Çorbayı yemek listenizden çıkarın

Haberin Devamı

Şeyda, sağlıklı yaşama nasıl entegre oldun? Aynı zamanda insanların da bu sağlıklı hayata uyanmaları için uğraşıyorsun...

Aslında çok fazla entegre olmak zorunda kalmadım. Zaten hep böyle yaşıyordum. Benim yaşam tarzım bu. Ben iki gün yürüyüş yapamazsam bunalıma giriyorum. Vücudum devamlı olarak bunu istiyor. Bu, hayatın bana getirdiği bir şey. Yaşam tarzımı işe çevirdim. Aslında işimi bu kadar severek yapmamın sebebi yaşam tarzım olması. Bu hayattan büyük keyif alıyorum. Sadece yürüyüş sayımı artırdım.

Sağlıklı hayat sıkıcı mı? Çünkü insanlar belli bir düzen içerisinde sıkıcı bir hayat yaşadıklarını düşünüyorlar. Sana baktığımızda sen akşam mini eteğini de giyip en güzel restoranda en güzel yemeği de yiyorsun... Ve her zaman yan masandakiler senin ne yediğini merak ediyorlar.
İnsanın neden keyif aldığı ile ilgili. Kimi insan yemek için yaşıyor. Kimileri de yaşamak için yiyor. Yani ben maalesef sabah uyandığımda aynada gördüğüm vücutla mutlu olan biriyim. Ama kimi insanlar yediği tiramisu ile makarna ile ruhlarını besliyorlar. İnsan nasıl mutlu hissediyorsa öyle yaşamalı. Bir kadını en çok mutlu eden güzel giyinmektir. O yüzden bunu bir dengeye oturtturmak gerekiyor. İnsanların benim yemeğime bakması; dönem dönem rahatsız ediyor olabilir ama bir şekilde umarım bu baktıklarından bir şeyler öğrenebiliyorlardır. Çünkü ben gerçekten insanların vücut olarak beğendiği biriyim ve bu yüzden de doğru bir şey yapıyorum. Her zaman istediğimiz gibi yiyip istediğimiz vücutta olamayabiliriz. Bazı şeyleri yemeği kesmek zorundayız. Bu tercihi de insanlar kendileri yapacak.

Yaza girerken kilo verme stresi ayrı; yazın yapılan yeme-içme keyfinin ceremesini kışın çıkartmaya çalışmak ayrı... Yani biz 12 ay bir telaş içindeyiz. Kimileri pazartesi diyete başlıyorum derken, kimileri hafta sonu sosyallesmesine yenik düşüyor. Şeyda Coşkun
bu saydığım iki gruba da girmiyor. Diyeceğim o ki
o bizden değil! Bir uzaylı! Şeydaloji’ye inanır mısınız inanmaz mısınız bilmiyorum ama ben ondan tüm açılımıyla bir kitap bekliyorum...

‘Artık erkekler de kilosuna kadınlar kadar dikkat ediyor’

Zayıflık bir trend mi?

Ben trend olarak görmüyorum. Bir yaşam tarzı. Aslında zayıf olmanın mutluluğu yaşayan hiç bir kadın bence kilolu olamaz. Ama kilolu olup mutlu olan kadınlara saygı duyuyorum. Onların hayatla barışık olmaları, onların nelerden keyif aldıklarını bilmeleri güzel bir şey. Zayıf olduğundaki duyguyu tatmadan ölmemek gerekiyor. Bir kadın olarak giydiğin etek, elbise, jean üzerinde iyi durmalı, bunun keyfine varmalı bir kadın. Artık erkekler de en az kadınlar kadar önem veriyor. Aslında herkes ideal kilosunda olmak istiyor. Sadece bununla yüzleşmek gerekiyor.
Aynı zamanda herkesin sırrını, hikayesini taşıyorsun. Hiç enerjinin düştüğü, moralinin bozuk olduğu olmuyor mu? Herkesin kilosunu yükünü sen taşıyorsun. Sen ne hissediyorsun aksam evine gidince?
Genelde benim müşterilerim hep çok mutlular. Çok güzel kilo veriyoruz. İnsanlar bir günde bir kilo verince zaten mutlu oluyor. Bir müşterim bana verdiği kiloyu haber verince ben de çok mutlu oluyorum. İnsanların hayatındaki bir degişim benim hayatımı kökten değiştirebiliyor.

‘Aşk insana kilo verdirir’

Aşk zayıflatır mı, şişmanlatır mı?

Aşk, benim hayatımla özdeşleşen bir şey. İşimi de aşkla tutkuyla yapıyorum. Müşterilerime de aşkla sarılıyorum. Tabii bir de kalbimizdeki aşk var. İnsan kendi vücudunda istediğini yakaladığında aşkı da yakalıyor. Çünkü kendine özgüveni geliyor, kendini eve kapamıyor. Aşk insana kilo verdirir. Doğru aşk yakalarsanız zayıflarsınız. Aşk acısı da kilo aldırır.

Peki sen sağlık ve fitness konusunda bir trendsetter mısın?
Ben kendimi bazen işçi olarak görüyorum (Gülüyor)... Zaten annemin bir lafı vardır; insanlar seni anlatmalı, sen kendini insanlara anlatmamalısın. Sadece kendimi bir çok gence örnek göstermek isterim. Kendi işimi kendim yarattım. Bunu yapan başka kimse yok. Bu da çevremin benimle gurur duymasını sağlıyor. Çok çalıştım. Hayatta yaratıcı olduğun müddetçe mutlusun.

Yaptığım iş için; herkesin vücudunu çözme olayı diyelim

Her kişiye özel bir program uyguluyorsun. Bu olacak bir şey değil. Terzi usulü sistemin var. Bunu nasıl anlıyorsun?
Yaptığım işin bir stili yok. Protein ya da karbonhidrat diyeti yok. Dukan değil Paleo değil. Herkesin kendi vücudunu çözme olayı benimkisi. Her yeni kişiyi macera olarak görüyorum. Önce onun yaşadığı duyguları hissetmeye çalışıyorum. Buradan çıkan sonuçlarla ona bir beslenme programı yapıyorum. Sonra deniyorum. Her gün farklı besinler verip sonuçlarına bakıyorum. Sonra karar veriyorum, onun sonucuna bakıyorum. Sonucunda bu kişiye bir rapor veriyorum. Şuna inanıyorum ki vücudumuzun her şeye ihtiyacı var. Sadece doğru şekilde almamız gerekiyor. Spor çok önemli. Bunun önemini ispatlıyorum. Yürümeden, hareket etmeden sağlıklı ve mutlu bir yaşam yok. Bunu çözmelerini sağlıyorum. Zaten bir ayın sonunda herkes bunu anlıyor.
Az önce saydığın rejim grupları ve rejim şekillerinden sonra anlıyorum ki tüm bunları okuyup kendin de araştırıp bir sentez yapmışsın. Şeydaloji diye de bir şey çıkar mı acaba?
Instagramdaki takipçilerim Şeydaloji diye birşey oluşturdular ve burada temelde mutlaka her gün yürüyüş ve hiç bir şekilde kullanmayacağımız gıdalar var. Beyaz un, beyaz şeker gibi. Çorba ve ekmek yemiyoruz. Baktığımızda Türk insanı sabah peynir ekmek, öğlen çorba, akşam makarna yiyor. Bakıldığında aslında protein yemeği ihmal ediyoruz. En güzel sonuç yediklerimizi izlemek. Günlük tutup, ben bugün ne yedim dİyip ertesi gün ne yiyeceğine karar vermek. Bunlar hep bir döngü. Vücudun dengesini sağlamamız gerekiyor.

‘Ayda bir hamama giderim, haftada iki kez masaj yaptırırım’

Saçlarına bakanlar kendini alamıyorlar. Ve sana bakınca cildinin, gözlerinin, vücudunun parlaması... Bunların gıdalarla ilgili olduğunu söyleyeceksin tamam ama saçın için ne yapıyorsun?
Saçlarım benim çocuğum gibi. Haftada bir bakım yaptırırım. Nem ve ilik bakımı yaptırıyorum. Uzun zamandır balyaj yaptırmıyorum. Işığı hep güneşten alıyorum. Cildimin bu kadar parlak olmasını da güneşten aldığım E vitaminine borçluyum. Sadece yüzüme 50 koruma sürüp çıkıyorum; solaryuma karşıyım. Vücudum için acıbadem sütü kullanıyorum.

Her gün, haftada bir, ayda bir mutlaka ne yaparsın ?

Her gün mutlaka yürürüm. Haftada bir, çok keyif alacağım bir yerde yemek yerim. Ayda bir mutlaka hamama giderim. Haftada iki kere mutlaka masaj yaptırırım.

Yemekte yaptığın kaçamak nedir?

Benim de yemekle sınavım kuruyemişler. Bunlardan büyük kaçamağım yok. Onların da tuzsuzunu tercih ediyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR