Küçülme yavaşlıyor mu?

Haberin Devamı

Ekonomideki gelişmeleri değerlendirmek için çeşitli göstergelere bakılır. Göstergelerin temsil yeteneği kadar yayınlanma sıklığı da dikkate alınır. Gelişmeleri her gün analiz edenler için para piyasalarında faiz oranı, döviz kurları, Merkez Bankası’nın (MB) likidite göstergeleri, borsa endeksi, işlem hacmi, petrol ve altın fiyatları yakından izlenir. Haftalık göstergeler arasında parasal büyüklükler, kredi hacmi, döviz rezervlerinin seyri önem kazanır. Üretim, dış ticaret, sermaye hareketleri, bütçe büyüklükleri, enflasyon, işsizlik gibi veriler ise aylık bazda yayınlanır. Bu veriler birbirlerinden bağımsız değildir, birbirlerinden etkilenir. Makro veriler sadece sadece genel gidişatın yönünü anlamak işçin değil, uygulanmakta olan politikanın ana hatlarını belirlemeye yarar.

Geçen hafta ilginç bir tartışma yaşandı. İktisatçılar gidişatın şeklini tanımlamaya çalıştılar. Bu tür anlatımlar ekonomiyle ilgili konulara aşina olmayanların gelişmeleri kolay kavramaları açısından yararlı da oluyor. Uzmanlar, açıklanan verilerin yanı sıra karar alıcıların davranışlarını, açıklamalarını da değerlendiriyorlar. Zaman zaman kendilerini veya temsil ettikleri kurumların beklentilerini de dile getiriyorlar. Bunun da farkında olmak lazım. Ben yararlanıyorum. Keşke neden-sonuç ilişkilerini daha da detaylandırsalar, daha faydalı olur.

***


Açıklamalara bakılırsa küçülme durdu, hatta büyüme geri döndü. Denilen şu ki, kapasite kullanım oranı yükselmeye başladı. Sanayi üretimi ilk çeyreğe göre artıyor. Satışlarda kıpırdama var. Enflasyon düşüşü yavaşladı. MB daha dikkatli bir yaklaşım içinde. Kredi hacminde düşüş durdu, yeniden kıpırdama var. Umarım öyledir. İkinci çeyreğe ilişkin verilerin hepsi henüz tamamlanmadı. Bu nedenle birkaç hafta beklemek gerekir. Görünen o ki, daralma devam ediyor ama daralmanın yavaşladığını söylemek de mümkün. Büyümenin yeniden başladığına dair işaretler henüz yok. Tabii ki karşılaştırmayı hangi çeyreklerle yaptığınız önem kazanıyor. Ekonomideki gidişatı anlamak için kendi durumunuzla ilgili karşılaştırma yapmanız da yararlı olur. Müşteri sayınızı, hasılatınızı, maliyetinizi; borçlarınızın ve gelirinizin seyri, servetinizin artıp artmadığını dönemsel olarak karşılaştırın. Daha iyi durumda olmanız halinde nedenlerine ve mevcut durumun sürdürülebilir olup olmadığına bakın. Daha kötü ise nedenlerine ve bu durum geçici mi olur, kalıcı mı, ona bakın.

Genel gidişata ilişkin olarak ilk yarıda tamamlanmış verilere bir göz atalım. Yıllık enflasyon yüzde 6’nın altına düştü. MB’ye göre talep koşullarında iyileşme yok. Kısa vadeli faiz oranları yüzde 8’e dayandı. Düşüş devam edecek gibi görünüyor. Kapasite kullanım oranında toparlanma var, ancak geçen yılki düzeyin çok altında. Talep koşulları açısından önemli. Aylık üretim endeksinde ikinci çeyreğin iki ayına ait veriler daralmanın daha yavaş olsa da sürdüğünü gösteriyor. Kurlardaki dalgalanma yavaşladı. Neredeyse 1.55- 1.50 bandında çakılı kaldı. Dış dengede hızlı bir iyileşme var. Kamu kesimine ait gelişmeleri anlamak için haziran ayına ait Hazine’nin nakit borçlanma ihtiyacına bakıyoruz. Durum iç açıcı değil. Geçen yılın ilk yarısında 1 milyar TL’nin altında olan nakit ihtiyacı bu sene 22 milyar TL’nin üzerine çıkmış.

Hem iyimser, hem kötümser olan farklı görüşleri dinlemek ve anlamak gerekiyor. Dışarıdaki gelişmelerin yakından izlenmesi de...

Geldiğimiz aşamada sadece bizdeki değil, diğer ülkelerdeki göstergelerin seyri de önemli. Nihai kararlarınızı vermeden önce hükümetin ve ilgili bakanların açıklamalarını ve aldıkları kararları dikkatle dinleyin. Çünkü hükümet bir yandan beklentileri, bir yandan da davranışları etkileyecek en önemli kurum olmaya devam ediyor.

DİĞER YENİ YAZILAR