Gazete Vatan Logo

Avrupa basınında bugün

Avrupa basınının gündem maddelerini tsunami felaketinin ardından yapılan hayatı normalleştirme çalışmaları, Filistin'deki barış umutları, Irak'taki son durum ve Blair-Brown mücadelesi oluşturuyor

İç siyasette, gazeteler iktidardaki İşçi Partisi içinde Başbakan Tony Blair ve Maliye Bakanı Gordon Brown arasında geçen hafta alevlenen mücadeleyi işlemeye devam ediyor ve İşçi Partili milletvekillerinin dün iki lidere aralarındaki mücadeleye son vermeleri uyarısı yaptıklarını yazıyor.

Liberal eğilimli Independent gazetesinin, yaptığı kamuoyu yoklamasının manşete çıkan sonucu şöyle:

"Seçimlere Blair yerine Brown'un liderliğinde gidilse, İşçi Partisi'nin oyları üçte bir artacak."

Independent'ın yoklamasına göre, İşçi Partisi'ne Tony Blair liderliğinde oy vereceklerin oranı yüzde 23. Bu oran, Brown lider olsaydı, gazetenin araştırmasına göre, yüzde 31'e çıkacaktı.

Uluslararası konularda gazetelerde Güney Asya felaketi ve Filistin öne çıkıyor. Tsunami felaketine uğrayan bölgeden çeşitli haberler yine tüm gazetelerde geniş yer alıyor.

Times ve Guardian, birinci sayfalarında Sri Lanka'da dün felaketten sonra ilk kez okula giden çocuklarla ilgili fotoğraf ve haberleri öne çıkarmışlar.

Times, haberinde, "Felaketin ardından bir tür normal yaşama dönülmeye başlandığında, acı kayıplar da apaçık gözler önüne seriliyor. Sri Lanka'nın güneyindeki Galle bölgesinde Namahal Vidyalayam okulunun 313 öğrencisinden 150'si ölmüş, 11 i kayıp. Okyanusun karşı yakasında Tayland'ın Bang Bang Muang köy okulunun 681 öğrencisinden 29'unun cesetleri bulunmuş, 23'ü ise hala kayıp. İsveç'de dün okullar açılırken, tsunami felaketinde ölen yüz İsveçli çocuk için mumlar yakıldı. İngiltere'nin kayıpları ise hala sayılıyor. Felaket ardından dünyanın sergilediği cömertlik zamanla yıkılanı yerine koyacak, yaraları saracak belki, ama boş okul sıralarını doldurmak mümkün olmayacak. Dev dalgalar geleceğin umutlarını aldı götürdü" diyor.

Filistin'de Mahmut Abbas'ın zaferiyle sonuçlanan liderlik seçimi ardından gazeteler genel olarak, barış süreci için uzun bir aradan sonra ilk kez bir umut doğduğu yolunda yorumlara yer veriyorlar.

Financial Times gazetesinin başyazısı da bu yönde. 'Fakat' diyor gazete; "Gerçekten umutlanabilmek için İsrail ve Amerikan politikalarının değişmesi gerekiyor."

"Abbas'a bağlanan umutların gerçekçi olması lazım. Amerikan, İsrail ve İngiliz hükümetleri yeni bir barış şansından söz ediyor ama hakikaten bunu gerçekleştirmeye niyetli olduklarını gösteren hiç bir öneri koymadılar ortaya. Şimdilik ortada olan Şaron'un Gazze'den çekilme planı ve Tony Blair'in Mart ayında yapılmasını önerdiği Londra Konferansı. Ama Şaron'un Gazze'den çekilme planı, Batı Şeria'nın yarısının İsrail kontrolü altına alınmasını amaçlıyor. Konferansa gelince, İsrail'in katılmayacağını bildirdiği bu toplantıda, sadece Filistinlilere reform gereği anlatılacak."

Financial Times, bu önerilerle, ne İsraillilerin güvenlik sorununun çözülebileceğini ne de Filistinlilerin, başkenti Doğu Kudüs olan bir devlete kavuşabileceklerini yazıyor. Ve yorumunu şu satırlarla noktalıyor: "Mahmut Abbas'ın seçilmesinin bir anlam ifade etmesi için Amerika ve müttefiklerinin İsrail'i tutum değiştirmeye ikna etmesi gerekiyor."

Guardian gazetesi, Amerikan operasyonundan iki ay sonra hala terkedilmiş bir hayalet kent görünümünde olan Felluce kentindeki yıkımın gerçek boyutlarını ortaya koyan bir belgeselin, bu akşam İngiliz 4. kanal televizyonunda yayınlanacağını duyuruyor.

Guardian, gazetenin kamera ekibiyle birlikte kente giderek belgeseli hazırlayan Iraklı gazeteci Ali Fadıl'ın izlenimlerini de yayınlamış: "Tam bir yıkım. Felluce modern bir şehirdi bir zamanlar. Geriye hiç bir şey kalmamış. Elektriği suyu olan ya da yıkılmamış tek bir bina görmedim. Felluceliler bütün gün beni gezdirip evlerini, yıkımı gösterdiler. 'Gazeteciler niye gelmiyor buraya' diye soruyorlardı. Amerikalılar Kasım ayında Felluce'de bin 200 ila bin 600 isyancı öldürdüklerini açıkladı. Ama kentte karşılaştığım insanlar, savaşçıların çoğunun çatışmanın birinci haftasında Felluce'den çekildiğini anlatıyor. Şehitler mezarlığı denilen yerde sadece 76 mezar taşı saydım. Sokaklarda, evlerde gördüğüm çok sayıda çürüyen ceset de savaşçıya benzemiyor. Nerede bu öldürüldüğü söylenen bini aşkın savaşçının cesedi?"

Ali Fadıl, Guardian gazetesine yazdığı izlenimlerini, kendi sorusunu yanıtlayarak noktalıyor: "Amerikan ordusu Felluce'yi yıktı ama bununla sadece savaşçıların ülkenin dört bir yanına yayılmasını sağladı. Sünnileri bastırmak için Şiileri güvenlik gücü olarak görevlendirmekle iç savaş tehlikesini de artırdılar. Bir süre önce bana 'Sen Sünni misin Şii misin?' diye soran bir yabancı meslektaşıma 'Ben Suşi'yim' demiştim. Babam Sünni annem Şii çünkü. Bu tür ayrımlara da hiç bir zaman önem vermedim. Ama Felluce'yi gördükten sonra, önemsiyorum artık."

Guardian gazetesinden bir başka habere göre, soğuk savaş yıllarında ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletleri için ajanlık yapan doğu Avrupalı bir çift, "kendilerine ömür boyu bakma" sözünü yerine getirmediği gerekçesiyle CIA'yi Amerikan Yüksek Mahkemesi'ne vermiş.

Güvenlik nedenleriyle isimleri açıklanmayan karı koca, soğuk savaş yıllarında CIA için ülkelerinde tehlikeli ve değerli istihbarat faaliyetlerinde bulunduklarını söylüyorlar. Soğuk savaş sona erdiğinde, Amerika'ya göçmeleri sağlanmış ve kimlikleri değiştirilerek kendilerine maddi yardım sağlanarak, iş bulunmuş. Fakat çiftten biri banka mniyor."

"Abbas'a bağlanan uüdürü olduğu şirketteki işini kaybettiğinde, CIA yardım başvurularını reddetmiş.

Şimdi Amerikan hükümeti davayı kaybederse, çok sayıda eski ajanın, maddi yardım için mahkemelere hücum edeceğinden korkuyor. Ama davayı kazanırsa da CIA'in ajanlarına sahip çıkmadığı ortaya çıkacağından, yeni ajanlar bulmakta zorlanması tehlikesi var."

Haberin Devamı