Sahtekârlık mesajına savcılık, TEDAŞ, EPDK ve Sanayi Bakanı ne der?

Haberin Devamı

Son günlerde değişik sektörlerde faaliyet gösteren bazı uyanıkların, insanların bilgisi ve izni dışında gönderdikleri kısa mesajlarla sahtekârlık yapmaları moda oldu. Bu konuyu belli aralıklarla köşeme taşıyıp Cumhuriyet savcılarını ve (tüketicileri kandırdıkları için de) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nı göreve davet ettim. Kimseden ses seda çıkmadı.

O sahtekârlıklara bir yenisi eklendi. Önceki gün telefonuma “Tebrikler! Hediye KOL SAATİ kazandınız. Hemen 0532 111 85 85’i arayın hem kol saatinizi alın, hem de elektrik faturanızda yüzde 40’a varan indirimlerden yararlanın. EKO-FİŞ” mesajı geldi. Oysa benim ne hediye kol saati kazanmak, ne de elektrik tasarrufu sağlamak için herhangi bir kimseye müracaatım vardı. Meğerse başıma talih kuşu konmuş da haberim yokmuş.

Üşenmedim, mesajdaki 532 111 85 85 No’lu telefonu çevirdim. Bant kaydı; EKO FİŞ’e hoş geldiniz, müşteri temsilcisine bağlanmak için lütfen 0’a basınız dedi. 0 tuşuna bastım, uzunca bir süre bekledikten sonra güzel sesli bir bayan, “Buyrun efendim ben müşteri temsilcisi bilmem kim” dedi. Kendisine, hanımefendi, gönderdiğiniz mesaja göre bana hediye kol saati çıkmış, onu nasıl alacağım dedim. Bana, “Önce bilgilerinizi teyit edeyim, lütfen cep telefonunuzu ve adınızı söyler misiniz” dedi. Kendisine, bunlar benim özel bilgilerimdir sizlerle paylaşmak istemiyorum, kaldı ki benim size müracaatım yok, nereden icap etti de beni kuraya soktunuz ve bu kol saatini kazanma imkânı sundunuz deyince hanımefendi “Biz Turkcell, Avea ve Vodafone’dan aldığımız tüm telefonlara bu mesajı gönderiyoruz” dedi. Yani siz herkese kazandırıyorsunuz, peki siz bir hayır kurumu musunuz diye sordum.

Sorularım üzerine telefondaki bayan başladı dökülmeye. “Burası EKO FİŞ ekonomik enerji tasarruf ürünleri şirketidir. Biz elektrik faturanızı yüzde 40’lara düşüren ürünler satıyoruz. Bunların yanında da hediye olarak kol saati veriyoruz” diye anlatmaya başladı. İnternet sitelerinin adresini de www.eko-fis.com olarak verince üşenmedim, internet sayfasına girdim. Orada prize takılan birkaç ürün tanıtılıyor ancak şirket hakkında en ufak bir bilgiye girilemiyor. Ancak “15 Ocak 2004 tarih ve 25347 sayılı Resmi Gazete ile 2 Mayıs 2007 tarih ve 26510 sayılı Resmi Gazeteye göre TEDAŞ, Enerji Kurumu kompanzasyonu tüm Türkiye’ye yaymayı teşvik etmektedir” şeklinde bir not konulmuş. Böylece tüketicilere sanki TEDAŞ ve Enerji Piyasası Kurumu bu ürünleri ülke genelinde tavsiye ediyormuş gibi bir mesaj veriliyor. Oysa böyle bir şey söz konusu değil.

Şirketler, ürünleri satmak için tanıtım broşürleri dağıtabilir ve bilgiler gönderebilirler. Ancak burada durum farklı. Bunun adı resmen dolandırıcılıktır, sahtekârlıktır. Sakın ha sakın bu tuzağa düşmeyin ve size bu tür telefonlar gelince de Cumhuriyet savcılarına ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici Genel Müdürlüğü’ne suç duyurusunda bulunun.

Cumhuriyet savcılarına da sesleniyorum: Bu ihbar kabul edilmeli ve soruşturma açılmalıdır. İsmi kullanılan TEDAŞ ve EPDK da harekete geçmeli. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabeti Koruma Genel Müdürlüğü neden harekete geçmiyor? Bu konunun takpçisi olacağım.



*****




Samsun’da yaşanan olaydan ders alınmalı



Önceki gün Samsun’da Muş’un Bulanık ilçesinde 15 Aralık 2009’da düzenlenen olaylı gösteriyle ilgili, Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmayı izledikten sonra adliyeden çıkan Ahmet Türk’e yapılan saldırının, ülke barışına yönelik olduğunu herkes biliyor. Samsunluların elbette bunda bir suçu yok, olay farklı tarafa çekilmemeli. Ancak, Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nun sorumluluğu var. Vali Güzeloğlu olaydan hemen sonra cevap vermek yerine, ilin mülki idare amiri sıfatıyla gerekli önlemleri alması gerekirdi. Yeterli önlem alınmasını sağlamayıp, olaydan sonra iki müdürü açığa alması kendisine kurtarmaya yönelik olarak davrandığı izlenimini veriyor.

Önce bu davayı hatırlayalım. Anayasa Mahkemesi’nin DTP’yi kapatma ve Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’a siyasi yasak getiren kararı üzerine Muş’un Bulanık İlçesi’nde çıkan olaylar iki kişinin ölmesine sebep olmuştu. Adalet Bakanlığı da güvenlik nedeniyle bu davayı Samsun’a aldırmıştı.

Davanın Samsun’a alınmasında bir yanlışlık var: CMUK’un 19. maddesi, “Kovuşturma görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılmasında kamu güvenliği tehlikesi varsa davanın naklini Adalet Bakanı Yargıtay’dan isteyebilir” diyor. Dava bu nedenle Muş’tan Samsun’a nakledilmiştir. Geçmişte de Gazi olayları davası Trabzon’a, Mardin Bilge köyü katliamı davası da Eskişehir’e alınmıştı.

Ama Adalet Bakanlığı’nın bu tür davaları Eskişehir, Samsun gibi toplumsal olayların olabileceği büyük iller yerine, daha az tepki toplayacak ve kontrolü daha kolay olan küçük illere göndermesi daha doğru olur kanısındayım. Belki de bu yaşanan olaydan ders alınır.

DİĞER YENİ YAZILAR