Gazete Vatan Logo

Ali Tezel yeni paketi anlattı

Devlet yaşlı işçiye kapıyı gösteriyor

Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel, İstihdam Paketi’ni NTVMSNBC’den Yasemin Arpa'ya değerlendirdi.

Tezel, yasanın ucuz işgücünün önünü açacağını belirtti. Tezel’e göre, çalışanlar açısından pek çok olumsuzluk içeren yasanın tek olumlu yanı prim affı oldu.

Sosyal Güvenlik Yasası ve emeklilik konusunda kamuoyunu bilgilendiren açıklamalar yapan Ali Tezel, dün yürürlüğe giren “İstihdam paketi” ile ilgili önemli noktaların altını çizdi. Tezel’e göre yeni yasa ile genç, tecrübesiz ve asgari ücretle çalışmaya hazır gençler işe alınsın diye tecrübeli işçileri işten çıkarmanın yolu açıldı. Devlet, işverene 40-45 yaşın üzerindekileri işten çıkar diye prim ödeyecek.

Kamuoyunda “İstihdam paketi” olarak bilinen 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yasanın çalışanlara neler getirip, neler götüreceğini NTVMSNBC’ye değerlendiren Ali Tezel, yeni yasanın istihdamı arttırmayacağı gibi ucuz işgücünün önünü açacağını söyledi.

KIDEM TAZMİNATI BAŞKA BAHARA KALDI AMA...

İstihdam bürosu açmak için “Türk vatandaşı” olmak şartı kaldırılıyor, yabancılar da Türkiye’de istihdam bürosu açabilecek. Tezel’e göre işyerlerinde işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğunun kaldırılması ile özel hastanelerin bu hizmeti vermesi sağlanacak. Bu da Genel Sağlık Sigortası’ndan sonra yabancı sermayenin hastane işletmeciliği yönünde büyük para aktaracağını gösteriyor.

Gelen tepkiler üzerine kıdem tazminatı fonu bu yasada da yer almadı. Sendikalar kanunu tasarısı ile gündeme gelmesi de sendikaların tepkisi nedeniyle zor görünüyor. Tezel’e göre, 1999’daki İzmit Depremi’ni fırsat bilerek Sosyal Güvenlik Yasası’nı çıkaranlar, kıdem tazminatı fonu için de böyle bir fırsatı, felaketi bekleyecek. Tezel’e göre, Sosyal Güvenlik Yasası, İstihdam Yasası ve ardından da değiştirilmesi beklenen Sendikalar Yasası ile sendikalar daha da güçsüzleştirilirse, sürecin son adımı da tamamlanmış olacak.

TEZEL’E SORUŞTURMA AÇILIYOR

Sosyal güvenlik reformu adı verilen yasanın gerçekte “sosyal güvensizlik” olduğunu, çalışanlara neler getirip, neler götürdüğünü kamuoyuna anlattınız. Şimdi de “istihdam paketi” denilen yasanın neler getirip neler götürüceğini anlatacaksınız ama, bunları anlatmak sizden de birşeyler götürdü sanırım. Hakkınızda yeni soruşturmalar açıldığı doğru mu?
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, birincisi Cumhurbaşkanı’nın oğlunun sigortası ile ilgili, diğeri de bakanlarımızın ve milletvekillerimizin çocuklarının da sigortalı olduğu haberiyle ilgili olarak hakkımda soruşturma açılmış. Henüz bana resmi olarak tebliğ edilmedi. Doğru bildiklerimi söyledim, soruşturma açılırsa da yapacak bir şey yok, ne yapalım.

SERMAYEYE PARA AKTARMA PAKETİ

Resmi Gazete’de yürürlüğe giren ve “İstihdam Paketi” diye adlandırılan 5763 sayılı “İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun”u çalışan ve işverenlere ne gibi artı-eksiler getiriyor. Kanunun asıl niyeti ne, nasıl okunmalı?
Paketin üstünde “istihdam paketi” paketi yazıyor ama paketin içi için “sermayeye para aktarma paketi” diyebiliriz. İşverenlerin SGK’ya ödedikleri primlerin azaltılması ve işveren paylarının sıfıra düşürülmesi, işverenlerin belli bir yaştaki işçileri çıkarıp onların yerine asgari ücretle genç işçi alabilmelerini sağlayacak yasal bir kılıf. Zira yasa ‘normal tecrübeli işçilerinizi çıkarın onun yerine 18-29 yaş arasındaki tecrübesiz işçileri asgari ücretle alın bunların primlerinin yüzde 100’ünü ben vereyim’ diyor. ‘Alacağınız işçilerin primlerini işsizlik sigortası fonundan ben vereyim’ diyor. Bu da işsizlik sigortası fonunun işverenler tarafından kullanılması ve işsizlik sigortası fonunda biriken paraların sermayeye aktarılması anlamına geliyor.

İŞSİZLİK SİGORTASI FONU ÇARÇUR EDİLECEK

“İstihdamı artırır mı?” derseniz, var olan üretimi arttırmadığınız müddetçe istihdamın artma imkanı yok. Bu tür geçici tedbirlerle istihdam artmaz ancak üretim artışıyla sağlanır. Üretim artışını sağlamanın tek yolu da tüketimi artırmaktır bir anlamda. Yani asgari ücreti artırarak, çalışanlara daha fazla para vererek, geniş halk yığınlarına daha fazla para aktararak tüketimi ve sonrasında da üretimi arttırabiliriz. Prim indiriminin istihdam üzerine bir etkisi olmayacaktır. Sadece işverenlerin SGK’lara ödeyecekleri primlerin, işsizlik sigortası fonu gibi 35 milyar YTL’lik bir kaynağın çarçur edilerek sermaye kesimine aktarılması sağlanacak.

ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞMAYA HAZIR GENÇLER İŞE ALINACAK

Yasanın çıkartılmasında yeni istihdam olanakları yaratmak, istihdamı arttırmak gibi bir amaçtan hareket edilmedi mi?
“Gibi” gösteriliyor ama değil. Genç işçiler demek, daha düşük ücretli işçiler demek. Şu anda işyerinde bulunan ücretlilerin birazcık yüksek ücretleri var. Bu çalışanları çıkarıp yerine genç, tecrübesiz ve asgari ücrete yakın ücretle çalışmaya hazır gençlerin işe alınması demek. Bu nedenle genç işçi çalıştıran işverenler ödüllendirilecek ve işveren paylarının tamamı, işsizlik sigortası fonundan ödenecek. Fondaki para, işverenlere aktarılmış olacak. Yine özürlü, terör mağduru, eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü de işverenlerin üzerinden alınarak, kamuoyunun üzerine devrediliyor. Ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü, terör mağdurlarının çalıştırılması yükümlülüğü daraltılıyor. Özürlüler konusuna gelince, işverenler şu anda yüzde 3 oranında özürlü çalıştırmak zorundalar. Ve yeni kanunla beraber ilk kez özürlüler için ödenecek prim de devlet tarafından üstlenilecek. Yani işveren yüzde 3 özürlü çalıştıracak ve bunların primlerinin tamamını devlet verecek.

’40-45 YAŞIN ÜZERİNDEKİLERİ İŞTEN ÇIKAR’ DİYE PRİM ÖDENECEK

İstihdam paketi denilen yasa, yetişmiş elemanlar için işsizlik anlamına mı geliyor?
Yeni Sosyal Güvenlik Yasası’yla 65 yaşına kadar çalışmak zorunda kalan kişilerin işsiz kalacağı anlamına geliyor. İnsanlara 65 yaşına kadar çalışacaksınız diyoruz, bu arada da 40-45 yaşına gelmiş olanlar ‘iş nasıl buluruz’ diye düşünürken onlara iş olanağı bırakmayı bir kenara bırakıp, 18-25 yaş arasındaki gençleri işe alıyoruz. İşverene 40-45 yaşın üzerindekileri işten çıkar diye prim ödüyoruz. İstihdam paketi yerine bu pakete, “sermayeye para aktarma paketi” deselerdi daha doğru olurdu.

İŞSİZLİK ÖDENEĞİ 53 YTL ARTTI

Burada şu unutulmamış. 29 yaşından büyük erkekler işsiz kalacaklar ya, onları da unutmamışlar. İşsizlik sigortası fonundan bu kişilere ödenecek işsizlik sigortasını birazcık arttırmışlar. Şu andaki uygulamaya göre işsizlik ödenekleri son aldığımız net ücretin yüzde 50’si kadardır; ancak bu rakam 435 YTL’den çok 217 YTL’den az olamaz. 435 YTL yürürlükteki asgari ücretin netinin tamamıdır. 217 YTL de, onun yarısıdır. Üst ve alt limit bu. Hesaplama şu: Son net ücretin yarısı. Yeni kanun diyor ki, “Ben bundan sonra bu uygulamayı değiştirdim. Ödenecek rakam, asgari ücretin brütünün yüzde 40’ı olacak diyor. Ama bunun da alt sınırı var diyor. Alt sınır, asgari ücretin brütünün yüzde 40’ı, üst sınır da asgari ücretin brütünün yüzde 80’i diyor. Bu da şu demek: Alt limit 217 YTL’den 243 YTL’ye, üst sınır da 435 YTL’den 486’ya çıktı. “Madem sizi işsiz bırakıyorum, bari işsizlik ödeneklerinden biraz daha fazla vereyim” denmiş. Düzenlemeyle, işsizlik fonundan sermayeye çok para aktarıyorum, kırıntılarından size de biraz düşecek, diyor.
Teselli ikramiyesi mi?
Evet, teselli ikramiyesi gibi. Çünkü işsizlik sigortası fonunda çok para var. Paralar GAP’a aktarılıyor.

İŞSİZLİK SİGORTASI FONU AMACI DIŞINDA KULLANILIYOR

Fonların asıl özgülendikleri alan dışında kullanılması sorun yaratmayacak mı peki?
Meclis’in çıkardığı bir düzenleme olduğu için bu yasal ama ahlaki mi, doğru mu o tartışılır. İşsizlik sigortası fonu ilk kurulduğunda 2000 Ocak ayında, ‘Bu fondan başka hiçbir yere bir tek kuruş fon aktarılmayacak tüm gelirleri çok şeffaf olacak’ denmişti. Şu anda bu kuraldan vazgeçiliyor ve fondaki para bir kısım Hazine aracılığıyla işverenlere aktarılıyor bir kısmı da GAP’a aktarılıyor. Bu anlamda işsizlik sigortası fonu, amacı dışında kullanıma açılmış oluyor. Bu başladıktan sonra artık gerisi gelir, işsizlik fonundaki paraları tren yapımında da kullanacağız, gemi alacağız gibi değişik gerekçelerle işsizlik sigortası fonunda dağıtılacağı anlamına gelir. Üç beş yıl sonra da biz Tasarrufu Teşvik Fonu’nu nasıl lağvettiysek, işsizlik sigortası fonunu da lağvederiz diye düşünüyorum.

İŞSİZLİK ÖDENEĞİ HAKKANİYETE UYGUN DEĞİL

İşsizlik ödeneği 6 ay süreyle sınırlı..
20 ay prim ödüyorsunuz, 6 ay işsizlik ödeneği alıyorsunuz. 20 ay boyunca ödediğiniz rakam, aldığınız işsizlik ödeneğinden fazla birçok kişi için. Yani işsiz kalırsanız sizden kesilen o parayı bile vermiyorlar. Üstüne üstlük işsizlik sigortası ödenekleri, kişinin alışmış olduğu hayat seviyesini yakalamaya da imkan vermiyor. Yani prim alırken hiçbir kısıtlamaya gidilmiyor, tüm kazançlarınızdan, 3 bin YTL alıyorsanız onun üzerinden 4 bin YTL alıyorsanız onun üzerinden prim alınıyor ama iş ödemeye gelince asgari ücreti baz alıyor. O zaman prim alırken de asgari ücretten alıyorum denilmesi gerekiyor ki, hakkaniyetli ve adaletli davranılmış olsun. İşsizlik sigortasına ödenen primlerle, alınan ödenekler hakkaniyete uygun değil.

TÜRK VATANDAŞI OLMAYANLAR BÜRO AÇABİLECEK

Ücretlerin yüksek bulunduğunu söylediniz. Sanırım bu IMF’nın bakışı olmalı.
Bana göre öyledir. Çünkü IMF’nin temsil ettiği sermaye kesimleri Türkiye’de yatırım yapacak. Ki bu kanunda yabancıların istihdam büroları kurabilmesiyle ilgili düzenleme de var. Normalde yabancıların istihdam bürosu, yani iş kurumuyla işçi arasında ilişki kuran istihdam büroları bugüne kadar yalnızca Türk vatandaşlarına hasredilmiş işlerdendi. Bu paketin içinde 4904 sayılı yasadaki “Türk vatandaşlığı” kelimesi çıkarılmış ve yabancılar da Türkiye’de istihdam örgütü kurabilecekler. Yani yabancılar da İş ve İşçi Bulma Kurumu gibi çalışabilecekler. Bu da yeni dönemde IMF’nin temsil ettiği yabancı sermayenin Türkiye’de yatırım yapacağını, özellikle Genel Sağlık Sigortası’ndan sonra hastane işletmeciliği yönünde büyük para aktaracağını gösteriyor. Bu para aktarma ile beraber de kendilerine yüksek ücretli işçiler yerine, düşük ücretli işçi çalıştırması ve Türkiye’deki emeğe verilen paranın daha da azaltılarak kendilerinin kâr realizasyonunun daha da yüksekte olmasının amaçlandığı görülüyor.

KIDEM TAZMİNATI FONU İÇİN BİR FELAKET Mİ BEKLENİYOR?

Sendikalar Yasası’nda yapılacak değişiklikler de buna eklenince...
Zaten bununla mücadele edecek olan tek yer sendikalar. Şu anda Türkiye’de 1980’den sonra yapılan 2821 ve 2822 sayılı kanunlarla sendikalar zaten güçsüzdü. Bir de önümüzdeki birkaç ay içinde görüşülecek Sendikalar Kanunu tasarısı ile sendikalar daha da güçsüzleştirilirse, sürecin son adımı da tamamlanmış olacak.

Kıdem tazminatı fonu bir yasadan diğerine sürgün edilip duruyor. Sosyal Güvenlik Yasası’ndan İstihdam Paketi’ne oradan da Sendikalar Kanunu ile ilgili tasarıya ertelendi. Bundan sonra akıbeti ne olur?
Orada da çıkmayacak gibi görünüyor. Çünkü sendikalar, “eğer bu sendikalar kanunu içinde kıdem tazminatı fonu olursa, biz görüşmelere katılmayacağız” restini çektiler. Özellikle DİSK ve Hak-İş bu konuda rest çekti. Görünen durumda bir değişiklik olmaz, TBMM’de bir sürpriz yaşanmaz ise kıdem tazminatı fonunun çıkması bir başka bahara kalmış gibi. Şunu unutmayalım, nasıl 1999 yılında büyük deprem olduğunda o depremi fırsat bilip Sosyal Güvenlik Kanunu’nu geçiren zamanın hükümeti gibi kamuoyu başka birşeyle meşgul olduğunda kıdem tazminatı fonu anında çıkarılabilir.

TUZLA MADDESİ

Yeni yasanın 5. maddesinde “çocuklar” ibaresine “çalıştığı işle ilgili mesleki eğitim almamış işçiler” ibaresinin eklenecek olması ne anlam taşıyor? Bu madde Tuzla gibi iş ve işçi güvenliğinin olmadığı yerlere bir yararı olur mu?
Buna “Tuzla maddesi” diyebiliriz. 4857 sayılı Kanunun 85. maddesini değiştiriyor. Bu maddeye göre, 16 yaşından küçük çocuklar, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamazlar. Bu madde, işiyle ilgili mesleki eğitim almamış kişilerden bahsederek, kaç yaşında olurlarsa olsunlar ağır-tehlikeli işlerde çalışmalarını yasaklayan bir madde.

TUZLA ÖLÜMLERİNİN İŞVERENE BEDELİ 1.000 YTL OLACAK

Bu maddenin yürürlük tarihi 1.1.2009’da başlıyor.
1 Ocak 2009 gününe kadar bu tür işlerde eğitim almamış kişilerin çalışmaları devam edecek. Bu tarihten sonra Tuzla gibi işyerlerinde eğitimsiz işçi çalıştırılmayacak. Ama eğitimsiz işçi çalıştırmanın yaptırımı da 1.000 YTL gibi bir para cezası. Yani eğitimsiz işçi çalıştırılırsa ve ölürse işveren 1.000 YTL gibi bir cezayla karşılaşacak.

Yasada yürürlük tarihi ileriye atılan başka maddeler var mı?
İşverene yaptırım getiren maddelerde birkaç yıllık ertelemeler var. Ancak işverene para sağlayacak olan maddeler hemen yürürlüğe girmiş.

İŞYERİNDE KREŞ AÇMA ZORUNLULUĞU DA KALDIRILDI

Başbakan ‘üç çocuk doğurun’ ısrarından vazgeçmedi ama yeni yasa ile işverenlerin kreş açmayla ilgili yükümlülükleri kaldırıldı.
Yeni yasada nasıl eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma zorunluluğu kaldırılıyorsa, işyerinde kreş açma zorunluluğu da kaldırılıyor. Artık işverenler işyerinde kreş açmayacaklar ama bunun yerine etraftan bir kreşle anlaşıp -nasıl bir kreş olduğunu siz tahmin edin- ‘şu kreşle anlaşma yaptık, isteyen çocuğunu oraya götürsün’ diyebilecekler. Tuzla’da bir kreş var, 100-200 çocuğu bakıyor diyelim. Siz oraya bin tane çocuk götürürseniz, çocukların halini düşünün. Bu tip şeyler olacaktır. İşvereni işçiyle muhatap olmaktan çıkarıp araya başka kişiler alınıyor. Burada özel kreşleri araya koyuyorlar. Tıpkı işyeri hekimliğinde olduğu gibi.

HEKİMLERİN İSTİHDAM ALANI DARALTILIYOR

İşyeri hekimi zorunluluğu da kalkıyor bu yasayla beraber. İşyeri hekimi zorunluluğu kalktığı zaman özel hastanelerle anlaşma yolunu açıyorlar. Bu da Avrupa ve ABD sermayesini işyeri hekimlerinin kazançlarına göz dikmesi demek. Yani Tabipler Birliği’nin burada konuşması gereken konulardan biri bu ama daha sesini duymadık. İşyeri hekimleri zorunluluğu kaldırıp bunun yerine özel hastanelerle anlaşma yolu tavsiye ediliyor.

İşyeri hekiminin çalışma zorunluluğunun kaldırılması, hekimlerin istihdam alanını daraltıyor. İşyeri hekimliği önemli bir olguydu. En azından hekim fabrikaya girip işçilerin çalışma şartlarını görebiliyordu. İşçilerin dertlerini dinleyebiliyordu ve en azından eğitilmiş biri olarak kötü ve zor şartları engelleme imkanı vardı. İşyeri hekiminin işyerine girişinin engellenmesi, hastaların özel hastaneye gidecek olması, hekimlerin işyerindeki denetimlerinin engellenmesi anlamına gelir. Hekimlerin 6 ayda bir muayene ve kontrol yapıp, “Şu bölümdeki havalandırmayı yenileyin, kaygan zemini engelleyin” gibi önerileri oluyordu. Bunlar olmayacak artık.

YASANIN EN ÇOK İŞE YARAYAN KISMI PRİM AFFI

Konuştuğumuz konuların dışında aslında herkesin merak ettiği asıl konu prim affı. Yeni yasanın tek iyi görünen tarafı da bu galiba.
Yasanın en çok işe yarayacak kısmı, gecikme zammının yüzde 85’ine yakınının silinmesini öngörmesi. Yasa diyor ki, sigorta primleri, işsizlik sigortası pirimleri, isteğe bağlıların isteğe bağlı sigortalılıkları devam ederkenki primleri, yatırılmış olan primler, avukat ve noterlerin uzun vadeli olanlarına af getiriliyor. Eğer peşin öderseniz bugüne kadar birikmiş olan gecikme zamlarının yüzde 85’ini sileceğim diyor. Eğer 1 ila 12 taksit yaparsanız yüzde 55’ini sileceğim diyor. Eğer 13-24 ay arasında taksit isterseniz yüzde 30’unu sileceğim diyor. Gecikme zammının silinmesi, ülkemizde son yıllarda olmamış bir olaydı. Beklentilerin de üzerinde bir af geldi. Yasadan yararlanan kesimin işveren ve sermaye kesimi olacağını da unutmamak gerekir. Çünkü borç, işveren borçları ve Bağ-Kur’luların prim borçları.

PRİM BORCUNU BANKADAN KREDİ ÇEKEREK KAPATMAK DAHA AVANTAJLI

Banka kredisi çekilerek prim borçlarının ödenmesinin avantajlı olduğunu söylüyorsunuz.
Bankadan kredi çekilerek ödenebilecek kadar avantajlı. Şöyle örnek verebiliriz: 10 milyar borcu olan 40 milyara yakın borcu var; yani 30 milyar gecikme zammı birikmiş durumda. Anaparanın 3 katı kadar. Şimdi burada yüzde 85’inin silinecek olması çok büyük bir avantaj. Bu durumda 15 milyar alırsanız borcun tamamını kapatmış oluyorsunuz.

Pirim affı en son ne zamandı?
1 yıl 5 ay önce sonlanmıştı 5458 sayılı Boçların Yeniden Yapılandırılması Kanunu. Ama Kanun’da ne gecikme zammı, ne de primlerden bir af yoktu. Sadece borçların 24 aya kadar taksitlendirilmesi imkanı vardı.

2-2,5 MİLYON KİŞİ AFTAN YARARLANACAK

Prim affından yararlanacakların sayısı ne kadardır?
Bağ-Kur ve tarım Bağ-Kur’lularını sayarsak, bu rakam 2-2.5 milyon kişiyi bulur. Toplam borç da 44 milyar YTL civarında. Bunlardan bir kısmı eski yapılandırma, bir kısmı da yeniden yapılandırmaya dahil olacak borçlar.

BAŞVURULAR 1 HAZİRAN-31 TEMMUZ ARASINDA

Yeni yapılandırma kapsamında önceki aftan yararlanıp da borcunu henüz tamamen ödeyemeyenlerin yeni düzenlemeden yararlanmalarında bir sakınca var mı?
Hayır. Hatta o yükümlülüğünü halen yerine getirmekte olanlar da, “Eskisinden vazgeçtim yenisine göre ödeyeceğim”, deme hakkına sahipler. Borcunu düzenli ödeyenler için şu anda 1 yıl kadar ödemeleri kaldı. Eski yasa gecikme zammını silmediği için borç miktarı aynı miktarda devam ediyordu. Şimdi birden bire var olan borcun yüzde 85 gecikme zammının silinmesi avantaj. Şu anda gerek eski yapılandırmadan yararlananlar, gerek yapılandırması bozulanlar, gerekse yapılandırmadan sonra oluşan borçlar için bu kanundan yararlanmak avantajlı. Müracaat, 1 Haziran’da başlayacak 31 Temmuz’a kadar, yani iki ay devam edecek. Prim affı, sigortalılar için değil. İşverenlerle Bağ-Kur’luların borçları. Yani yine sermayenin borçları. Sermayenin borçlarına af geliyor.



Haberin Devamı