Gazete Vatan Logo
Magazin Artık her öğünde farklı sofralar hazırlanıyor

Artık her öğünde farklı sofralar hazırlanıyor

Özenli bir sofranın olmazsa olmazı şüphesiz ki porselendir. Kütahya Porselen San. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli, “Artık her öğünde farklı sofralar hazırlanıyor” diyor ve ekliyor, “Nasıl ki tekstil modasında sürekli farklılıklar oluyor, başka modellere yöneliyorsak porselende de aynı. Onun da modası var.”

Porselen artık çeyizlerden çıktı, günlük yaşamın bir parçası oldu. Porselen sofraya ne katar?

Eskiden herkes aynı yemek takımlarıyla uzun yıllar günde üç öğün buluşurdu. Ancak şimdi her öğünde farklı sofralar hazırlanıyor. Çünkü nasıl tekstil modasında sürekli farklılıklar oluyor, başka renkler giyiyor ve başka modellere yöneliyorsak, porselende de durum aynı. Porselenin de bir modası var. Günde en az iki öğün evimizdeki porselenlerle karşılaşıyoruz. Bazı evlerde bunun üç defa olduğunu düşünürsek, aynı porselen takımında yemek, her gün aynı yemeği tüketmek gibi olacaktır. Sonuçta sunum önemlidir. Ufak dokunuşlarla porselenleri renklendirebilir, aksesuarlarla sofraları hareketlendirebiliriz. Bu anlamda her öğün için farklı sofralar hazırlayabileceğiniz tasarımlarımız var.

Haberin Devamı

Son olarak hangi serinin tasarımını yaptınız? Neyi ne zaman tasarlayacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

En son kahvaltı takımı tasarladık. Ben özellikle fincan takımlarına odaklanıyorum. Bazen var olan tasarımlarımız üzerinde küçük değişiklikler yapıyoruz ve tekrar tüketiciyle buluşturuyoruz. Porselenin üretimi çok zor ve meşakkatli, çok uzun zaman alıyor. Yeni bir tasarımı yapmak ve hayata geçirmek bazen yıllarımızı alabiliyor. Bu tarz küçük değişikliklerle ürünlerimizi daha farklı hale getirebiliyoruz.

Sofra hazırlamanın incelikleri nelerdir?

Elbette evime gelen misafirleri çok önemsiyorum ama soframa günlük kullanımda da özen gösteriyorum. Mümkün olduğunca farklı tasarımlarla farklı güzellikler yaratılmış sofralarda yemeye çalışıyorum. Bu, her şeyden önce benim işim. Bu nedenle çok severek farklı sofralar hazırlıyorum. Sofraların olmazsa olmazı porselenlerinize uygun mumlar, çiçekler, masa örtüleri, peçeteler ve bardaklar... Bunların hepsi porseleni zenginleştiriyor ve güzelleştiriyor. Ben günlük kullanımlarımda da sofrada muma yer vermeye çalışıyorum. Bazen çiçek bulmak zor oluyor ama bahçeden kopardığımız çiçekler bile sofralarımıza renk katıyor. Bunlardan da daha önemlisi misafirleri istekle ve özenle ağırlamak... Sofranın olmazsa olmazı güler yüz ve güzel bir sohbettir ve bunlar olunca ne yediğiniz çok önemli değildir. Benim çok sevdiğim bir deyişimiz vardır: “Allah ne verdiyse yenir.” Ama o yemeğin yeneceği sofra özenle hazırlanmış ve mutlulukla donatılmış olmalıdır.

Haberin Devamı

İş dünyası çok nankör olabiliyor

İş hayatının yanı sıra evli ve iki çocuk annesisiniz. Nasıl yetişiyorsunuz, zor olmuyor mu?

İş hayatım, evliliğim ve çocuklarım arasındaki denge bir rutine oturmuş durumda. Anne olmak daha disiplinli olmama yardımcı oldu. Çünkü hem çocuklarımın okuldaki ve okul dışındaki hayatını organize etmek, hem de çalışmak disiplin gerektiriyor. Disiplinle hareket edince her şeye yetişmek mümkün oluyor. Tabii kendi işimi yapıyor olmam bana esneklik sağlıyor. Böylece her şeyi daha rahat koordine edebiliyorum. Günümü çocuklarımın uyanma saatini ve okul zamanını göz önünde bulundurarak planlıyorum. Bütün programlarım ajandamda hazır oluyor

Haberin Devamı

Gelecek planlarınız neler? Politikaya atılmak veya TÜSİAD gibi kurumlara başkanlık etmek planlarınız arasında mı?

Ben yaptığı işte iyi olan biri olarak tanınmak istiyorum ve insanlar beni porselenle özdeşleştirdiği için bunu da başardığımı düşünüyorum. İşimi çok severek yapıyorum. Bundan sonraki planlarımın arasında sağlam adımlarla işimi doğru hedefe götürmek yer alıyor. İş dünyası çok nankör olabiliyor, sizi hemen silebiliyor. Hemen unutulabiliyorsunuz. Bunun olmaması için de çok çalışmak gerekiyor. Politikaya atılmayı düşünmüyorum. Bu tarz teklifler her seçimde, her hükümet kuruluşunda geliyor ama bizim aile politikamızda siyasete atılmak yer almıyor. Bu anlamda aile büyüklerinin yolundan ilerliyorum... TÜSİAD’a başkanlık etmeyi tabii ki çok arzu ederim, ama Kütahya’da ya da Eskişehir’de yaşayarak bunu yapmak çok zor oluyor. Bu sorunuz bana rahmetli Savaş Ay’ı hatırlattı. Yaptığım işlerde hep arkamda olan birisiydi ve “Senin TÜSİAD Başkanı olduğunu görmeden ölmeyeceğim” diyordu. Bu vesileyle onu da anmış oluyorum. Ancak şu anda planlarım arasında bunlar yok. Daha farklı hedeflere koşuyorum.

Haberin Devamı

Çocukluk hayalim modacı olmaktı

1975 doğumlusunuz ve Güzel Sanatlar’da Seramik Tasarım okudunuz. Aileniz bu sektörde olmasaydı bu bölümde okumayı tercih eder miydiniz?

Okumayabilirdim, çünkü çocukluk hayallerim hep modacı olmak yönündeydi. Bir başka deyişle, ailem bu alanda olmasaydı, modacı olurdum diye düşünüyorum. Dikiş dikmeyi çok iyi bilirdim ve severdim. Bebeklerime hep kıyafetler dikerdim. İleride ünlü bir modacı olacağımı düşünürdüm. Babam bir gün bana “Kızım İstanbul’a mı gitmeyi düşünüyorsun, yoksa Kütahya’da mı kalacaksın” diye sordu. Bu sorudan anladım ki babam benim İstanbul’a gitmemi istemiyor. Onunla beraber kalmamı istiyor. “Kütahya’da kalacağım” dedim. O dönemde gelinlikler hazırlayan bir modacı olmayı hayal ediyordum. Babam “Böyle bir iş yaparsan Kütahya’da sadece ailenin hanımlarına kıyafet dikebilirsin, çünkü Kütahya bu anlamda kısır bir şehir. Onlardan da para alamazsın. Para kazanamayacağın bir mesleğin olur. Para kazanmak istemez misin” diye sordu. Tabii ki insan bir şey yapıyorsa karşılığını almak ister. Sadece ailenin hanımlarıyla modacı olamayacağımı anladım ve modacılık sevdamdan vazgeçtim. Hayalim her zaman sanatla ilgili bir şeyler yapmak olmuştu. Elimde hep kalemim kağıdım olurdu ve bir şeyler çizerdim. Dolayısıyla benden bir mühendis olmayacağı belliydi. Ailemizin de bu işin içinde olması ve babamın desteği sonucu bu işe girdim.

En önemli özelliklerinizden biri de sigara ile mücadeleniz, bunu gündeme getirmek sizin fikriniz miydi?

Arkadaşlarımın zaman ve iş kaybını önlemek adına oluşturduğum bir fikirdi. Onlar da çok güzel uyum sağladı ve hiçbir problem yaşamadan şirketlerimizi sigarasız şirket haline getirebildik. Kütahya Porselen, Türkiye’de sigarayı kendi bünyesinde yasaklamış ilk firmadır. Hiçbir kurum böylesine radikal bir karara cesaret edemezken biz buna cesaret ettik ve yaklaşık 20 sene önce şirketimizde sigarayı yasakladık. Sigara yasağı yasası bizden sonra gündeme geldi. Kanserle veya veremle savaşıyorum dediğiniz zaman herkes sizin yanınızda oluyor ama sigara dediğiniz zaman karşınızdaki üç kişiden ikisi sigara içiyor. Sigarasız toplum denildiği zaman benim adımın geçiyor olması çok sevindirici bir olay.