Darbenin yarım yüzyılı

Haberin Devamı

Küresel borsalarda oynaklık iyice arttı. Salı çöküş vardı. Dün toparlanma geldi. Yarın ne olacak? Ani ve sert dalgalar hayra alamet değildir. Borsalardaki aşağı yönlü eğilimin güçlendiğini söylüyor.

Sanayiden karışık işaretler geliyor. Nisanda kapasite kullanımı yükseldi. Üretim artışı demektir. Ancak 2008’in hâlâ altında kaldı. Öte yandan Mayıs’ta reel kesim güven endeksi geriledi. Acaba ekonomi tekliyor mu?

OECD’nin son büyüme tahmini şaşırttı. 2010’da yüzde 6.8 büyüme öngörüyor. Piyasanın iki puan, benim yılbaşı tahminimin bir puan üstündedir. Maalesef araya başka konular girdi, büyüme senaryolarına giremedik. İlk fırsatta yazacağım.

Bu hafta iki ayrı topluluğa konuştum. Tabii ki CHP Kurultayı’nın ekonomik anlamı soruldu. Özellikle mali disipline etkisi merak ediliyor. Medyada da tartışma başladı. Bence iktisat politikası önerilerinin somutlaşmasını beklemek gerekiyor.


Darbede tuzum oldu

Bugün 27 Mayıs darbesinin 50’nci yıl dönümü. Zaman ne kadar çabuk geçiyor! O günleri iyi hatırlıyorum.

Galatasaray Lisesi 10’uncu sınıf öğrencisi idim. Darbe öncesinin öğrenci yürüyüşlerine ben de katılmıştım.

“Olur mu böyle olur mu, kardeş kardeşi vurur mu, kahrolası diktatörler, bu dünya size kalır mı?” Radyoevi’nin önünde böyle bağırıyorduk. Polisle çatışma çıktı. Sokak kavgalarında deneyimsizdik. Kaçıştık. Ama darbe oldu.

Darbeden kısa süre sonra AFS bursu ile Amerika’ya gittim. Maalesef Yassıada duruşmalarını radyodan canlı dinleyemedim. O zaman internet yok, haberleşme olanakları çok kısıtlı. Babamın posta ile yolladığı gazeteler Kaliforniya’ya ancak bir ayda ulaşırdı.

Dolayısı ile “kuyruk” edebiyatına yabancı kaldım. Menderes ve Bayar’ın savunmalarını, Başol’un aşağılayıcı üslubunu duymadım. Darbeyi destekleyen gazetelerin anlattıkları kadarını öğrendim.

Ama Menderes, Zorlu ve Polatkan idam edildiğinde Türkiye’ye geri dönmüştüm. Bizim ev Halk Partisi’ne daha yakındı. Ona rağmen idamların babamın canını sıktığını biliyorum. Uzun süre “Kötü oldu, yanlış oldu bu iş” diye söylendi.

Bilançonun aktifi boştur

Normal koşullarda yarım yüzyıl sağlıklı bir değerlendirme yapmak için yeterli zamandır. Olayın aktörleri sahneyi terk eder. Yarar ve hasarının nesnel bir analizine olanak oluşur. Bir bilanço çıkarmak mümkün olur.

Türkiye oraya geldi mi? Maalesef evet diyemiyorum. Çünkü askeri darbe yandaşı zihniyetler ve toplum kesitleri bugün de küçümsenmeyecek etkinliğe sahipler. Dolayısı ile 27 Mayıs’ın analizi bugünün siyasetine dönüşüyor. Kutuplaşmanın bir unsuru oluyor.

Kendi tavrımı açıklamak istiyorum. Amacım kimseyi etkilemek değil; zaten mümkün olmadığını biliyorum. Sadece tarihe kayıt düşüyorum. Kısa ve öz tutuyorum.

27 Mayıs, Cumhuriyet tarihinin kırılma noktasıdır. 1960’a kadar siyasi meşruiyetin kaynağı meclisti. Darbe ile çıplak silahlı güce devredildi. Tetiklediği diğer darbeler ve miras bıraktığı vesayet zihniyeti Türkiye’nin gelişmesini engelledi. Lehine bir tek argüman bile bulmak mümkün değildir. Bilançonun aktifi boştur. Nokta.

DİĞER YENİ YAZILAR