Bakın şu Saddam'ın kibrine!

Saddam Hüseyin'in saçlarını kim boyuyordu? Azı dişleri neden ağrıyordu? Saçları bitli ise neden sıfır numara traş edilmedi? Sağ kulağının üstünde bir ur mu vardı?

Haberin Devamı

Saddam Hüseyin'in saçlarını kim boyuyordu? Azı dişleri neden ağrıyordu? Saçları bitli ise neden sıfır numara traş edilmedi? Sağ kulağının üstünde bir ur mu vardı? Yerini bildiren hangi eşi veya akrabasıydı? Saddam Hüseyin'den böyle bir istek almasaydı, bildirir miydi?

2002 Eylül ayında bu köşeden Saddam'a seslenmiş, "Bırak her şeyini Iraklı başka bir idareciye ve gel Seddülbahir köyüne, beraberce ızgara balık yiyelim" demiştim.

Ders çıkarmamış
Bu mesajımı kendisine geçirmeyen Irak'ın o zamanki Ankara basın bürosu, şimdi pişman mı? Dökülen bunca kana, üzüntüye, harcanan paraya, Irak halkının sürüklendiği ıstırap ve umutsuzluğa, yuva ve ailelerinden çok uzaklarda yaşamını yitiren Amerikan ve müttefik ordu mensuplarının ölümlerine değdi mi?

Bir tarla faresi gibi yakaladılar Saddam'ı. Görkemli saraylarından ve yakınlarından çok uzakta; baş, diş, prostat ağrılarından mustarip, saç ve sakalı tarumar, kapkaranlık bir kuyuda yalnız geçen geceler boyunca neler düşündü bu adam? Kendisiyle görüşmüş, Amerikalı subay ve Iraklı konsey üyelerini dinlediğimde Saddam'ın, hâlâ altında inim inim inlediği bir gurur ve kibir ile karşılaşıyorum! Karanlık ve uzun geceler hiçbir şey öğretmemiş. Kardeşim, karşılaştığın olaylardan ders çıkartmaktan acizsen hâlâ "Benim bildiğim bildik, dediğim dedik" diyorsan senin o boyalı saçlarının altındaki beynin meğer hiçbir işe yaramıyormuş da bizim haberimiz yokmuş. Bence sessiz geceler boyunca Saddam etrafını saran fare ve çiyanlarla şunu konuştu: "Şu piştovu kafama boşaltıp öleyim mi yoksa yakalanmış gibi yapıp daha çok yaşayayım mı?"

Yine kandırır mı?
Buyrunuz. "To be or not to be?" Birisinde acıyan bir vücut ve son var. Gitti gider, iki gün ağlayan bile olmaz, sonra tarihe de zalim diye kayıt düşerler. Diğerinde "Ya dünyayı yine oyalayıp kandırırsam?" ihtimali var. "Hem bu batılılar adam öldüremez (hah! Haa!). Bana garanti müebbet verirler. Dur ben benim hanımı arayayım da beni buldurtayım."

Karayılan, karayılan olamadan olabilme ihtimalinin olduğunu bile bilemeden...

Saddam'ın sekiz ay boyunca bu olağanüstü şartlarda yanında Kur'an olmamasını çok şaşırtıcı bulduğumu da belirtmek isterim.




Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nu dinliyorum
Balçiçek Pamir arkadaşımız soruyor:

"Peki bu kursların açılması için halktan bir talep mi geldi?"

"İnsanlığın ortak yararı ve barış içinde yaşamak için din heyecanını ve din talebini eğitmemiz gerekir..."

Size sormak istiyorum Sayın Bardakoğlu, tarlada papatya toplayıp, buz gibi dere sularına dalıp taş çıkartmak, bir çoraba tıkıştırılmış yün parçalarından oluşmuş bebeklerle konuşmak, çamur içinde oynamak, topaç çevirmek, top oynamak arzu ve azmiyle dolup taşan küçücük çocuklarımızın o minik yaşlarında daha neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ayırt edecek zihni gelişmeye dahi doğa onu hazırlamadan siz sözüm ona kullandığınız hangi cetvellerle çocuğun din heyecanından bahsediyorsunuz?



Okuyucu mektubu
Bağkur emeklisi nasıl geçinecek?

* BAĞKUR emeklileri 250 ile 280 milyon arasında maaş alıyorlar. Bu parayla ne yapılır? Nasıl geçinilir? Hele eviniz kira ise? Hükümet, Bağkur emeklilerini unuttu. Ne zaman hatırlayacak? (Mehmet Çetin / Alanya)

* Hükümet Bağkur emeklilerini yakında hatırlayacak, bu paralarla geçinmenin zor olduğunu takdir edeceklerdir. Açıklama yaparlarsa sizleri bilgilendireceğiz.

DİĞER YENİ YAZILAR