Ne panik yapalım, ne de rahat olalım

Haberin Devamı

Global krizin rüzgarı ile mali piyasalarımızda hareketlilik başladı. Dün, tüm dünyada olduğu gibi mali piyasalarımızda da olumsuzluk havası şiddetini gösterdi. Borsa çakıldı, dövizde anormal hareketlilik yaşandı, faizler yükseldi.

İnsanlar tedirgin ve şaşkın. Parası olanlar güvenli limanı keşfetmeyi arıyor, borçlular ise borcunu nasıl çevirebileceğinin hesabını yapıyor. Ev, eşya vesair mal ve hizmet satın almak isteyenler ise önünü göremediği için alım kararını erteliyor. Durum böyle olunca da esnaf siftah yapmadan dükkan kapatıyor. Kiralar ödenemiyor, işçi çıkarmaları başladı ve iflasların ayak seslerini duyar gibiyim. Belki karanlık bir tablo çizdim, ancak ne yazık ki söylediklerimin hepsi birebir doğru.

Borsada hisse senedi olanlar “Dip yapmış kağıdımı satayım mı?” diye düşünüyor. Dolarını 1.200’lerden YTL’ye çevirenler, daha fazla zarara girerim endişesiyle bu kez “Bu fiyatlardan tekrar dolara mı geçeyim?” diyor. Manzara böyle olunca da ister istemez insanlarımız panik yapmaya başladı. Böyle durumlarda en doğru karar, panik yapmadan verilen karardır. Benim önerim, pozisyon değiştirmek yerine rüzgarın dinmesini beklemek. Kriz derinleşebilir, ancak bir iki günde bahsedilen derinlikte mali piyasalarımızın 2001 krizi gibi bir krizle karşılaşmasını beklemiyorum.

ABD ve AB ülkeleri her gün yeni bir önlem kararını uygulamaya sokuyor. Ne çare? Çünkü geç kalınmış kararlar. Aynı önlemler daha önce uygulamaya sokulmuş olsaydı işe yarayabilirdi. Bazı karar ve uygulamalar zamanında devreye konulursa olumlu sonuç alınır. Zamanında devreye sokulmayan kararlardan sonuç alınması beklenmemeli.

Panik yapmayalım ama çok da rahat olmayalım. Ekonomi yönetiminin koordineli çalışarak aldığı kararlara paralel uygulamalar ve söylemler devreye sokmalı. Açıkçası bunu göremediğim için endişeliyim. Bir yetkili çıkıyor “Bu kriz bizi fazla etkilemez, aksine fırsat yaratabilir” diyor. Ertesi gün başka bir yetkili, “Krize hazır olmalıyız” açıklamasında bulunuyor. İster istemez vatandaş tereddüt gösterir. Hangi yetkilinin söylediği doğru. Hele dün SPK Başkanı Turan Erol’un bir açıklaması vardı, dinleyince tüylerim ürperdi. Yerli ve yabancı kaynaklı borsada işlem gören şirketlerin birinci derece denetim ve gözetiminden sorumlu SPK’nın Başkanı aynen “Şu aşamada ek önlem almamızı gerektiren bir durum yok” açıklamasında bulunuyordu. İnsaf edin. SPK’da işlem gören yerli ve yabancı sermayeli şirketlerin birçoğu kaynak arayışında. Bazılarının yurtdışı merkezlerinden kaynaklı sıkıntıları yaşandığını bilmeyen yok. Hisseler gün boyu arka arkaya toplam yüzde 20 düzeyinde değer kaybediyor. Küçük yatırımcı da yabancı yatırımcı da şaşkın bakışlarla bunları izlerken SPK Başkanı Erol, sanki hiçbir şey olmamış gibi “önlem” almamıza gerek yok diyebiliyor. SPK Başkanı Erol, gerçekten önlem ihtiyacı mı görmüyor, yoksa olayın ciddiyetinden bihaber mi? Bu bürokratlara ekonomimiz kaldıysa vay halimize.

Zamanında alınan önlemler işe yarar. Sonradan aynı önlemi alsan da bugün ABD ve AB’nin aldığı kararlar gibi işe yaramaz. Bankacılık sektörümüzde sorun yok. Ancak onları da şu anda sorun yok diye önlemsiz bırakmak, gelecekte karşılaştığı sorunları korkarım ki atlatamayabilir. Dünkü yazımda da değinmiştim, hiç vakit kaybetmeden mevduata güvenceyi gündeminize alın. Yoksa çok geç kalabilirsiniz.

DİĞER YENİ YAZILAR