Enflasyon hedefe yöneliyor

Haberin Devamı

Gösterge faizin engellenemez düşüşü sürüyor. İki yıl vadeli devlet tahvilinin ikinci el piyasa fiyatını yansıttığını hatırlatalım. Her gün yeni bir rekor kırılıyor. Dün sabah saatlerinde yüzde 5,8’e kadar geriledi.

Paralelinde TL değer kazanıyor. Döviz sepetinin ekim ortalaması 2.07 TL idi. Kasımda 2.04 TL’ye indi. Yani TL döviz sepetine göre yüzde 1,1 değer kazandı. Büyüme ve dış denge için kötü haberdir.

Dün enflasyon piyasaya erken sızdı. Çok değil, 15-20 dakika... TÜİK’i içeriden bilgi sızmasına izin vermeyen disiplini için daima takdir ettim. Ama biraz “gayri milli” duruyordu. Neyse, sorun (!) çözüldü. Bir ilk mi? Yoksa ilk ve son mu? Göreceğiz.

Sevinenler arasındayım

Kasım enflasyonu piyasaları çok şaşırttı. Pazar yazdım. Tüketici fiyatlarında yüzde 0,9 artış öngörülüyordu. Daha düşük çıkar dedim. Aklımda yüzde 0,6 civarı vardı. Ama onun da bayağı altında geldi.

Kasımda tüketici fiyatları yüzde 0,4 arttı. Artış geçen yıl yüzde 1,7, geçen ay yüzde 2 olmuştu. Böylece yıllık TÜFE’de sert bir düşüş yaşandı. Yüzde 7,7’den yüzde 6,4’e geriledi.

Medya ayrıntılara geniş yer verecektir. Normaldir. Şeytan daima ayrıntıda gizlenir.

Yanılan sadece piyasalar değildir. Merkez Bankası da bir ay önce yıl sonu tüketici enflasyonu tahminini yüzde 7’nin üzerine yükseltti. Gene de ekonomi yönetiminin üzüleceğini sanmam. Manevra alanını çok genişletiyor.

Sevinenler arasında ben de varım. Enflasyonda baştan itibaren “güvercin” takıldım. Bu bütçe ile enflasyon bir yere gidemez dedim. Yıl sonu için yüzde 6,5 tahminimde ısrar ettim. Ayağım son aylarda biraz kayar gibi oldu, o kadar.

Ağustos enflasyonu sonrası şunu yazmışım (4 Eylül 2012): Yılbaşında piyasaların “enflasyon patlıyor” gürültüsünü ciddiye almadığım biliniyor. Haklı çıktım. Tekrar vurgulamak istiyorum. 2012’de Türkiye ekonomisinin öncelikli sorunu enflasyon değildir. Değerlenen TL ve yavaşlayan büyümedir.”

Arz şokları üzerine

Enflasyon analizinde “arz şoku” önemli bir kavramdır. Nispi fiyatlarda iktisat politikasının kontrolü dışında değişim anlamına geliyor. Petrol, hammaddeler ve gıda ürünleri bu kapsama girer. Fiyatlarını dünya arz-talep koşulları belirler.

Küresel kriz sonrasında enerji ve gıda fiyatlarının seyri Türkiye’de enflasyonu yükseltti. Önemli bir göstergesi genel enflasyonun çekirdek enflasyondan ayrışması ve arada ciddi bir farkın oluşmasıdır. Geçtiğimiz iki yılda bu konuları epey işledik.

Ancak enerji ya da gıdanın fiyatı bile ilelebet yükselemez. Çünkü nispi fiyat değişimi talebi azaltır ve arzı artırır. Böylece fiyat üzerinde baskı hafifler. Hatta, şu ya da bu nedenle fiyat aşırı şişmişse gerilemeye başlar.

Gıda fiyatlarında eğilimin kırıldığına yaz aylarında değindim. Şimdi enerji fiyatlarının da nefesi kesilmeye başladı. Benzer sürprizler bundan sonra da tekrarlanabilir. Hazırlıklı olun derim.

DİĞER YENİ YAZILAR