Gecekonduyla ilgili yazım üzerine gelen tebrikler

Geçen gün İstanbul'un gecekondu sorunları konusundaki yazıma çok çeşitli mesaj geldi. Hepinize teşekkür ediyorum çünkü böyle tepkiler gelince, desteğiniz artınca moraller yükseliyor

Haberin Devamı

Geçen gün İstanbul'un gecekondu sorunları konusundaki yazıma çok çeşitli mesaj geldi. Hepinize teşekkür ediyorum çünkü böyle tepkiler gelince, desteğiniz artınca moraller yükseliyor.

Adının açıklanmasını istemeyen bir okuyucum diyor ki: "Ben de istanbul doğumlu değilim. Eğitimimi burada aldım. Şimdi İstanbul'da burnumdan ter damlarcasına her gün çalışıyorum. Üretiyorum. Gelgelelim, bizim çalışmamızdan, oy hesaplarıyla büyük kente getirilmiş, işsiz güçsüzler pay alıyorlar. Benim vergilerim kimleri geçindirmek için harcanıyor? Sokaklar ve köşe başlan dilenci ve cam silici çoluk çocukla doldu. Oy hesabıyla belediye başkanları bu gecekondu sokaklarını asfaltlıyorlar. Yöreye elektrik, su, otobüs servisi getiriyorlar. Sokaklara isim evlere numaralar veriliyor. Derken muhtarlık, bakkal, kasap, okul... Peki bütün bu hizmetler hangi parayla gerçekleşebiliyor? Benim gibi imanı gevreyinceye kadar çalışıp, vergisini veren vatandaşlardan toplanan paralarla. O zaman bana sorun kardeşim! Benim paramı harcayan yetkililer, bana bu harcamayı yapıp yapmamalan konusunda soru sormalı. Kabul edersem bu hizmeti götürmeli, etmezsem asfaltları döşememeli.

Sonra hangi sahneleri görüyoruz? Cıyak cıyak bağıran vatandaşlar. 'Devlet bize yardım etmiyor. Devlet baba bize elini uzaaaaattt' diye çığlıklar. Neden size yardım etsin devlet yahu? Devletin parası nereden geliyor? Benim gibi vergisini ödeyen vatandaşlardan geliyor.

Düşüncelerimi şeffaf bir biçimde anlatıyorum. Sakın haa beni faşist tandanslı birisi olarak görmeyin. Bıktım şu güzel İstanbul'un pespaye görüntüsünden. Bir türlü toparlanamıyoruz. Bilakis gün geçtikçe daha partallaşıyoruz.

Buraya gelen (veya oy için getirilen) vatandaş buralara uyum sağlıyor mu? Yooooook! Şehirli, çağdaş insan olmanın gereğini yapıyorlar mı! Varsa yoksa kahvede iskambil, TV, her konuda başbakan gibi fikir yürütme! Bu kişileri getiren yetkililer var ya? Hepsini bulalım. Döşenecek tüm asfaltların, getirilecek elektriğin ve suyun tüm masraflarını bu başkanlar karşılasınlar. Özel hesaplarından alalım. Evleri, arsaları varsa satsınlar, parasını gecekondu bölgeleri için oluşturulacak bir fona yatırsınlar. Bizim paramızı kendi özel paralan gibi görmekten arük vazgeçsinler. Bu durumda ne olur biliyor musunuz Ayşe Hanım? istanbul nüfusu 5-6 milyona düşer. Bakın o zaman dünya başkenti nasıl olurmuş, görün!"

Çözüm olarak bu okuyucumla aynı fikirde değilim. Anadolu'nun geri kalmış yörelerini kalkındırmamız gerek. Vatandaşlarımızın göçtüğü yöreler kalkınırsa, eminim herkes aslında özlemini duyduğu bu yörelere döner. Neden? Çünkü o yörelerin havası da suyu da çevresi de büyük kentlerden daha güzel.

Üstelik doğayla baş başa. Büyük kentler, bu vatandaşlarımıza alışılmadık komplikasyonlar yaratıyorlar da ondan. Ben hâlâ hükümetten bu istikamette atılacak adımlan bekliyorum ve çeşitli mesajlarınız için hepinize tekrar teşekkür ediyorum.

Dikkat... Dikkat...
Acıyan yürekler görmek istemiyoruz
Bağdat Caddesi sakinlerinden bana mesajlar gelmeye başladı. Gençler yine belli bir saatte otomobilleriyle yarışarak slalom yapıyorlarmış. Dökülen kanlar yetmedi mi? Trafik polislerinin de bu işe seyirci kaldığı, gelen mesajlarda iddia ediliyor. Semt sakinleri, "Ne yapacağımızı bilemiyoruz" diyor. Buradan İstanbul trafik polisine sesleniyorum. Yine bir kaza, yine dökülen kanlar, yine acıyan yürekler istemiyoruz. Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur. Şimdiden belirtmek istedim. A. Ö.

DİĞER YENİ YAZILAR