‘Sorumlu Brüksel’dir’

Haberin Devamı

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Almanya’nın Bochum kentinde 6 bin kişiye hitap ettiği salon toplantısından sonra önceki gece geç saatte gazetecilere özel bir yemek verdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı:

“Türkiye’de ileri demokrasi adı altında önüne gelenin içeri atılması, medyanın susturulması, iş adamlarına baskı uygulanması, telefonların dinlenmesi gibi demokrasi dışı davranışlarla özgürlüklerin kısılmasının en büyük sebebi Brüksel’dir. Brüksel’de oturan zatları uyardık, AKP hükümetine inanmayın, onların gizli gündemleri var, bunu gerçekleştirmek için sizi kullanıyorlar. Onların derdi AB üyeliği değildir dedik, AB bize değil, onlara inandı. Karşılarında etik değeri düşük ve samimiyetsiz bir iktidar olduğunun farkında bile değillerdi.

AB yetkililerini uyardık: Dedik ki özgürlükler adına, ileri demokrasi adına hukuk reformu yapıyorlar. Amaçları hukuk reformu reform değil, kendi hukuklarını yaratmaktır. Anayasa’yı değiştirmelerinin tek amacı yüksek yargının yapısını siyasallaştırmak, HSYK’yı kendi amaçları doğrultusunda kullanmak ve yolsuzluklarının hesabını yüce divanda vermemek için Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirmek. Güya bütün bu yaptıkları AB’ye uyum için. Ne oldu? Bu sözde reformlar Türkiye’yi AB’ye yakınlaştırmadı, aksine AB’den uzaklaştırdı. İşin ilginç yanı da ileri demokrasi adına yapılan ve yandaş yargı yaratan bu değişiklikler reform diye AB’nin gözü önünde yapıldı ve AB de bunlara sadece seyirci kaldı.

AB hakkımızı söke söke alacağız

Bayan Merkel, imtiyazlı ortaklık diye yeni bir statüden bahsediyor. AB üyeliği Türkiye’nin hakkıdır ve ana sütü kadar helaldir. Avrupa’nın göbeğinde Almanya’dan Bayan Merkel ile Sarkozy’ye sesleniyorum. Türkiye’nin haklı AB üyeliğini engelleyemeyeceksiniz. Size rağmen bu hakkımızı söke söke alacağız.

Ana dilde eğitim

Ana dilde eğitimi şu anda uygun görmüyoruz. Ana dilde öğrenim ayrı; dilini öğrenebilir, bu konuda bir sorun yok. Ama ana dilde eğitim için öğretmeni nereden bulacaksınız? Bu konudaki AB uygulamalarını, yanlış yapmamak için tepeden tırnağa araştırdık. Görevimiz toplumu bölmek değil entegre etmektir. Ana dilde eğitimle toplum bölünmeye gider. Henüz o olgunluğa ulaşmadık. Konuları önyargılarımızdan arınarak tartışacağız, konuşacağız, bir sonuca ulaşacağız. Kimseye zorla bir dil öğretemezsiniz, zorla bir dil öğrenilmez.

CHP gündeme getiriyor, iktidar kaçıyor

Bölgedeki insanın iradesi TBMM’de temsil edilsin diye yüzde 10’luk seçim barajının düşürülmesini teklif ettik. Hükümet destek vermedi. Bölge halkının rahatsızlık duyduğu Muğlalı kışlasının ismi değiştirilsin dedik medya dahil kimseden ses çıkmadı, Hükümet duymazdan geldi. Gazetelerde iki satır olarak yer aldı. Aynı şeyi dün Başbakan söyledi, manşet oldu. Bölgede onlarca faili meçhul cinayetler var, bunlar aydınlansın dedik, Hükümet suspus. Komisyon kurma önergelerimiz reddedildi. İçişleri Bakanı Atalay 5-6 komisyon kurulup çalışmalar başlayacak dese de onca zaman Bakanlık’tan tek bir çalışmanın işareti çıkmadı. Hep uyutuyorlar. Bölge halkı CHP’nin samimi olduğunu görüyor. CHP’ye soğuk bakanlar da ısınmaya başladı. Eskiden hiçbir CHP ilçe başkanı ortaya çıkıp ben CHP’liyim diyemiyordu. Bugün göğsünü gere gere CHP’liyim diyor ve bölge halkıyla bütünleşmiş durumdalar. Diyarbakır’daki kadın örgütümüz Bağlar’a girip rahatlıkla vatandaşa CHP’nin aile sigortasını anlatabiliyor. Oy versinler vermesinler, biz CHP olarak bölge halkının yanında olacağız. Bölge halkı, kendisine samimi olarak kucak açan ve onlara her türlü özgürlüğü vaat eden CHP’ye mi, yoksa onlara hapishane getiren AKP’ye mi oy verecek. Kendileri karar verecek.

Yolsuzluk rekor düzeyde

AKP iktidarında maşallah rüşvette ve yolsuzlukta bir numaradayız. Bu konuda liste başını kimseye kaptırmıyor AKP iktidarı. Halkın cebinden alınan paralar yandaş iş adamlarına aktarılıyor. AKP’nin 8 yıllık iktidarı döneminde yolsuzluk aldı başını gitti. Hiçbir iktidar döneminde bugün yaşanan yolsuzluklara rastlanılmadı. Kendi iş adamını yarattı. Kendi bürokratını yarattı. Kendi sendikasını oluşturdu. Kendi işveren örgütünü kurdu. Kendi yargısını da kurarak kendisine ve yandaşlarına koruma kalkanı oluşturdu. CHP iktidarında bu kalkanların hepsi ortadan kaldırılacak.

Türk işçileri dışarıda sosyal demokrat

Yurt dışındaki Türk işçilerinin büyük bölümü çalıştıkları ülkelerde CHP gibi sosyal demokrat partileri destekliyor. Nedense aynı işçi aileleri Türkiye’de sosyal demokrat parti olan CHP’ye değil, karşıtı partilere oy veriyor. Belki burada zamanla bizim de ihmalimiz olmuş. Ama artık bıçak kemiğe dayandı. Belçika’da Almanya’da, Fransa’da ve diğer ülkelerde çalışan Türkler CHP’ye sıcak baktığını ve CHP’yi destekleyeceğini söylemeye başladı. Yurt dışındaki işçilerimizin Türkiye’deki anne baba ve tüm aile fertleri de CHP’ye oy vereceklerdir. Bunun sinyallerini almaya başladık.

Ön seçim istiyorum ama!

Gönlüm tüm illerdeki milletvekili adaylarımızı ön seçimle veya teşkilat yoklaması ile belirlemeden yana. Ancak mevcut üye ve delege yapımız uygun değil. Bu seçimde elbette 30 dolayında ilde ön seçim veya teşkilat yoklaması yapılacak ama birçok ilde merkez yoklaması yapmak durumundayız. Henüz kararlaştırmasak da; İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde merkez yoklaması yapılması zorunlu gibi gözüküyor.

***


Balbay’ın adaylığı

Kılıçdaroğlu, Ergenekon sanıklarının aday gösterilip gösterilmeyeceğine ilişkin bir soruya karşılık “Herhangi bir adaylık talebi yok. Mustafa Balbay sevilen ve düzgün bir insan. Balbay’a CHP’lilik yakışır. Kalemiyle geçinen bir basın emekçisi. CHP’yi tercih ederse bundan mutlu oluruz. Balbay hakkındaki görüşlerimi daha önce de söyledim. Saygı duyduğum bir gazeteci” dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

Ergenekon’u sahiplenmedim

“Ben Ergenekon davasını tümüyle hiçbir zaman sahiplenmedim. Ergenekon adı altında içerde olanların bir kısmı suçlu olabilir. Ancak birçoğunun da Ergenekon’la yakından ilgisi olmadığını söylüyorum.

Faşizme karşı omuz omuza

12 Eylül döneminde 31 gazeteci hapisteydi, 8 yıllık AKP döneminde ise hapisteki gazeteci sayısı 61. bunu özellikle Avrupalı dostlarımız duysun diye söylüyorum. AKP demokrat diyenler, Brüksel’de koltuklarında oturup CHP’yi sabah akşam eleştirip AKP’ye alkış tutanlar duysun diye söylüyorum.

Referandum sırasında bu anayasa değişikliği Türkiye’yi geriye götürecek dediğimizde Brüksel bu bir reformdur, reformu destekliyorum diyordu. Alın size reform. 61 gazetecinin günahı sizin boynunuza. 2 bin gazeteci yargılanıyor. 4 bin gazeteci hakkında soruşturma açılmış, Türkiye böyle bir tabloyu hak ediyor mu? 12 Eylül darbecileri böyle bir şey yaptı mı? 12 Eylül ürünü olan bir parti 12 Eylül’den hesap sorabilir mi?

Beyefendi şiir okumuş da hapse girmiş, koltuklar ayarlanıyor. Bir başka arkadaş getiriliyor yanına, siz bu ülkenin yetiştirdiği haber peşinde koşan, halkı doğru bilgilendiren gazetecilerin evlerini basacaksınız, ondan sonra ileri demokrasi var diyeceksiniz. Bir de milletin gözünün içine baka baka Türkiye’de basın özgürlüğü ABD’den daha ileride diyeceksiniz. Türkiye’de 8 yılda çok şey değişti. Yetmez ama evet diyenler duysun diye söylüyorum. Artık tüm aydınların telefonu dinleniyor. Yargı siyasallaştı.

AKP’den iki ileri bir geri

AKP iktidarının gizli bir gündemi var. Bunun için iki adım atıyor, ses çıkarsa bir geri adım atıyor. Ses çıkmazsa tam gaz ileri. Başbakan TÜSİAD’a ziyarete gidiyor. Daha düne kadar sizi bertaraf edeceğim diyen sen değil miydin? Bu ziyaret iyi niyetli bir ziyaret değil. Seçim üstü yaplımış planlı bir ziyaret. Seçim sonrası TÜSİAD’ı bertaraf etme hesabı vardır. TÜSİAD da buna kanmasın ve hesabını ona göre yapsın.”

ABD’den davet var

ABD’den çok sayıda düşünce kuruluşundan davet var. Programım çok yoğun. 4 arkadaşımız; Faik Öztrak, Osman Korutürk, Umut Oran ve Gülsüm Bilgehan ABD’ye gidecek. Temaslarında CHP’nin programını ve hedefini anlatacaklar.

***


Belediye başkanlarımız aday olabilir

Belediye başkanlarımızdan iki ve üç kişi milletvekili adayı olabilir. Şu ana kadar hiçbir talep gelmedi. Sadece Karadeniz’den bir başkanımız aday olma talebini iletti. Genelde başkanlarımızın görevde kalıp onları seçen yurttaşlarımıza hizmet vermeye devam etmesini arzu ediyorum. Ancak iki-üç Başkanımızı TBMM’ye taşıyabiliriz.

DİĞER YENİ YAZILAR