Gazete Vatan Logo

Bakan Başesgioğlu: Sosyal güvenlik reformundan vazgeçmedik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, hükümet olarak, Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmeyen Sosyal Güvenlik Yasası hedeflerinden vazgeçmediklerini söyledi

Başesgioğlu, "Sosyal güvenlik konusunda düzenleme yapmak siyasetin elini attığında elini yakan bir alandır. Birçok hükümetler geldi geçti. Ama hiçbir hükümet döneminde bu kadar ileri gidilemedi. Bu kadar cesaretle davranılamadı" dedi.

Dün akşam THY'nin tarifeli uçağıyla Samsun'a gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, bugün Türk- İş Eğitim Merkezi'nde yapılan 4'üncü Şube Başkanları Eğitim Semineri'ne katıldı. Türk- İş Genel Başkanı Salih Kılıç, sendika temsilcileri ve üyelerinin de katıldığı seminerde bir konuşma yapan Bakan Başesgioğlu, dünyanın çok hızlı geliştiğini, bir İtalyan araştırmacının, `10 yıl içerisinde şu anda kullandığımız teknolojinin yüzde 70 ile insanoğlununun öğrenme sürecinde elde ettiği kabiliyetlerin yüzde 75'inin işe yaramayacağını' söylediğini belirterek, "Bu tüylerimizi diken diken eden baş döndürücü bir gelişmenin bize ne kadar anlamlı ve ürkütücü olduğunu göstermektedir. Bu yeni dünyanın, küreselleşmenin getirdiği dalgalara hazırlıklı olmamız lazım" dedi. Ülkede yaşanan ekonomik istikrar sayesinde, Türkiye'nin çok başarılı bir dönem geçirdiğini söyleyen Bakan Başesgioğlu, ekonomik politikalarla birlikte sosyal politikaları da eş zamanlı olarak uygulamak zorunda olduklarını dile getirerek, "Bir ülkede sadece ekonomik politikalar uygulanarak refahı yakalamak mümkün değildir. Onun için sosyal politikaları da birlikte uygulamamız ve sosyal politikaların sunmuş olduğu imkanları vatandaşlarımıza yansıtmamız gerekiyor" diye konuştu.

MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU KURULDU

Çalışma hayatı için önemli yasalar çıkardıklarını belirten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, mesleki yeterlilik kurumu adında yeni bir kurum kurduklarını ifade etti. Türkiye'de yapılan mesleğin mesleki yeterliliğini ölçen herhangi bir kurumun olmadığını söyleyen Bakan Başesgioğlu, "Adam örneğin `demirci ustasıyım' diyor. İşi veriyorsunuz. Yaptığı iş istenilen kalitede olmadığı için hem işin kalitesi hem de vatandaşın maliyeti açısından bir takım lüzumsuz yükler giriyor. Bu kurum mesleği icra edenlerin mesleki yeterliliklerini ölçeçek ve kendilerine belge verecek. Bu belge hem Türkiye içinde hem de Türkiye dışında geçerli olacak. Bu Türkiye'de işsizlikte mücadele konusunda işin kalitesinin artırılması konusunda önemli bir eksiğimizdi. 1992 yılından bu yana üzerinde çalışılmış ama gerçekleşmemiş, bugüne kadar kalmış bir konuydu" dedi.

`SOSYAL GÜVENLİK YASASI HEDEFİNDEN VAZGEÇMEDİK'
Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmeyen Sosyal Güvenlik Yasası hedeflerinden vazgeçmediklerini söyleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Sosyal Güvenlik Yasası'nı ilgili taraflar olarak çok tartıştık. Bütün sosyal tarafları bu sürece dahil ettik. Görüşlerini en ince noktaya kadar dinledik ve aldık. Kabul edebilebilir olanların büyük bölümlerini kabul edip yasaya monte ettik. Anayasa mahkememiz bu önemli yasanın bazı maddelerini iptal etti. İptal gerekçelerini okuduğumuz zaman karşımıza şöyle bir husus çıkıyor. Yüksek mahkeme kamu çalışanlarının, yani memurların yapmış olduğu görevin farklılık ve özelliklerini vurgulayarak, yapılacak düzenlemelerin bu farklılık ve özelliklere dikkat edilmesi gerektiğini, statülerinin diğer çalışanlardan farklı olduğunu ifade eden çok radikal bir karar verdi. Yüksek mahkemenin kararları yasama yürütme herkesi bağlar. Herhangi bir itiraz mercii yoktur. Mutlaka yapılacak düzenlemelerde anayasa mahkememizin bu görüşleri dikkate alınacaktır. Ama baştan beri sosyal güvenlik reformunun çerçevesine koyduğumuz anlayış şuydu. Bu ülkede statüsü ne olursa olsun, sosyal güvenlik hizmetlerinden herkes adil ve eşit şekilde yararlanacaktır. Dolayısıyla statü hukukunun sağlamış olduğu bütün avantajları bir kenare bıraktık. Biz bu çalışmaları yaparken, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma esası üzerine kurgulanmış bir sosyal güvenlik sistemi tasarımı yaptık. Statü hukukuna dayanmayan, sadece çalışma hayatında geçirdikleri süreye bağlı olarak bir sosyal güvenlik sistemi hayata geçirmek istedik. Bu anlamda yasama ile yürütme arasında bu temel noktada fikirlerin örtüşmediğini gördük. Bunun tartışılması lazım. Gerçekten yüksek mahkemenin öne çıkardığı statü hukukuna dayanan farklılıklar ve özelliklerin devam etmesi mi lazım bu toplumda, yoksa statü hukukunu bir kenara bırakarak bütün çalışanların sosyal güvenlik hizmetlerinden adil ve eşit şekilde yararlandıkları bir sosyal güvenlik sistemi hayatamı geçmesi lazım. Bu ülkede bunu tartışmamız lazım."

`SOSYAL GÜVENLİK SİYASİLERİN ELİNİ YAKIYOR'

Hükümet olarak sosyal güvenlik reformu yapma hedeflerinden vazgeçmediklerini, bunu kendi iddiaları, inatları yerine gelsin gelsin diye söylemediklerini ifade eden Bakan Murat Başesgioğlu, sosyal güvenlik konusunda düzenleme yapmanın siyasetin elini attığında elini yakan bir alan olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

"Türkiye Sosyal Güvenlik reformunu 1970'li yıllardan beri konuşuyor. Birçok hükümetler geldi geçti. Ama hiçbir hükümet döneminde bu kadar ileri gidilemedi. Bu kadar cesaretle davranılamadı. İlk defa bu hükümet döneminde bu yasalar parlamentodan çıkma şansına sahip oldu. Biz sosyal güvenlik reformunu yaparken, bu ülkede geniş anlamda sosyal koruma sisteminin kurulmasına inandığımız için bu reforma başladık. Bildiğiniz gibi bu 4 temel üzerine oturuyor. Birincisi yaşlılık sigortası, ikincisi bütün vatandaşların içinde olduğu genel sağlık sigortası, üçüncüsü pirime dayanmayan pirimsiz ödemeler dediğimiz muhtaç olan vatandaşlarımızın ihtiyaç hissettiklerinde sosyal devletten yardım isteyecekleri sosyal yardım ve hizmetler konusu, bir diğeri de tek çatı dediğimiz sosyal sigortaları, bağkur ve emekli sandığını birleştiren kurumsal yapı. Her yıl aralık ayında emekli sandığı nakit konusunda sıkıntıya düşer. Bu sıkıntıyı da piyasadan borçlanarak giderir. Bu ülke emekli aylıkları olsun, normal ödemeler olsun hiç günü geçirmemiştir. Devlet bunu namusu saymıştır. Gerektiğinde borçlanarak vatandaşın maaşını ödemiştir. Şimdi üç kurum birleştiği için yine aralık ayında emekli sandığının yalaşık 1.7 milyar YTL nakit açığı ortaya çıktı. Bu para kasasında yok. Bankalardan borçlanıp faiziyle geri ödeyecek. SSK ve Bağkur'dan bu parayı emekli sandığına transfer ettik. Eğer bu transferi yapmasaydık, sadece aralık ayında 5 milyon YTL emekli sandığı faiz ödeyecekti. İşte tek çatı dediğimiz olay bize bir ayda 5 milyon YTL'lik tasarruf sağladı. Şimdi Anayasa mahkemesinin kararı inceleniyor. Yılın ortalarına doğru bu noktada neler yapabileceğimizi birlikte ortaya koyup ona göre karar vereceğiz. Ama ne olursa olsun Türkiye bu sosyal güvenlik reformunu gerçekleştirmek zorundadır. Milli gelirimizin yüzde 12.5'unu biz sosyal güvenlik harcamalarına ayırıyoruz. Bu az bir para değil. Ama bunun birebir karşılığı yok. Ayırdığımız paranın karşılığında kaliteli hizmeti size sunamıyoruz."

KILIÇ: 2007 YILINDA ÜLKE CİDDİ BİR SINAVDAN GEÇECEK

Seminerde konuşan Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç ise 2007 yılında ülkenin ciddi bir sınavdan geçeceğini belirterek, "2007 yılında Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleriyle birlikte oluşacak atmosfer AB sürecinde karşımıza çıkacak olumsuzluklarla beraber özellikle ortadoğuda meydana gelen gelişmeler, sıcak sancıların yaşanacağı bu yılda ülkemiz ciddi bir sınavdan geçecektir. Bugün bizi derinden üzen Kıbrıs davasına zarar verebilecek üst geçit tartışmasının kısa sürede tamamlanması hem AB hem de dünya kamouyunda imajımızı Türkiye ile Kıbrıs Türklügü arasındaki uyum imajını sarsabilecek davranışların mutlaka basın aracılığı ile herkese duyurulması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

İŞÇİ HAREKETİNİN UFKU DARALTILIYOR

İşçi hareketinin 25 yıldan beri ufkunun daraltılmak istendiğini söyleyen Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, Türkiye'nin kavramsal olarak en önemli demokratik mekanizmalarından birinin de örgütlenme düşüncesi olduğunu belirterek, "Örgütlenme özgürlüğü sendikalaramızın vazgeçilmez en önemli kavramlarından biridir. Bu nedenle örgütlenme nedeniyle gerek bazı işveren çevrelerince, kimse alınganlık göstermesin bazı mülki amirler, belediye başkanları ve üniversite rektörleri işçinin örgütlenmesine evet dememektedir. Bu hem anayasa suçudur hem de yasalarımızı ihlal eden davranış biçimidir. AB değerlerine ve normları, uluslararası standartlar diye devamlı ilke olarak AB deniyor ama Asya standartlarında işçi çalıştırma arzu ve isteği de bizi inciltiyor" diye konuştu. Seminer sonrası Bakan Başesgioğlu Vali Hasan Basri Güzeloğlu'nu makamında ziyaret edip, öğle yemeğinin ardından karayolu ile Ankara'ya döndü.

Haberin Devamı