedede Mesut Hakgüden var. Kendisi aynı zamanda benim hocamdır. Türk sanatını bana sevdiren kişilerden biridir. Onun koleksiyon yaptığı dönemde en iyileri kendisine alıp kötüleri ayırır satarmış. Neden? Çünkü kimsenin haberi yok o eserlerin değerinden. Kuran-ı Kerim'i aldığında kimse bilmiyor, tablo aldığında rakibi yok.

Eskiden satmazdım
* Siz de aynı yolu izlediniz mi?

Ben de bunları yaşadım. 1970'lerde ilk yerimi açtığımda her zaman bana ait 70-80 eser bulunurdu. Bugün düşünüyorum da bir galericinin o kadar eseri yan yana getirmesi hayal. Uzun yıllar bende de Osman Hamdi'nin eserleri oldu. Şevket Dağ, Şeker Ahmet Paşa'nın eserleri oldu. Birçok ressamı son 10 yılda alıp satmaya başladım, eskiden satmazdım.

* Neden satmaya başladınız?
Ötekiler azalınca satmaya başladım.

* Siz bu işlere başladığınızda nasıl eser satardınız, şimdi ne değişti? İnsanların ilgisi, bilgisi artmış olmalı...
Bir zamanlar bir Osman Hamdi'yi insanlara anlatmak çok güçtü. "Rafi seni seviyoruz, anlıyoruz ama bunlar ilerde para etmez. Sana güvenip bunlara 2000 dolar veriyorum ama ben bunu nereye veriyorum belli değil" diyorlardı. İnsanları ikna etmek çok zordu.

Tablo piyasasının hacmi 10 milyon dolardır
* Türkiye'de kaç kişi vardır sanat piyasasını takip eden, sanata yatirım yapan?

Türkiye'nin sanat piyasası derin değil. Bir ara brokerlar, bankacılar yakından takip ederdi, 2001 krizi onları dara düşürdü. Hatta onlar ellerindeki eserleri elden çıkarmak zorunda kaldılar. Yeni koleksiyoncular ortaya çıkmaya başladı. Her kötü başka bir iyiye yol açar. Koleksiyonlar ortaya çıkıp açılıp satılınca aralarında bilinçli alanlarla bilinçsiz alanlar arasındaki fark da ortaya çıktı.

* Bu fark nasıl ortaya çıkar?
O farkı meydana getiren kültürdür, tabloya verilen değerlerdir. Kaliteye değil kanditeye önem verenler oldu. Kaliteyi ön planda tutanların eserleri beklentilerin üzerinde satıldı. Bu iyi bir analizci için iyi bir göstergedir. İyi şey alırsınız bir nevi hayatiniz değişir. Büyük koleksiyoncu yok Türkiye'de. Maalesef Türkiye'de sanat eseri adeti de fazla değil. Türkiye'de resim sanatının geçmişi denildiğinde 100 yıldan söz ediyoruz. Bu çok kısa bir süre. Bunların içinde de varsayalım ki 25 tane ünlü ressam olsun. Osman Hamdi, ibrahim Çallı, Hüseyin Zekai Paşa, Şeref Akdik gibi... Bu ünlü ressamlarımız da çok doğurgan değillerdir. Çünkü eserlerini satmakta zorluk çekmişlerdir. Yalnızca maddi olarak değil manevi tatminleri de yoktur. Resim çok takdir edilen bir sanat olmamıştır.

* Yıllık 10 milyon dolar hacmi var mı tablo piyasasının Türkiye'de?
Çağdaş maksimum o kadardır. Olmaz bile. Bir tek tablo o kadardır Amerika'da. Türkiye'nin ölçüleri böyle.

Sakıp Ağa müze fikrini birlikte çıktığımız bir serüvende buldu
* Siz de Sakıp Bey'le müzenin kuruluşu için çalıştınız...

Sakıp Bey, müze fikrine birlikte yaptığımız bir serüvende sahip oldu. 1998 yılında New York'ta Metropolitan Museum of Art'da "Osmanlı Hat Sanatı"nın örnekleri sergilendi.

* Kaç kişi gezmişti o sergiyi?
New York'ta 400 bin kişi, sonra gezdi sergi. Dünyanın en önemli müzelerinde sergilendi eserler. Sakıp Bey o dönemde bir hedef koymuştu, o hedefi Güler Hanım mükemmel bir şekilde aldı ve yönetti, rahmetlinin gözü arkada kalmadı.

Bir eser en fazla 50 bin dolara satılır
* Türkiye'de yılda kaç tablo satilıyordur?

"Türkiye'de kaç sanatçı vardır?" diye sormak lazım ilk önce. Varsayalım 100 olsun. Ciddi bir rakam bu. Sergi açabilen, eserlerini satabilen kişilerden söz ediyorum. Ülkemizin durumu ortada. Evde eşe dosta satarsınız ama sergi mekanlarına çıkmak, galerilerde satılmak zordur. 100'ü 100'le çarp, 10 bin olsun. 100 YTLTik de var, 10 bin YTL'lik de. Çağdaş bir sanatçı en fazla 50 bin dolara satar eserini. Bu da çok azdır. Çağdaş bir sanatçı derken, çağın gereği gibi ve gibi olmayan, kendin gibi bir şey yapmaktan söz ediyorum.

Demirören'in çok önemli bir tombak koleksiyonu var
* Sabana Müzesi Türk hat sanaü, hat araç gereçleri ve Türk resmiyle ilgili önemlidir. Modern döneme kadar gelen tablolarıyla ayrı bir yeri vardır.

* İstanbul Moden modern sanatla ilgilidir.

* İnan Kıraç Bey'in müzesinde ise ağırlık üç alanda kendini gösterir, îlki oryantalist tablolar, ikincisi ağırlık ölçüleri, üçüncüsü ise Kütahya porselenleridir.

* Sadberk Hanım Müzesi de olağanüstü çini, tombak, ibrikleriyle önemlidir.

* Erdoğan Demirören'de çok önemli bir tombak koleksiyonu var.

* Mustafa Taviloğlu'nda çok tablo var, o da yakında müze kuracak.

En küçük kuran bugün açık arttırmada
Portakal Sanat ve Kültür Evi'nin bugün Conrad International Otel'de saat 15.00'te yapılacak müzayedesinde dünyanın en küçük Kuran-ı Kerim'i teklif alınarak açık artırmaya çıkarılacak.

Toplam 212 eserin satişa sunulacağı müzayedede ibrahim Çallı'nın "Adada Maşlahlı Kadınlardı 225 bin YTL'den, Hayri Çizerin "Gelincik" adlı tablosu 60 bin YTL'den, Fikret Mualla'nın da 19 tablosu ile tuğralı ferman, tuğralı gümüş takımlar, ünlü hat ustalarının levhaları ve kaftan gibi pek çok antika eser de satişa sunulacak.

Hat eserleri yok pahasına satılıyor
* Türkiye'de eserlerin değeri de düşük değil mi?

Talep çok olmadığı için uzun yıllar çok değerli eserlerin çok ucuza satıldığı söylenir...
Bir kere şunu söylemek gerekir: Her ressamın her eseri de onun şahaseri değil. Picasso'nun bir metre yüksekliğinde 70 cm eninde eseri 600 bin dolar da olabilir, 100 milyon dolar da
olabilir. Mühim olan o ressamın dönemine ait olan bir şahaserin olmasıdır. Türkiye'de bu açıdan bakıldığında kaç eser var? Bir de Türkiye'de birçok eser aynı dönemde yurtdışındaki eserlerle karşılaştırıldığında çok düşük değerde alıcı bulur. Hat eserleri aynı dönemdeki tablolarla karşılaştırıldığında neredeyse yok pahasına satılmaktadır.

Haberin Devamı