İkinci çeyrekte büyüme

Haberin Devamı

Suriye’de barışçı çözüme yöneliş piyasaları rahatlattı. BİST 72 bine, dolar 2 TL’ye (sepet 2.30 TL’ye), gösterge tahvil faizi yüzde 9’a yöneldi. Merkez Bankası için iyi haberdir. Normalleşme işaretidir.

Bugün temmuz ödemeler dengesi açıklanıyor. Piyasanın dış açık tahmini 5.3 milyar dolar; benim 4.5 milyar dolar. Dikkat: İkinci çeyrekte dış açık/milli gelir oranı yüzde 9,4’e tırmandı. Sadece 2011’in ilk iki çeyreğinde daha yüksekti.

Büyüme hızlandı

Yazlıkta dosyalar karışmış. 13 Ağustos’ta ikinci çeyrek imalat sanayii üretim artışını yüzde 2,7 hesaplayıp büyümeye yüzde 2,5 dedim. Özür diliyorum. Dönüşte doğru sayıyı gördüm: Yüzde 3,8. Tahminimi yüzde 3,9’a revize ettim. Piyasa yüzde 3,6 bekliyordu.

Ayrıntıları dün medyada izlediniz. TÜİK milli gelirin ikinci çeyrekte geçen yıla göre yüzde 4,4 büyüdüğünü açıkladı. İlk çeyrekte yüzde 2,9’du. Yani Türkiye ekonomisi makul bir büyüme performansı gösterdi. Tahminciler (ben dâhil) gene karamsar kaldı.

Takvim ve mevsim etkisi arındırılınca ilk çeyreğe göre büyüme yüzde 2,1 çıktı. Yıllandırılmışı yüzde 8,5 ediyor. Geçen çeyrekte yüzde 6 idi. Büyümenin ivme kazandığı anlamına geliyor.

Bileşimi sorunlu

Maalesef büyümenin bileşimi ve kalitesi sorunlu duruyor. Özellikle değişen küresel konjonktür bağlamında sürdürülebilirliği umut vermiyor. Sizleri sayılara boğmadan genel eğilimleri özetlemek istiyorum.

Bir: Büyümeyi iç talep çekiyor. İhracat cüzi katkı yapıyor. İki: İç talep özel tüketim ve kamu harcaması ile artıyor. Kritik önemdeki özel yatırımlar düşüyor. Üç: İç talep üretimden ziyade ithalata yöneliyor. Sermaye girişine bağımlılık artıyor.

Ya sonrası? Yavaşlayan sermaye girişi iç talebi kısar. Euro bölgesinde toparlanma talep açığını kapatamaz. 2013 büyümesi yüzde 4’e ulaşmaz. Uyarı: Altın ticareti gene hesap karıştırıyor. Örnek: Stok artışı büyümenin yarısını (2.3 puan) sağlıyor. Gerçekçi değildir.

DİĞER YENİ YAZILAR