“Gazoz kapağına dayalı” menkul kıymetlerin akibeti

Haberin Devamı

12 Mart tavşanı: “FED; AAA notuna sahip olan “her türlü” menkul kıymet teminatına karşın 28 gün boyunca Amerikan Hazine bonosu ödünç verecek.”

Böylelikle, eldeki menkul kıymetler (AAA olsa bile kimse artık bu nota inanmadığından) en “iyi kalitedeki” Amerikan bonolarıyla değiştirilecek. Bir mülkiyet değişiminden çok bu bir tür takas (swap) işlemi olacak. Mülkiyet halen daha teminatı veren kuruma ait olduğundan bu kıymetlerdeki fiyat riski halen daha ilgili kuruma ait olacak.

Nitekim bu son önlemin ardından Bear Stearns battı. JP Morgan bir önceki günkü hisse senedi fiyatı 30 dolarlarda olan şirketin hisselerini 2 dolara aldı.

Dün Freddie Mac ile Fannie Mae adlı yarı devlet şirketi durumundaki ABD ev kredisi şirketlerinin daha fazla mortgage kredisi alabilmeleri için sermaye yeterliliklerinde sınırlar gevşetildi.

FED’in “gazoz kapağına dayalı” menkul kıymetleri teminata alıp karşılığında “prime” kalitede bono vermesi bile “sistemi” kurtarmaya yetmeyince şapkadan yeni tavşanlar çıkarılıyor. Yıllardır sıkı risk yönetimi uygulayan yarı devlet şirketi durumundaki mortgage şirketleri Freddie ve Fannie’de bile sınırlar esnetiliyor. Yine de yetmiyor.

ABD’deki olay artık mantık sınırlarını zorlar hale geldi. Bir gün yüzde 4.5 yukarı, ertesi gün yüzde 2.5 aşağı.... Bu denli büyük volatiliteyi değil amatörlerin, profesyonellerin bile yönetmesi hayli zor.

ABD’de kredi kartı şirketi VISA piyasanın en sıkışık olduğu dönemde halka açıldı. Fiyatın 37-42 dolar arasında oluşması beklenirken 44 dolardan çıktı. İlk işlem gününde yüzde 30’u aşan yükselişle 60.60 dolara kadar bile yükseldi ve 56.50 dolardan kapandı. Aynı saatlerde önceki gün 417 puanlık rekor yükselen Dow Jones endeksi 150 puan civarında düşmüştü, günü 293 puan ekside kapattı.

Alınan onca önleme rağmen hisse senetleri (sıradan Amerikalı’nın zenginlik “ölçeği”) bir türlü istikrarlı yükselişe geçemiyor. Yükselişler saman alevi misali kısa süreli oluyor.

Bu durum “gazoz kapağı” kadar değeri kalmış görünen subprime ev kredilerine dayalı menkul kıymet sorunun tıpkı 2001’de TMSF’nin 21 bankaya el koyduğu gibi çözülecek. TMSF el koyduğu bankaların bilançolarındaki mevduatlara karşılık bilançonun alacağında yer alan ancak değeri “gavur parasıyla üç kuruş etmeyen” kredileri bilançodan çıkarıp, yerine aynı FED’in yaptığı gibi Hazine bonosu koydu. (Bize has olan döviz pozisyon riski de “takas operasyonuyla” Hazine’ye 2001’de aktarılmıştı.)

Bono operasyonu bakımından FED ile TMSF arasındaki tek fark; FED bunu geçici yaptı, TMSF bunu kat’i olarak yaptı ve işe yaradı.

FED’inki yaramayacak!

Birkaç iddiam daha var:

Bir: 21 bankayı ve 38 milyar doları (2000’li yıllarda GSMH’nın yüzde 20’sine yakın bir rakam) devlete “devreden” Türk bankacılık sistemine benzer şekilde ABD’de de “gazoz kapağına dayalı” menkul kıymetler eninde sonunda ABD Hazine’sine (yani halkın sırtına) yıkılacak.

İki: FED sorun bu aşamaya gelene kadar tavşanları çıkarmaya devam edecek. O noktaya gelmeden önce de faizleri yüzde 1.25’e indirecek. Belki de yüzde 1. (Yüzde 1’in altına inince, likit fonların yönetim ücretleri yatırımcının getirisini karşılamıyor, yatırımcı kaçıyor)

Üç: Emtialarda sona gelindi. Altında 1.030 petrolde 112-115 dolar hedeflerim gerçekleşti. (bu arada FED’in “bonkörlüğü” yüzünden dolar/eurodaki değil 1.42, 1.50 hedefi bile tutmadı)

Bundan böyle yok talep daralması, yok dolardaki düzeltme, yok euroda faiz inecek diyerek “ana düzeltme” başlayacak.

2001’de bizim yaşadığımız krizin küresel kopyası yaşanıyor. FED başta olmak üzere ana merkez bankaları bunun farkında değiller mi? (Türkiye’yi hiçbirinin hatırladığını sanmıyorum ama)

Sorunun likidite vererek sadece ötelendiğinin, kansere dönüşen “donuk” sorunun sadece ötelendiğinin farkında değiller mi?

Tabii ki farkındalarda tek amaçları meseleyi zamana yayarak, maaliyeti mümkün olduğunca azaltmak; ve bu arada koltuklarını koruyabilmek... Korkarım krizin toplam maliyetini artırmaktan öte bir işe yaramayacak! Bu arada Dow Jones endeksi 12.750’ye çıksa hatta 13 binlere gelse bile bu durum değişmeyecek.

Keşke FED ve “büyük” merkez bankaları Türkiye’de 2001 krizini bilfiil yaşamış ekonomi yönetiminden bir kaç “kriz mağduru” bürokrat ve bankacıya ‘danışsalar’.

Eminim hem çıkış yolunu kolay bulacaklar, hem de tüm dünyaya maliyeti daha az olacak.

FED’e kimleri önerelim?

DİĞER YENİ YAZILAR