Gazete Vatan Logo

Altın Portakal Film Festivali olaylı başladı

MHP'li üyeden Altın Portakal'da ‘Emir Kusturica’ protestosu

ANTALYA Altın Portakal Film Festivali'nin açılış töreninde MHP'li Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Mustafa Reşat Oktay festivale jüri üyesi olarak davet edilen Emir Kusturica'yı protesto etti.

Cam Pramit Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen açılış gecesinde, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın konuşmasını yapmak üzere kürsüye anonsa edildiği sırada, MHP'li Mustafa Reşat Oktay protokol sıralarındaki yerinden kalkarak Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin Emir Kusturica'yı davet ederek tarihi bir yanlışa imza atttığını söyledi.



Bağırarak protestosunu sürdüren MHP'li Oktay'a, yanındaki CHP'li Büyükşehir Meclis üyeleri Hasan Gürsel Karabayır ve Erdem Armen müdahale etti. Oktay'ı kolundan tutarak oturtmaya çalışan CHP'li meclis üyeleri, Oktay'ın protestosuna devam etmesi üzerine müdahaleyi sertleştirdi. Bu sırada davetlilerden ‘Yuh’ sesleri yükseldi. MHP'li Mustafa Reşit Oktay özel güvenlik görevlileri tarafından zorla salonunun dışına çıkartıldı. Dışarıda açıklamada bulunan Oktay “Kusturica sanatçı kimliğini kullanarak politizasyon yaratmaya çalışıyor. AKSAV tarihi bir yanlışın içindedir" dedi. MHP'li meclis üyesi Oktay, özel güvenlik güçleri tarafından gecenin düzenlendiği Cam Pramit Fuar ve Kongre merkezinden uzaklaştırıldı.



Kusturica: Hakkımdaki suçlamalar gerçek değil

47'nci Antalya Altın Portakal Festivali'ne juri üyesi olarak davet edilen yönetmen Emir Kusturica, Can Dündar'ın sorularını yanıtladı.

47'nci Antalya Altın Portakal Festivali bu akşam başlıyor. Boşnak asıllı Sırp yönetmen Emir Kusturica'nın juri üyesi olarak festivale davet edilmesi tartışmaları bu yıl festivale damgasını vurdu.







Ünlü yönetmenin Bosna savaşı sırasında sivillere yönelik katliam yapan Sırp milisleri destekleyen sözler sarfettiğine dair iddialar tepkileri de beraberinde getirdi.

Kusturica'ya tepki gösteren bazı sanatçılar, festivale katılmama kararı aldı.

Tartışılan yönetmen NTV'ye konuştu ve Can Dündar'ın sorularını yanıtladı.

Kusturica'nın yanıtlarından satırbaşları şöyle:

"Bu suçlamalar hiçbir gerçekle uymuyor. Bu birilerinin propagandası.

Ben devrimciyim, düşüncelerimi yüksek sesle dile getiririm. Benim ailem melez. Balkanlar'ın tam anlamıyla temsilcisiyim. Damarlarımda Müslüman kanı, Hıristıyan kanı dolaşıyor. Ben Hıristiyanım doğru. Bütün bunların Bosna'daki savaşla hiçbir ilgisi yok.

Savaş başladıktan sonra Fransız basınından "tecavüzler hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sordular. Beyanımda şu yönde; herşeyin abartıldığını söyledim. Kızılhaç savaşta bütün taraflardan öldürülmüş insan sayısının 110 bin olduğunu söylüyor. Ama savaş başladıktan sonra 250 bin insanın öldürüldüğünden bahsediyorlar. Ben de bununla ilgili "Biraz daha rasyonel davranmamız gerekiyor ve her konuda biraz abartılıyor" dedim. Ama asla kadınlardan bahsetmiyordum.

Bosna'daki bazı Müslüman siyasetçilere karşıyım ama bu Müslümanlara karşı olduğum anlamına gelmiyor.

Filmlerimde benim insaniyetimi, duygularımı, insanlara nasıl baktığımı görürsünüz. Beni suçladıkları şeylerin hiçbirini göremezsiniz. Ben bir sanatçıyım. Benim için özgürlük çok pahalı, çok ağır bir bedeli var.

Başbakan'ınız Sırbistan'a geliyor, Miloseviç'in partisinin üyeleriyle el sıkışıyor. Bugün benim hakkımda bahsediyorlar. Bunu biraz uygunsuz, biraz garip bulmuyor musunuz?

Ben bir sanatçıyım, ben de Maradona gibi aklıma geleni, inandığım şeyleri söylerim.

Osmanlılar Kosova'ya gelmeden önce o insanlar Ortodoks Hıristiyandı. Bazıları Müslümanlığı kabul etti, bazıları etmedi. Ben de bunun yaşayan örneklerinden birisiyim. Benim Hıristiyanlığımın kökleri 16. yüzyıla dayanıyor.

Ben bir siyasetçi değilim. Benim sinemam söylenenleri anlamsız kılıyor zaten. Beni suçlayanlar arasında yönetmenler de varmış. Bu gayri ahlaki bir durum. Bir gazeteyi alıp bu gazetede söylenenleri insanı tamamen temsil eden birşey olarak kabul edemezsin.

Benim sinemama bakmış olsaydınız eğer bütün söylenenlerin anlamsız olduğunu görürdünüz. Şu anda dostane bir şekilde konuşmak istiyorum. Hayatımda bu konuyla ilgili yanlış birşey yaptığımı düşünmüyorum."

'BAKANIN YERİNE OLSAYDIM BİLGİYİ TEKRAR KONTROL EDERDİM'

Sırp yönetmen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın kendisini protesto etmek için festivale katılmayışını eleştirerek, "Orhan Pamuk'un 'Kar' adlı romanında insanların yaşlandıkça muhafazakârlaşmasıyla ilgili bir hikaye var. Yaşlandıkça daha muhafazakâr oluyorsunuz herhalde ama ben olsaydım tekrar ve tekrar bu bilgiyi kontrol ederdim. Ama özgürlüğü yok onun, ona birileri söylemiştir. Benim siyasi fikrime tepkisi değil aslında. Ben bir hükümetin başında değilim ki beni protesto ediyorsunuz" diye konuştu.

Haberin Devamı