Anadolu’nun kadın evliyaları! Tezveren Sultan!
Tezveren Sultan, hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte Ankara’nın kadın evliyalarından sayılır. Ulus’ta, Anafartalar Caddesi’nde bulunan türbe, yol ortasında oluşu nedeniyle, herkesin ilgisini çeker.
Tezveren Sultan, kadın evliyaların en büyüğü sayılan Rabia-yı Adevviye gibi iki katlı ahşap bir konakta hizmetçi olarak çalışır. Helal kazancını, emeğinin karşılığını yer. Allah’a sığınır ve çalıp çırpmak nedir asla bilmez. Kendisine yapılan zulümlere gıkını bile çıkarmadan katlanır, yapanları Allah’a dahi şikayet etmez. Fırsat buldukça da ibadetleriyle meşgul olur.
Kabe’ye helva götürdü
Rivayetlere göre, bir gün, evin beyi hacca gider. Evinin hanımının ise canı un helvası ister. Yardımcısı helvayı karar. Yerlerken hanım, “Ah, burada olsaydı da o da yeseydi. Bey de bunu çok severdi” der. O anda Tezveren Sultan kalkar, bir çanağa helva doldurup, bir anda Kabe’de olur, beyi bulur ve çanağı uzatır. ‘Üzülme, hanımım. Verdim geldim’ der. Kadın inanmaz. Güler geçer. Durumun gerçekliği, evin beyi hacdan helva çanağıyla dönüp, ‘Hacda sen de bizimleydin. Helva ne kadar güzeldi. Sıcacık yedik. Eline sağlık’ deyince anlaşılır. Kerameti bu şekilde ortaya çıkınca, Tezveren artık ‘Tezveren Sultan’ olarak anılmaya başlar.
Kabirler taşındı ama...
Tezveren Sultan vefat ettiğinde konağın bitişiğindeki caminin avlusuna gömülür. Aradan yıllar geçer. Şehir planı değişir. Tezveren Sultan’ın çalıştığı ve barındığı konak ve bitişiğindeki cami yıkılır. Avlusundaki mezarlar başka yere nakledilir. Bu kabirlerden biri Tezveren Sultan’a aittir. Sıra Tezveren Sultan’a geldiğinde onun kabrine dokunamazlar. Yıkmak için vurdukları baltalar kırılır. Rüya kanalıyla da uyarılar alınca, şimdiki haline getirip, o kabri üç yol ağzında, kavşağın tam ortasında bırakırlar. Bu olay, bir ibret vesikası olarak bilinir.
