Türk piyasasında çok garip bir gün

Haberin Devamı

İMKB dün yüzde 2 değer kaybederken, dolar ise 1.244’ten 1.222’lere çekildi. Üstelik dolar, dünyada değer kazanırken Türkiye’de değer kaybetti. Petrol 130 dolara inmişken, faiz yüzde 20’lerde kapı gibi sağlam duruyor. Dün yaşanan muamma piyasanın tabii ki bir izahı var...

2001 ve öncesindeki krizleri yaşamış olan tecrübeli; “eski okula” mensup olanlar için dünkü Türk finansal piyasaları tam bir ’muammaydı’. Gösterge bono bileşik faizleri yüzde 20 seviyesini korurken, İMKB 100 endeksi yüzde 2 değer kaybetti. Tüm bunlara karşın dolar/YTL kurları 1.2440’lardan 1.2220’lere kadar geriledi. Üstelik dolar euro karşısında 1.5750’den 1.56’ya değer kazanırken...

“Eski okula” mensup olanların alışık oldukları hareket sistematiği bu durumu açıklamaya yetmiyor. Onlara göre borsa düşüyor ve aynı anda bono faizleri de yükseliyorsa ortada çok ciddi bir problem vardır ve bu sebeple de kurlar da yukarı gider. Ama son aylarda bu böyle olmuyor!

Bono bileşik faizleri; hem IMF programının sona ermesi ve yenilenmemiş olması sebebiyle risklerin artması, hem de Merkez Bankası’nın enflasyon hedefine ulaşamayacağını açıklamasıyla “faiz artırımı” sezonunu açması nedeniyle yüzde 20.20’lere kadar yükseldi.

İMKB’nin dünkü seansları devam ettiği sıralarda hem Alman DAX endeksi, hem de ABD borsalarının vadeli kontratları yukarıdaydı. Bu göstergelere bakıldığında, IMKB’nin de yükseliyor olması gerekirdi. Ancak Haziran başında (yani önümüzdeki hafta) türban meselesinin görüşülmeye başlaması ve AKP’nin kapatılmasını daha fazla ciddiye alan borsacılar, hisse senedinde satıcıydılar. Bu anlaşılabilir bir durum.

Londra dolar sattı

Anlaşılması zor olan dolar kurlarının 1.2250’nin bile altına gitmesiydi. Sebep olarak Londra’daki bankalardan birinin geçen hafta 1.2450’lerden aldığı dövizleri geri satması gösterildi. Özellikle 1.2380 seviyelerindeki kısa vadeli trendin kırılması, satışları hızlandırdı. Ancak dövizdeki düşüş dün başlamadı. Nisan ortasından beri sürüyor. Dövizdeki düşüş sadece “satıştan” kaynaklanmıyor. Asıl sebep alıcının olmaması. Önümüz yaz, hem tatil dönemi olması nedeniyle hareket azalacak, hem de turist girişleri olacak.

En tatlı kâr burada

Dövizde alıcı olanlar kimler? İşi ithalat olanları bir yana bırakırsak “eski okula” mensup yerli yatırımcılardan başkası değil. Onların yıllardır taşıdıkları ve aldıkları dövizler aslında yabancılar için bir tür “sigorta” görevi görüyor. Diğer yandan Merkez Bankası’nın rezervleri “tarihi yüksek” seviyede.

Bunlara ek olarak yabancıların bildiği iki şey daha var. İlki; YTL faizlerinden daha yüksek getiri sağlayan başka bir para birimi yok. İkincisi, yabancılar almazsa döviz zaten yukarı çıkmayacak. Onlar da alacak zamanı bir anlamda kendileri belirliyor. O zamana kadar bir sorun çıkmayacağı varsayımıyla da dövizde alıcı olmak yerine, satıcı olmayı tercih ediyorlar. (Teknik olarak 1.2240 seviyesi destek olabilir, kırılması durumunda 1.2060 görülebilir.)

Hal böyle olunca da borsa ve bono çakılırken, YTL değer kazanıyor. Hem de Brezilya reali ve Güney Afrika randında hiç de benzer bir hareket görülmezken. Üstelik hisse senedi piyasasından çıkan paralar dövize de gitmiyor. Daha yüksek olan bonolara yönelmek yerine, gecelik faizde kalıyor. Hem bir ayağı eşiğin öteki tarafında, ha kaçtı ha kaçacak; hem de MB faizleri daha da arttıracağının “zımni taahhüdünü” vermiş. Neden uzun vadenin riskini alsınlar ki, kısa vadedeki kazanç da yeterince cazip.

Neden bu kadar basit bir denklem görülemiyor ve “sanal bir zenginlik” adına bu denli yüksek faizler verilmeye devam ediyor? Anlamak hayli zor !


DİĞER YENİ YAZILAR