Dış ticaret açığı ve Merkez müdahalesi

Haziran ayı dış ticaret açığı 4,055 milyon dolar olarak açıklandı. Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27.3'lük bir artış olurken; ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 62.4'ten yüzde 58.8'e geriledi

Haberin Devamı

Bu artışta petrole ödenen faturanın geçen yıla göre yüzde 34.7 artmasının önemli bir payı var. İhracata yönelik ara malı ithalatının artması da diğer önemli faktör.

İlki için yani petrol faturası için söylenecek pek fazla bir şey yok. Ancak ithalattaki artış dikkat çekmeye devam ediyor. Büyüme için önemli olduğu ve korkulmaması 'ileri sürülen' ara malı ithalatları için söylenebilecek birkaç nokta var. Kurların düşük seyretmesi; yerli üretime göre uluslararası fiyatların daha cazip hale gelmesindeki en önemli faktör. Bu yıl özelleştirmelerin ve turizm gelirlerin geçtiğimiz yıllara göre daha yüksek gerçekleşeceği beklentisiyle cari
açıkta ciddi endişeler yok. Ancak dış ticaretteki açığın bu şekilde devam etmesi durumunda şu anda 20 milyar dolar olarak beklenen cari açığın bu rakamın dahi üzerinde gerçekleşmesi mümkün görünüyor.

Piyasa katılımcılarında da şimdilik bu konuda bir endişe yok. Zira fonlanabildiği sürece cari açık bir problem olarak görülmüyor. AB üyeliği çıpasıyla bu açığın bu yılda fonlanaması mümkün. Özellikle özelleştirmeler başarıyla sürdürüldüğü sürece. Ancak önümüzdeki yıl ve yıllarda bu açıklar aynı şekilde devam eder ve özelleştirilecek kuruluş kalmadığında ne yapılacak? Bu noktada MB'nin izlediği politikalara iş düşecek. Zira özellikle önümüzdeki yılın enflasyon hedefini öne sürerek faizleri düşürmeyen MB, cazip YTL faizleri nedeniyle döviz girişlerinin artmasına neden oluyor. Bu döviz girişleri de kurların düşük seviyelerde kalmasına neden oluyor. Bu arzın yarattığı "oynaklığı=düşüklüğü" de bertaraf etmek için MB pek de işe yaramayan müdahaleler yapmak zorunda kalıyor.

Diğer taraftan "döviz sat-YTL al-YTL'yi faize yatir" stratejisini izleyen katılımcılar kazanç devam ettiği sürece de bu "oyunu" sürdürmeyi ve hatta savunmayı tercih ediyorlar.

MB 2006 enflasyonunu düşünürken, dolaylı olarak Hazine'nin yüksek faizlerden borçlanmasına sebep oluyor. Bu yüksek faizlerin faturası enflasyonun düştüğü yıllarda karşımıza çıkacak.

Cuma günü dolar kurları yine MB'nin son müdahalesinin başladığı 1.32'li seviyelere geldi. MB 1.32 seviyesinden başlayan son müdahelesinde kurları 1.3450'ye kadar çekmesine rağmen faizler nedeniyle başlangıç seviyelerine yine gelindi.

Bu arada da Hazine Çarşamba günkü ihalede 588 günlük tahvili yüzde 16.36 bileşik faizle borçlandı. Yeni gösterge olan bu kağıdın getirişi Cuma günü yüzde 16.15'e kadar geriledi.

MB 1.3450 seviyesinden döviz satmış olan bankalar cazip faizlerden bonolarını alma şansını yakalamış oldular.

Bu "oyunun" daha ne kadar devam edeceğini anlamak için 8 Ağustos'taki Para Piyasası Kurulu toplantısını bekleyeceğiz.

DİĞER YENİ YAZILAR