Kemal eviyle işini ayırmayı iyi bildi

Haberin Devamı

Türkiye'nin sevgilisi Kemal Sunal'ı yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşinden yani Gül Sunal'dan dinlemek ister miydiniz? Yanıt tabii ki, evet değil mi? Gül Hanım sanki hepimizin içini okudu ve oturdu bize o çok sevdiğimiz Kemal Sunal'ı anlattı. Adını da "Hadi Gel Bi Kahve İçelim" koydu. Kitabın şimdiden 11'inci baskıyı yapması hiç kimseye sürpriz olmadı sanırım...

Bizim fazla bir beklentimiz yoktu, sakin bir ortamda sevdiklerinizle beraber olmaktan mutlu olduk. Beklenti yüksek olunca mutluluk hasar görüyor. Biz hayatın bize verdiği kadarla yaşadık! Kitapta en ilham verici cümleler... Hepimizin hayran olduğu, en kötü, en sıkıldığımız zaman filminin bir sahnesi ile yeniden bizi hayata döndüren Kemal Sunal. Onlarca karakteriyle Türk sinemasının efsanesidir kendisi. Oğlumun da adıdır Kemal! Kızımın da adı Suna! Dışarda Kemaal Sunaaa diye bağırdıkça hiç tanımayanlar 'Kemal Sunal mı adı oğlunuzun' diye soranlar olmuştu! Zaman zaman adı hep bizde anılır böylece... Kemal Sunal'ın güzel kızı Ezo ile geçtiğimiz yıllarda tanışmıştık. Gül Sunal ile de "Gül Sunal Anaokulunda"ydı randevumuz. Okulun girişinde minicik bir çalışma masasında sürekli yazı yazıyordu. Ben sizi tutmayayım dediğimde, "Yok ben kitap yazıyorum, bu şekilde yazabiliyorum' diye cevap vermişti Gül Hanım. O kadar tatlı o kadar sakindi ki...

Kitabınızın adı neden 'Hadi Gel Bi Kahve İçelim'? Kahvenin sizin yaşantınızdaki değeri nedir?

Kahve şimdi günde 4-5 tane içiyorum. Ancak o zaman biz pek kahve içmezdik. Yazdığım kitabın önsözünde de var arkasında da. Kahve bizim sanki aramızda bir sevgi, bir ayrılığı bitirme, pişman olma, özür dileme gibi bir slogan olmuştu herhalde. Tabii çok sık tekrarlanan bir şey değildi ama keyifsiz bir konuşma veya tartışma olduğu zaman Kemal bana bakıp 'Hadi bi kahve yap da içelim' derdi. Ben de hemen kalkıp yapardım.

Bu kadar çok sevilen biriyle yaşamanın zorlukları vardı kuşkusuz... Siz ne düşünüyorsunuz?

Zorluk olarak görmüyorum bunu. Eğer eşinizin çok sevilen bir oyuncu olduğunun farkındaysanız bunu zorluk olarak görmezsiniz. Kemal ile tanışıp evlendiğimde, bu kadar tanınmıyordu. Beraber bir işe başladık, onun başarısının artarak çoğalması beni çok gururlandırıyordu. Ve ben hep onun star olduğunun farkında olarak onun işinde geride durmayı bildim.

Sizinle çok bir arada olan bir insanmış Kemal Sunal...

Evet öyleydi. Aslında bunu o başardı. Eviyle işini ayırmayı çok iyi bildi. Bu konuda minnettarım.

Ali kitabı iki günde okudu


Bu kadar gürültü ve harekette nasıl yazabildiniz?

Ben anlattım. Konuştuğum gibi yazdım zaten. Kitabı eve götürüyordum ya da Tuzla’ya. Hiç açmıyordum, bakmıyordum bile ama bilinçli yapmıyordum. Kitap bitsin istiyorum ama asla yüz vermiyordum. O gün Ali Kırca ile konuştuk. Kapanıyoruz biz şahane oluyor dedi. Ben yapamazdım herhalde.

Kızınız Ezo'yla, oğlunuz Ali ne dediler peki?

Çok şaşkınlar ilgiden dolayı, keyifliler. İlk Ali okudu. Ezo çok zor okudu. 3-4 ayda durdu durdu okudu. Tam okuduğundan da emin değilim, yapamıyorum dedi. Ama Ali Ankara’da film çekiyordu. İki gün Tuzla’ya geldi, hepsini okudu, bitirdi ve gitti. Annesiyle babasının yaşadıklarında bilmediği şeyler de var. Çocuklara rol model olmak da iyi oldu tabi. Annenin de böyle bir şey yapıyor olması, böyle bir şey yüzünden başarı kazanıyor olması, onları motive eden bir durum oldu.

Ne çok şeyi saklamışsınız...

İlk defa siz soruyorsunuz bunu bana. Kemal'i anlatırken esas vurgulamak istediğim buydu. Bir insan o yaştan sonra üniversiteye giriyor. Üniversiteden gelen mektubu saklıyor. Harç yatırmış harç makbuzlarını saklamış, çocukların doğumunda, evlilik yıldönümünde gelen telgrafları saklamış. Sizin gördüğünüz daha çok azı. Kendi yaptığı şeylere çok değer vermiş. Aslında o arşivini yapmış, benim de görevimdi sergilemek. Evin çok ciddi bir bölümü Kemal'e aitti. Burada sergileyemediğim bir sürü şey var. Kitaba hepsini koymak istiyordum. Yaptığı her şey çok değerliymiş. O yüzden Kemal bu kadar değerli. O kendine çok değer vermiş.

El yazısıyla yazmayı seçtim

Kemal Sunal’ın eşi olarak, hayranlarından nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Onlarla Kemal'i buluşturuyorum gibi geliyor. Çok güzel tepkiler alıyorum. Yazarken tereddüt ettim; acaba yazmalı mıyım ya da yayınlamamalı mıyım diye çekincelerim vardı. Bunca yıl susup susup hiç bir yerde röportaj yapmayıp bunca yıl sonra nereden çıktı derler mi insanlar diye... Fakat her şeyden önce benim çok ihtiyacım varmış onu hissettim. Çünkü ben kitabı bir solukta yazdım diyebilirim. El yazısıyla yazdım. Bana soruyorlar nasıl kurguladın diye. Hiç kurgulamadım. Yazdım ve verdim Deniz Hanım'a. Su gibi gitti.

Manevi mirası çok büyük Kemal Sunal'ın, filmlerini hala izliyoruz. Telifler ne durumda?
Oyuncuya telif olmuyor biliyorsunuz. Kitabın 11. baskısı oldu. Öyle diyorlar. Kitap Fuarı'nda inanamadım; kuyrukta ağlayanlar, sarılanlar vardı. Çok teşekkür edip öpenler vardı.
Kitabın için de çok güzel dostluk hikayeleri var.

Hiç vefasızlık gördünüz mü?

Herkesin gördüğü kadar gördük tabii. Ancak vefasızlık demeyelim. İnsan bazen dost seçmede kusur işleyebiliyor kendine karşı. Biz en azından doğru seçimler yapmışız.

DİĞER YENİ YAZILAR