Rönesans görmemiş memlekette düğünlerde ilk dans vals!

Haberin Devamı

Bu Pazar sizi ilişkilerin soğuk odalarından çıkarıp hayatın renkli çayırlarına fırlatacağım. Hep sorun hep sıkıntı, hep dert… Yıldık! Bakın, hava 30 derece. Tahminim siz bu satırları okurken havuz kenarında şezlongunuzda uzanmış olacaksınız. Ve dünyadaki tek sorununuz güneş yağınızın verdiği bronzluk derecesi olacak. En azından hepiniz için bu konuda duacıyım. Ebette ki kendim için de…

Dolayısıyla bugünü size uzun süredir bahsetmek istediğim birkaç meseleye ayıracağım.

1- VURGUN YİYENLER:

İlk maddeyi elbette ki kendime ayırdım. Uzun süredir merakla beklediğiniz, sorduğunuz yeni kitabım, ay içinde raflardaki yerini alacak. Sizler için bir başucu kitabı hazırlamaya çalıştık. İçinde kısa öykülerim, şiirsel yazılarım ve bazı sürprizlerim var. Yazın çantanıza atıp sıkıldıkça açıp okumak, gece uyumadan önce birkaç sayfa çevirmek için ideal bir iş oldu. Biz çok sevdik. Bakalım siz ne düşüneceksiniz? ALFA Yayınları etiketiyle.

2- AFİTAP:

Sezen, Sertab ve Sıla. Sev ya da sevme neredeyse bütün şarkılarını ezbere bildiğimiz pop müzik kişileri. Sıla’nın Sezen’in tahtına oynadığı bir gerçek. Hatta bir ölçüde tahtı ele geçirdi bile diyebiliriz. İyi de oldu. Sevmediğimiz bir kişi değil. Harika şarkıları da var. Mesela benim favorim “Bodrum’un Suları”dır her vakit. Rakının yanında olmazsa olmaz “Vur Kadehi Usta.” Peki, bu Sıla kız, Afitap’ta ne yapmaya çalışmış? Dîvânü Lugati't-Türk’ün tamamını bir şarkıya yığarak nereye varabilirsiniz? Arada antin kuntin bir kelimeyi şarkıya attırma modasını Sezen başlattı ama Afitap’taki resmen doz aşımı. Bir sonraki albümde şarkı yapamayacak herhalde. Belki de müziğini, kendini cool gösterdiğine inandığı bu eski Türkçe sözcüklerden arındırmayı dener. Hayır, ben edebiyatçı halimle zor anlıyorum ne dediğini. Dinleyici sözlüğe mi baksın?

“Hissi celaliyle”dir o. Cemali olsa duramazsın Afitap! (Cümleyi anlamak için bkz. Celali İsyanları. Ya da bakmayın.)

3- YAZ EKRANINDA ROMANTİK KOMEDİ FURYASI:

Kadının salaklığı, erkeğin erişilmezliği, karizması ve seksapeli üzerine kurulu bir sürü romantik komedi daha yayına girdi, girmek üzere. Sanırım romantik komedilerde kadını zavallılaştırma tutumuna bir tek Aşk Yeniden düşmedi. Ki televizyonlara romantik komedi kavramını da Aşk Yeniden getirdi. Bir kadın olarak, hemcinslerimin sakar, savsak, şapşal ve erkek/koca delisi gösterilmesinden rahatsızım. Yetkilere arz ederim. (dizilerin hepsi yayınlansın tek tek izleyip kritik yapacağım bir başka yazıda. Endişe etmeyin.)

4- BABİL BÜYÜCÜSÜ:

Son günlerde kilitlenip kaldığım bir kitap. Deniz S. Vincente adında bir yazarın kitabı olduğu söyleniyor. Emin değilim. Takma isim olabilir. Zira yazarı araştırdım ama böyle bir kişiye tarihte rastlanmıyor. Kitabın baskısı da tükenmiş. Ama ben size kitaptan birkaç alıntı sunayım. Nadirkitap.com’dan bulup okuyabilirsiniz.

“Servet kendini koruyana gider. Aynı kadınlar gibi.”

“ Tapınakların rahipleri, müritlerine her zaman bencil olmamalarını, kendilerini büyük davalara adamalarını, insanların ve inanışların hizmetinde olmayı vaaz eder. Ama toplumda hastalıklı olan bu düşünce, toplumun fertlerinin tek tek fakirleşmesine, dolayısıyla toplumun tek tek yoksulaşmasına neden olur. Rahiplerin tek istediği insanların sadece birkaç rahibe hizmet etmesidir. Oysa toplumun zenginleşmesi, tek bir insanın zenginleşmesinden geçer.”

“İnkar etmektense itiraf etmek daha faydalıdır. İtiraf, gücün göstergesidir. Korkmadığınızı göstermek için günahlarınızı itiraf edin. Böylece insanlar bir günahkarla yaşamak zorunda kalsın. Bunun hem onlara hem de size yararı vardır. Karşılıklı şantaj, gelişmeyi sağlar ve insanı uyanık tutar. Uyanık insanlar paraya daha çabuk kavuşur.”

“Paranın iki düşmanı vardır. Aşk ve gereksiz gurur.”

Bulun, okuyun.

5- SEND MY LOVE (TO YOUR NEW LOVER)

Bayıldığım bir Adele şarkısı oldu. Son yılarda Adele’in haddinden fazla abartıldığına inanmaya başlamıştım. Ancak ilk kez Billboard Ödülleri’nde seslendirdiği bu şarkı ve klibiyle, kalbimi yeniden kazandı. Şarkı virütik bir hastalık gibi. Bir kez dinleyince kopamıyorsunuz. Şarkıda özetle ne mi diyor? “Yeni sevgiline sevgilerimi yolla, ona benden iyi davran” diyor. Adele’in atarı candır. Atar gibi atar!

6- KISMETSE OLUR:

Sezon finalini merakla beklediğimiz bir program. Yarışma desen değil, reality show desen değil, evlendirme programı desen değil… Amerika’da The Bachelor diye bir program vardı. Bunu çok andıran. 20 sezon devam etti. Ama bu kadar beş dakkada değişir bütün işler konseptini dünya görmedi. Türklerin biraz zorlayınca acayip formatlar yarattığını düşünüyorum ben. Caner Erdem ve Haluk Şirin ikilisi, Bu Tarz Benim’den (Kanal değiştirince İste Benim Stilim’e dönüşen programdan söz ediyorum) sonra, Kısmetse Olur’la da gündüz kuşağını ele geçirdi. Aynı başarı, yapımcılığını üstlendikleri TV 8’de yayınlanan Feomen için henüz geçerli değil. Ama yaz sezonuna devam ederse, televizyonda gündüz vakti izleyecek hiçbir şey bulamayan izleyici ona da abone olacaktır. Televizyonu boş bırakmaya gelmez. Televizyon boşlukları sevmez.

7- DÜĞÜN SEZONU:

Yazla düğünün bir bağlantısı olmalı. Yoksa da bu sağanak düğün yağmurunu biri bana açıklamalı. Saraylarda milyonlar yığılarak yapılan düğünlere ve ertesinde gelen kısa vadeli boşanmalara alışkınız. Şimdi bir de kilise usulü ayakta evet diyip imza atıyorlar. Sarayda bile konsept kır düğünü. Bakın, evlenene garezim yok da benim aklım bir şeyi almıyor… Rönesans görmemiş memlekette düğünlerde ilk dans vals. Hem de “Bağdat” eşliğinde. Vay beni beni! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu canlarım. Bizim ilk dansımız maksimum çiftetelli, kasap havası olabilir ki elimizde kasap havası kalmamış… Damat karşılaması verelim?

Keyifli pazarlar… Muazzam haftalar olsun.

DİĞER YENİ YAZILAR